Nobel Barış Ödülü her gün bıkmadan ve usanmadan Venezuela’nın artık ABD tarafından işgal edilmesi gerektiği yönündeki fikirlerini tekrar eden muhalif María Corina Machado’ya verilerek herhalde yüzyılımızın barış idolü olan ABD Başkanı Donald Trump’a ufak bir jest de yapılmış olundu. María Corina ise barışa ne gibi bir katkı yaptığını kendi de algılayamamış olacak ki ilk iş olarak ABD Başkanı Donald Trump’a her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduklarını ilan etti.
Yaklaşık bir aydır ABD savaş gemilerinin, Venezuela açıklarında konuşlanmış bir biçimde terörist unsur olarak ilan ettikleri uyuşturucu kaçakçılarının botlarını avlıyor olması ve ABD donanmasının Venezuela’ya bu kadar yaklaşmış halde bulunması ise muhalefet içerisinde Maduro rejiminin ABD müdahalesi ile devrileceği yönündeki umutlarının tavan yapmasına neden olmuştu.
Her ne kadar ABD’nin böyle bir işgali Maduro rejiminin içerisinde belirli kırılmaları tam olarak tespit etmeden gerçekleştirmesi çok olası olmasa da, ABD’nin herhangi bir kısmi müdahalesinde bile Maduro’nun ülkeyi ateş çemberine çevirmekten kaçınmayacağını tahmin etmek zor değil. Bununla birlikte muhalefet ABD’yi kısmi bir müdahalede bulunması durumunda ordunun parçalanacağını, taban desteği kalmayan Maduro rejiminin de Beşaresque bir biçimde iktidarı terk etmekten başka çaresinin kalmayacağı yönünde ikna etmeye çalışıyor.
ABD’nin Karayiplerdeki şimdilik sınırlı müdahalelerinin doğrudan bir saldırıya dönüşüp dönüşmeyeceğini tahmin etmek mümkün değil ancak bir başka müdahalenin, Arjantin’deki ekonomik müdahalenin pek arzulanan bir sonuç vermediğini söylemek mümkün. Bir önceki yazımızda Arjantin’in ultraliberal Başkanı Javier Milei’in geçen sene mucize olarak adlandırılan programının darboğaza girdiği ve yüksek faiz-ekonomik durgunluk-azalan dolar rezervleri sarmalından çıkış yolu arandığından bahsetmiştik. ABD yardımının ise bu ekonomik çıkmaza çare olup olamayacağı sorusunu yöneltmiştik. Geçtiğimiz hafta ABD Hazinesi Arjantin Merkez Bankası ile bir swap anlaşması imzalayarak 20 milyar dolarlık bir kanal açtı. Sabit bir kur üzerinden gerçekleştirilen bu swap anlaşmasının cuma günü piyasalara çok ufak bir etkide bulunması ise akıllarda, bu 20 milyar doların ülkedeki dolar talebini karşılamaya yetmeyeceği yönünde bir düşünce yarattı. Bir başka deyişle dışarıdan ne kadar destek gelirse gelsin, ekonomik programın en zayıf noktası olan rezerv biriktirme sorunu aşılamayacak. Milei’in mevcut durumda önümüzdeki ara seçimlerde başarısız olacağı ve ekonomik programın geleceğinin daha da tehlikeye gireceği yönündeki eğilimler piyasadaki panik havasını daha da arttıracaktır.
Son olarak, geçen cuma Peru’nun çok yabancı olmadığı başkan azletme geleneğinin son örneği olarak toplumsal onayı yüzde 2’lere düşmüş bulunan Dina Boluarte’nin kongre tarafından görevden uzaklaştırılmasına şahit olundu. Pedro Castillo’ya yapılan darbe sonrası görevi kabul eden, çıkan protestolarda 60’ı aşan kişinin hayatını kaybetmesinden sorumlu tutulan Boluarte’yi kimse özlemeyecek olsa da kongrenin yerine seçtiği José Jerí’nin biyografisinin de yolsuzluktan cinsel istismar suçlamalarına kadar geniş bir yelpazeye yayılmasından dolayı sokaklar hızlı bir biçimde hareketlendi. Güvenlik sorunlarının had safhaya ulaştığı ülkede Jerí’nin de koltukta uzun süre geçirmeyeceğini tahmin etmek zor değil.



