16 Kasım 2025, Pazar
17.8 C
Lefkoşa
yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKavramları yaşamda anlamsız hale getirirsek! - Özkan Yıkıcı

Kavramları yaşamda anlamsız hale getirirsek! – Özkan Yıkıcı

Kavramları daha kulanırken, karşılığı olan anlamla karşılık bulur. Deşildikçe de içeriği dolduran donamımları da karşımıza taşınır. Demek ki her kavram kulanılırken karşılığında bir anlamı vardır. Onu ifade etmek amacıyla da söylenir. Yaşamda bu sık sık normal şekilde kulanılır. Fakat, eğer, kavramlar içerikten yoksun şekilde sırf kelime olarak kulanılırsa, ozaman da algı oluşturma tehlikesi de güçlenir. Son dönemde özelikle ister siyasi ister inanç ve hat da normal güncelde bolca ifade için kavramlar havada uçuşur. Çoğu defa düşünceği kanıtlama adına veya karşıtı küçük düşürmek için de söylenir. İçerikten yoksun şekle dek gelinir. Öyle ki kkulanılan kavramla, olmaması gereken düşüncesi birlikte kulanılır. Kendini haklı çıkarmak, yalanı daha da keskinleştirme adına kulanım kavramcılığı geliştirildi. Oysa kuramlar önce bilgiyle başlar. Bir içeriği düşünce şekli var. sonra bu bilgiden yola çıkarak, bilimsel değeri oluşturulur. Bu çok önemli kural son dönemde hem de yazılı metne rağmen tersini söyleyerek kuramların kulanıldığına tank olmaktayız. İster siyasi ister dinsel, ister se günlük yaşamda sık sık baş vurulan yanıltma ile haklı çıkma yöntemi haline gelindi.

Konuyu daha kolay anlama adına birkaç önemli ilke ile birlikte ele alalım: birincisi, siz eğer ilgili kavramın içeriğini bilmiyorsanız, kolayca kandırılmaya adaysınız. İçeriğini bilmediğiniz şekilde kulanınca da sanki doğruymuş gibi de kültürleşen biçimiyle aklınıza girer. Örnek, siz bir ülkeği bilmiyorsunuz. Duyduklarınızla tanımak zorundasınız. Sizin bilmediğinizi anlayan kişi de kulanmak veya başarılı olduğunu anlatma adına yalanlarla dolu anlatıyı geliştirir.

İlgili ülkenin iyi veya kötü olduğunu söyler. Demokrasisinden veya çok kötü olduğundan dem vurur. Siz bilmediğiniz için, öğrenmek isteğiniz olması sonucu, size anlatılanları kafanıza yatıyorsa, yeterli inancınız varsa doğru diye kabul edersiniz. Öyle ki bazen örneğin Güneye hiç geçmeyen biri kalkıp ordaki durum hakında atıp tutar. Siz gedip görmenize rağmen, sizin bilmediğinizi söyleyecek derecede de inandığına tanık olursunuz.

Başka biçimiyle, ülkemizdeki seçimler ve demokrasi üzerine söylenenler. Sanki ülkemiz çağdaş demokrasiyle örülen, hoşgörülü insanlarla dolu bir memleket algısına sarılınır. Bunları bilmeyen biri de buna hemen sarılır. Öyle ki bunu Türkiye kamuoyunda bol bol duyarız.

Aynen din konusunda ve kültürel başka koşullarda da gerçek aynidir. Öyle ki arapça okuma bilmeyen biri kuran okkuduğunu, orda böyle yazdığını kolayca söyler. Kendi görüşünü hakim kılma adına din inancını kulanır. Tabulaşan din ve etnik ulusalcılık hep bilgi eksikliği ile kendinin haklı olma zemini nedeniyle kolayca birçok olmamış olgu varmışçasına yutturulur. Haklı çıkmanın veya düşman ilan etmenin silahıdır bilmeme ile kavramı kulanma yalanı.

***

İkinci nokta ise daha tehlikeli gibi: aslında konu hakında bazı bilgileri vardır. Gerek çıkar, gerek baskı veya umursamama sonucu, yine de kavramı yanlış kulanmaya ses çıkarmaz. Giderek tekrarlanan bu yanlış sonunda kendi doğrusu haline de gelir. Örnek yine Kıbrıs konusundan verecem. Sadece son seçim dönemine bakın: sorsanız buranın bağımsız olmadığını önemli kesim söyler. Ama ayni kesim, konuşmada sanki o değilmiş gibi de bağımsızlıktan, demokrasinden söz eder. Bu önemli handikaptır. Çıkar uğruna, korkunun normalleşmesi veya yğzleşmek istememesi kadar, doğrusu, kulanıla kulanıla normaleşen anormaliği kabul etmesinin de önemli katgısı vardır.

Yine en ufak okuma yazması olan garantörlüğün ne olduğunu öğrenir. Ama sistemle olan ilişkileri de düşününce, durmadan resmi söylemle de kulanılınca, bir anda Garantörlük Natodan ve Kıbrıs cumhuriyetinden kopartılıp “Türkler için, KKTC garantörlüğüne” indirgenir. Bu sapma, yalan kulanma politik resmi eksene de çekilince, kültürleşip düşünceleşir. Ama yazılı metinde bu vardır. Bazısı biliyorda. Karşılığı ise yaşamda bu yalanla fırsat kulanma, güç sahibi olma ile moral olarak kendine haklı zemin yaratma esrumanı olarak çalınmaktadır.

******

Son nokta şu: bilinmesine rağmen, yalanlarla banbaşka alanda kabullenme tehlikesi oluşur. Bu siyasal erk ile dinsel tabularda çok kulanılır. Yönetim şekli kültürleşme veya zemin kazanmada işe yaradıkça kulanılır. Defalarca bunu tekrarlarlar. Öncekinden farkı, şöylesine bilme olmasıdır. Oysa bilse dahi yalanlarla bu bildiğini unutur. Yalanların tekrarıyla da yanlış artık doğru halde kabulenir. Dinsel tartışılmaz otokrasilerde veya faşist devletlerde bu işlev çokça kulanılır. Sömürgecilikte yaşarken, bağımsız olma inancıyla kültürleşip savunulur.

***

Yukarda sıraladığımız üç başlık benim nedemek istediğimi sanırım anlamtmaya yetiyor. Zaten her an yaşadıklarımız ortada. Üstelik resmi politika olması, kitlesel davranış hale sokulması da işin cabasıdır. En paradoksal olan, adına bilim adamı veya üst yönetici diyen kesimlerin bu kurallara baş vurmasıdır. Bilim insanının bilim adına yalan söylemesi ile bilimin de önemini yok etmektedir. Yanlış siyasal güç buldukça, dinsel inançla tabulaştıkça, toplumda karşılığı olur. Buda giderek gericiliği oluşturur. Gericilik oluşunca da baskının mekaniği yalan anlış kulanımlar işe yaramaktadır. Son dönemde hayatın her alanında bunları yaşıyoruz. Son Gazze olayı en acı örnektir.

Soykırım resmen onay gördü. Sonuçta ateşkes ilanı oldu. Fakat, buda saptırılarak barış oldu ifadesiyle saptırıldı. Aynen Kıbrıs da böyle değilmi: ateşkes ki oda net değilken, barış olduğu probagandası epey zaman tartıştırılmayan tabuya dek getirildi. Fakat, sıkıştıkça bu defa çıkış kapısı da arandı. Kocaman bilim adamları veya uzmanlar dahi olanın barış değil ateşkes olduğu, öyle olmasa görüşmeler neden yapılıyor sorusu dahi sorulmadı. Şimdi de iki devlet veya başka sözlerle kuramların anlamının ırzına geçerek işe devam denilmektedir. Çünkü siyasal güçtür. İşe girmenizden en ufak sınav başarınıza dek bu yalanlar doğru kabullenip değerlendirilirsiniz. Böylesi kuramların neden sonuç ilişkisi de oluşturuldu.

Ttüm bunları seçim meyydanlarından dinsel inanca, girilen başarı sınavlardan konuşma şekline dek hayatın her alanında neyazık karşımıza çıkmaktadır. Hele hukuk kelimesi çok mükemmel kulanılır. Oysa hukuk denilen nesne, sistemin korunması için konulan yazılı kurallardır. Düzeni sağlama ve siyasal devamlılık için oluşturulan kurumsal yapıdır. Devlet hukuku da bunun ifade şekilerinden biridir. Boşuna bazı felsefeciler ısrarla devlet hukuku değil insan hakları temelli hukuk demiuorlardı. Bunları da duyan olmadı.

Demek oluyor ki kavramların anlamı vardır. Fakat karşılık da oluşan yaşam koşullarıyla şekillenir. Kurumsalaşan yalanın yanlışın etkisi ise tıpkı birçok konuda olduğu gibi kavramların içeriğine dek tehlikeli saptırma olasılıkları hep vardır. Yalan söyleme veya yanlış kulanma bilgisizlikle de örtüşünce işler tamam. Yalandan fırsat kolama ile kazanç da gelince, yalanın tatlısı da olmaya başlar. Buda bize en doğru olan, belgeli yazılımı olsa da kuramları bazen söylemenin tehlikeli olduğu dönemden de geçtiğimizin neyazık farkındayım.

Diğer yazıları

Onbeş Kasım yakın tarih kısa dolaşımı – Özkan Yıkıcı

Onbeş kasımın artık son saatine geldim. Aklımda hep bir...

Yeniden bir Onbeş Kasıma ulaşırken – Özkan Yıkıcı

Genelde şu gerçek hep ister yanlış ister doru yapılsa...

Bir uygulanasını daha yaşayan Irak seçimleri – Özkan Yıkıcı

Irakta parlemento seçimleri gerçekleşti. Öteki önemli seçimlerden farkı, daha...

Gündemeleştirme ve sorunlarla ekonomik basit bir görünüm – Özkan Yıkıcı

Merak etmeyin: öyle ağır veya geniş bilgili bir makale...

Gidişat ve beklenti kıskacında Türkiye – Özkan Yıkıcı

Yeniden K. Kıbrıstan siyasal uçaklar kalkıyor. Önce hükümet yetkilileri...
4,158BeğenenlerBeğen
946TakipçilerTakip Et
4,081TakipçilerTakip Et
732AboneAbone Ol

Son eklenenler

Dünün Güneşiynan Gurudurug Çamaşırlarmızı! – Halil Karapaşaoğlu

Yamır damlacıglarnın içine sıkışır garannıg… Garamuza olur gög… İşgillenir yüreyim…Diynemeyi övrenemedim...

Istrancaların kalbine nükleer santral – Özgür Gürbüz

Kırklareli’nde yapılmak istenen nükleer santralın sır gibi saklanan yeri...

İklim ve çocuk hakları – Serdar M. Değirmencioğlu

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Konferansı, resmi kısaltmasıyla COP30, Brezilya’nın Belém...

Donald’a karşı Zohran: Somut söylem ve taban örgütlenmesinin gücü – Yonca Özdemir

Zohran Mamdani’nin New York belediye başkanlığına uzanan hikâyesi, Amerikan siyasetinde uzun...

Barcelona acı vatan – Kıvanç Eliaçık

Barcelona Stadyumu’nun önünde toplanan kalabalık “İşte bir sabah… Uyandığımda”...

Onbeş Kasım yakın tarih kısa dolaşımı – Özkan Yıkıcı

Onbeş kasımın artık son saatine geldim. Aklımda hep bir...

Yeniden bir Onbeş Kasıma ulaşırken – Özkan Yıkıcı

Genelde şu gerçek hep ister yanlış ister doru yapılsa...

Canlı yayın