tüm yazılar:

Hamasi ve romantik gündemde sınırlanmak – Özkan Yıkıcı

Kuzey Kıbrıs’ta önemli gelişmeler vardır. Fakat, bunların bazıları hiç gündem olmazken, bazısı da sansürlü teslimiyet alanında sıkışıp özüyle tartışılmaz. Son dönemde Bugün gazetesinin röportajıyla Falyalı olayı yeniden okuyucuya sunuldu. Kıbrıs gerçeğindeki mafya ilişkilerinin bir yönü kamuoyuna sunuldu. İkinci gündem olması gereken, ilhaklaşma olayındaki yeni yetki alımıyla oluşan protokoldür. Yeni protokol ile Türkiye işe germelerden tutun öteki işlemleri resmen eline direk aldı. Buda ilhaklaşmanın yeni bütünleşme adımı olarak sessizce gerçekleşme yoluna sokuldu. Bir de tartışılanlar vardır: hala doksanların başında olan Kıbrıs cumhuriyetinin tanınması, sanki yeni elçi atamasıyla olmuşçasına gündem yapıldı. Klasik sığ gündeme sığdırılmaya da çalışılınıyor. Öyle ki bir taraf romantik muhalefet le hükümet suçlaması yaparken, hamasi ideolojik merkez de saçmalama dahi az gelir laflarla geçiştirme konumundadır.

Her olaydaki klasik noktaya geliyoruz: gerçeklerden koptukça, yalanlarla yeni sistem koşulları ideolojikleştirildikçe, hamasi ve romantizmle yönetim muhalefet ikilemiyle tüm olanlar örtülmeye çalışılınıyorsa, o zaman hiçbir zaman gerçeklerle konular ele alınmaz.

Bugün gazetesindeki Falyalı röportajı fırtına koparması gerekirdi. Öyle aktarımlar oldu ki sistemin resmen onca karanlık sayfalarında bir bilgi sorgusu yaratmasına yetiyordu. Şimdilik K. Kıbrıs’ta ses getirmedi. Fırtına yerle bir ederken, seller süpürürken, sanki hiçbir şey olmamış gibi evler süpürülüyordu. Ama Türkiye’de ses geldi. Tele 1 yorumlarla da konuyu aştı. Ama AKP eleştirisel nokta olsa da herkes özüne hala giremiyor.

Eklemeden olmaz: yapılan sorgulamada yine basit tutsaklıklar da ortaya serildi. AKP yüzü muhalefet tarafından eleştirilirken, nedense takıntı teslimiyeti devam ediyor. Nitekim: Tele 1 programında hem de demokrat ünlü gazeteci Yalçın Doğanda ayni yanılgı sırıtıyordu: “Denktaş sonrası” … sanki K. Kıbrıs’ta olanların karanlık yüzü Denktaş sonrası ve AKP ihalesine bırakılıyordu. Doğana sadece şunu hatırlatacam: kumarhaneler Doksanda K. Kıbrıs’a taşındı. O zaman da Denktaş gerçeği Kıbrıs’ta hakimdi. Devamını deneyimli gazeteci araştırsın.

Türkiye’nin böyle bir çıkmazı da var. Denktaş tabusu devlet ideolojinin hep merkezinde oldu. Hala gerçeklerle yüzleşmenin önemli duvarıdır.

Ama yine de Türkiye’de son röportaj ile belirli kesimde konu konuşuldu. Tabi devlet gerçeği ile. Oysa K. Kıbrıs’ta hala sessizlik var. Oysa aynı anda yapılan protokol ile de öteki maaştan işe almaya dek tüm yetki kontrolü Türkiye’ye devredildi. Koltukçulara eğer protokol uygulanırken, keyfi partici işe almalarına dek engeller konulma teslimiyetine dek gelindi. Falyalı röportajı, protokol teslimiyeti ve romantik muhalefet sıkışması. Hepsi gelinen noktanın kanıtları.

Elbet muhalefet de yapmak şart. Hele cilalanan ikide bir tekrarlanan kelime fetişizmi de gerekiyorsa… bu da alan buldu. Örneğin ne zaman Türkiye Kıbrıs cumhuriyeti arasında temas veya spor maçı yapılsa, muhalefet romantizme sarılır. Aksi ise koltukçular da hamasi gömleği giyer. Hemen yapılan spor müsabakası sonrası “neden bizimle yapılmaz” denilir. Koşullar yerine, hükümetcilik eleştirisine girişilir. Buda muhalif tatmine yetip artıyor. Hele bilgisizlikle cehalet atışları da gayet güzel işlev görür.

Bunu son atanan elçiler olayında yakaladık. Suçlamalar ve hainlikler havada uçuştu. Oysa tanınmalar doksanların başında oldu. Tanınma ile elçilik atamaların ayni olmadığını bilmem kocaman diplomalılara, oturulan makam koltuklara anlatmak doğru değildir. Ama makam ve diploma olsa da gerçeklerden kopunca, hamasi atış ihtiyacı olunca, dilenen yalan atılır, suçlama da ihanete dek kullanılır.

Kısaca, gündemimiz çok ama gerçeklerden kopuş da çok. Haydi hayırlısı.

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img