14 Eylül 2025, Pazar
25.8 C
Lefkoşa
Kıbrıs iktibasŞener ElcilBiz Daha Önce Bu Filmi Görmüştük - Şener Elcil

Biz Daha Önce Bu Filmi Görmüştük – Şener Elcil

Orjinal yazının kaynağıozgurgazetekibris.com

Birinci Dünya Savası sonunda, iki büyük emperyalist devletin Orta Doğu uzmanı İngiliz Mark Sykes ve Fransız Francois Georges Picot, devletlerinden aldıkları talimatla, Osmanlı Devleti’nin yenilgisiyle Orta Doğu’da kalan toprakların paylaşımını düzenleyen gizli bir antlaşma hazırladılar.

Adına Sykes–Picot Antlaşması denen bu paylaşımda Suriye, Lübnan, Fransa’nın payına düşerken, Filistin haricinde geriye kalan tüm ülkeler İngiltere’nin etki alanına bırakıldı.

Ülke sınırlarının cetvelle çizildiği bu antlaşmada, insan unsurunun hiç dikkate alınmaması, emperyalizmin sömürü düzeninin hedeflenmesi, paylaşım kavgasının günümüze kadar gelmesine neden oldu.

Antlaşmaya göre uluslararası etki alanına bırakılan Filistin, önce İngiliz mandasına dönüşürken, ardından da 1948 yılında İsrail-Filistin Savaşı ile birlikte kurdurulan, İsrail Devleti’nin, ABD eksenli küresel güçlerle birlikte yürürlüğe koydukları Büyük Orta Doğu Projesi çerçevesinde yeniden şekillenmektedir.

Arap Baharı” olarak sunulan bu kanlı paylaşım kavgasında, Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Sudan, Filistin ve İran savaş alanı olarak belirlenmiş olup, İran hariç tüm ülkelerdeki siyasi rejimler ABD destekli terör örgütleri ile çökertilmiştir.

Milyonlarca insanın acımasızca katledildiği, idarelerin terör çetelerinin eline geçtiği, hukukun rafa kaldırıldığı, etnik ve dini temelde çatışmaların sürdüğü bu ülkelerde kaos yönetimi hâkim kılınmıştır.

ABD eksenli küresel güçlerin, İsrail ile birlikte yarattıkları bu yıkım faaliyetleri, CIA’nin Kıbrıs’ta, Yugoslavya’da ve dünyanın birçok yerinde uygulayıp, tecrübe kazandığı, terör örgütlerini beslemeye, eğitmeye ve kullanmaya dayalı yöntemi ile çok başarılı bir şekilde yürütülmektedir.

Sırada, İran’ın da olduğu açıkça görülmekle birlikte, Irak’ta, Suriye’de ve Libya’da, İsrail ile küresel güçlerin maşası olarak kullanılan Türkiye’nin de bu yeniden şekillenmeden payını alacağını söylemek abartma olmayacaktır.

Özellikle milyonlarca Kürt’ün yaşadığı Türkiye’nin komşuları olan Irak ve Suriye’den kopartılan bölgelerde, Kürt devletleri kurulurken bunun Türkiye’yi de etkileyeceği açıktır. Türkiye’de Erdoğan-AKP iktidarının icraatlarına bakıldığında, gelişmelerin bu yönde olacağı görülmektedir.

Erdoğan-AKP iktidarının Abdullah Öcalan ile kucaklaşmasının altında yatan sebep de budur.

Büyük Orta Doğu Projesi’ne hizmet eden bu siyasi gelişmeler, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ABD ve İsrail ile yaptığı enerji ve güvenlik antlaşmaları ile de birlikte ele alınmalıdır. 2027 yılından itibaren, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarından ticari olarak yararlanılmaya başlanacaktır.

Erdoğan’ın ne “Mavi Vatan” ne de “bir gece ansızın gelebiliriz” söylemlerinin içinin ne kadar boş olduğunu yaşayarak görmekteyiz. Bu söylemler, küresel güçlerin Türk insanını uyutmaya yönelik, Erdoğan-AKP iktidarına söylettiği “siyasi ninniler”dir.

Türkiye’de iktidar ve muhalefet, küresel güçlerin onlara çizdiği rolleri başarılı bir şekilde oynamaya devam etmektedirler. Vatan, millet, din, iman söylemleri ile Türkiye Cumhuriyeti ekonomik olarak iflas ettirilerek, 1950’li yıllarda başlayan, küresel güçlerin emrine girme süreci tamamlanmıştır.

Tam bağımsız Türkiye” sloganı ile Amerikalı denizcileri denize atan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına saldıranlarla, onların asılmalarına onay veren muhalefet kesimleri, iktidar ve muhalefet görevlerini başarı ile yürütmektedirler.

Türkiye’de Ekrem İmamoğlu’na yönelik başlayan siyasi gelişmelere muhalefetin verdiği kontrollü tepkilere bakıldığında ve Kıbrıs’ta ortaokul ve liselerde türban takılmasının önünü açan düzenlemelere Kıbrıs’ta gösterilen toplumsal tepkilerin bile, Türkiye’deki muhalefet medyasında bir hafta sonra yer bulması bu kanaatimizi güçlendirmektedir.

Özellikle ülkemiz Kıbrıs ile ilgili olarak, önümüzdeki süreçte önemli siyasi gelişmelerin yaşanılacağı gerçeğini büyük resme bakan herkes söyleyebilmektedir.

Erdoğan ve AKP iktidarı için zaman daralmaktadır. Kendilerine verilen rolleri oynayanlar, Kıbrıs’ta da adım atmak zorundadırlar.

1974’te kendilerine NATO’nun verdiği rolü oynayıp, NATO adına buraya geldiklerini gizleyenlere bu ülkede tarihsel kimliği, dili, dini ve kültürü ile insanlar yaşadığını hatırlatmak ise bizim görevimizdir.

Sınırlar kanla değil, insanlar tarafından harita üstünde kalemle çizilir.

Diğer yazıları

Çözüm süreçlerine giden yol – Şener Elcil

Birleşmiş Milletler’de Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının desteği ile 1964 yılında alınan 186...

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti neden yürütülemedi? – Şener Elcil

Zürih-Londra Antlaşmaları, NATO üyesi İngiltere, ABD’nin Türkiye ve Yunanistan arasında siyasi bir denge yaratarak, muhtemel çatışmayı...

Kıbrıs Cumhuriyeti’ne Dönüş Mümkün Mü? – Şener Elcil

Londra Konferansı’na isteksizce giden Makarios, orada Kıbrıslı Türklere devlet görevlerinde...

Bir Kıbrıs Cumhuriyeti yazısı – Şener Elcil

“Bir akarsuda kavga eden iki balık görürseniz, bilin ki...

Yeraltı Örgütü Taktiği – Şener Elcil

1970’li yıllarda Filistin sorununa ve Filistin halkının uğradığı İsrail zülmüne dikkat...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,053TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

Yorgun Bir Cumhuriyetin Bitmeyen Krizleri: Fransa’da Ne Oluyor – Selman Saç

Fransız Beşinci Cumhuriyeti, De Gaulle’ün müdahalesiyle kurulan ve diğer...

Savaş siyasi olarak örgütlenmiş kolektif cinayettir – Beyza Üstün

Bu motto ile çağrısı yapılan, Savaş temalı 19. Karaburun Bilim Kongresi...

Türk-İsrail ‘savaşı’ ve Sumud – Zafer Yörük

Akdeniz sularında büyük bir uluslararası dayanışma filosu bugünlerde Gazze’ye...

Sovyetlerin mikrosemtleri: Pencereden bakınca bina görmek zorunda mıyız? – Kavel Alpaslan

Başımızı oturduğumuz evin penceresinden şöyle bir dışarı çıkartıp karşıya...

Charlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ – Cihan Tuğal

Belki de Amerikan tarihinin en önemli suikastlarından birine şahit...

Kurtarılanlar ve kurtarıcılar – Levent Atikoğlu

Bir hukuk zaferi gibi sunulan, ama gerçekte siyasetin gölgesinde...

Bastırılmışın geri dönüşü – Ahmet Öncü

Gençlerin başlattığı hareket, günü kurtarmaya yönelik bir isyandan çok...

Canlı yayın