Geldiğimiz aşamada, Rusya’da bütün bu olup bitenleri, son İran, İsrail savaşı bağlamında önümüzdeki süreçte bölgede yaşanabilecek gelişmelerle bağlantılı görmeye meyilli bir kesim var.
İki Rusça kelime.
İkisi de Türkçeye yol arkadaşı olarak çevrilir (Sputnik uydu anlamına da gelir).
Halbuki Rusçada çok farklı anlamlarda kullanılır.
Sputnik yolun başından sonuna kadar beraberliği, poputçik(paputçik okunur ) ise hasbelkader yolunuzun çakıştığı ve yolunuzun nerede ayrılacağının da bilinmediği bir yol arkadaşlığını ifade eder.
Son günlerde, Ukrayna savaşının gölgesinde ,Moskova-Bakü, Moskova-Erivan, hatta Moskova-Tiflis hattında yaşananlar, Rusya’nın hem bölgedeki hem bölge dışındaki diğer ülkelerle ilişkilerini etkileyecek potansiyele sahip.
Durum böyle olunca, dış siyasette karar alıcılar artık şunu tartışmaya başladı; sputniklerle poputçiklerin ayrıştırılmasının zamanı gelmedi mi?
Geldi de geçti diyenler bile var.
Aslında gerginlik Bakü-Grozni seferini yapan Azerbaycan Havayollarına ait (AZAL) Embraer 190 tipi uçağın, Rus hava savunma sistemince 25 Aralık 2024’de düşürülmesiyle başlamıştı.
27 Haziran’da ise Rusya’nın Yekaterinburg şehrinde düzenlenen polis baskını sırasında iki Azerbaycanlının hayatını kaybetmesiyle gerginlik hat safhaya çıktı.
Karşılıklı üst düzey resmî ziyaretler iptal edildi.
Azerbaycan’da Rus kültürel etkinlikleri, konserlerden sergilere kadar her şeyi kapsayan yasak kararı alındı, Sputnik çalışanları Bakü’de casusluk iddiası ile tutuklandı, Rus Büyükelçiliği maslahatgüzarını Dışişleri’ne çağrıldı vb. Karşılıklı olarak nelerin yaşandığı ve yaşanmaya devam ettiğini açık kaynaklardan takip etmek mümkün.
Bu arada son günlerde Moskova-Erivan hattı da ilginç gelişmelere sahne oluyor.
Ermenistan’da “iktidarın ele geçirilmesi” ve “anayasal düzenin şiddet yoluyla yıkılması” çağrıları yapmakla suçlanan Şirak Başpiskoposu Mihail Ajapahyan’ın tutuklanmasının ardından, Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Ermeni Apostol Kilisesi’ne karşı “saldırılarla” ilgili açıklamasına sert tepki verdi ve onu fiilen “Ermenistan’ın iç işlerine karışmakla” suçladı.
Sonuç itibarıyla, bu gelişmeler tarihi bir kırılma noktası yaratabilir mi sorusu ortaya çıkıyor.
Yani “Bakü ve Erivan Moskova’ya karşı elele” mi?
Ya da gidişat o yönde mi?
Tabii ki Rusya’nın Ermenistan’daki askeri varlığını unutmayalım.
Düne kadar Suriye’de de vardı. Hâlâ var da ama eskisiyle kıyaslamak mümkün değil.
Görünen köy kılavuz istemez, Ruslar Paşinyan’dan, Paşinyan da onlardan memnun değil.
20-21 Mayıs tarihinde Lavrov’un uzun bir aradan sonra gerçekleştirdiği Erivan ziyareti belli ki ilişkileri “fabrika ayarlarına” döndürmek için yeterli olmadı.
Aliyev ile ise Moskova’nın ilişkileri son yıllarda oldukça yapıcı bir ivme kazanmıştı. “Uçak krizi” sürece çok olumsuz etki yaptı.
Geldiğimiz aşamada, Rusya’da bütün bu olup bitenleri, son İran-İsrail savaşı bağlamında önümüzdeki süreçte bölgede yaşanabilecek gelişmelerle bağlantılı görmeye meyilli bir kesim var.
Kısa bir süre önce Orta Doğu konusunda çok yetkin tanınmış Rus diplomatlardan birisiyle uzun bir sohbetimiz oldu. Tabii tek bu değil ama şu sözü dikkatimi çekti; “Bazı İranlı yetkililerin öyle sert söylemleriyle karşılaşıyoruz ki, sanki ABD değil de biz onlara saldırdık.”
İran, Güney Kafkasya, Orta Asya bölgelerinde Rusya açısından “dış destekli beklenmedik gelişmelere karşı bir set” mahiyetinde görülürken, son gelişmeler sapla samanı birbirine karıştıracak potansiyele sahip.
“Biz Batı ile meşgulken güneyimizde kartlar yeniden karılıyor”, diye düşünenler hep vardı, şimdi ise bu söylemlerin “önü açıldı”.
Rusya siyasetinde eğer bir konu çok konuşulmaya başlanmış, başlatılmışsa demek ki bazı somut adımlar atılacak.
Rusya’nın Güney Kafkasya’da etkisini kaybediyor olması içerde zaten sürekli bir tartışma ve rahatsızlık konusuydu.
2023’de Karabağ topraklarının Azerbaycan sınırlarına tekrar dahil edilmesinden sonra, Rusya’yı “günah keçisi” ilan eden Ermenistan yönetimi, ABD, AB, İran, Hindistan hattında kendisine yeni bir güvenlik ekseni arayışına girdi.
Buna karşılık Rusya, Azerbaycan ile oldukça pragmatik ilişkiler geliştirerek Türkiye’nin etkisini kırmaya çalışsa da görünen o ki olmadı.
Bu denklemde İsrail-Azerbaycan ilişkileri de hali hazırda Rusya lehine bir sonuç üretmedi.
17 yıl önce diplomatik ilişkilerin kesildiği Gürcistan ile Rusya’nın ilişkileri ise daha çok karşılıklı ekonomik çıkarlar üzerinden yürütülüyor. 2024 yılındaki parlamento seçimlerini Gürcistan Rüyası partisinin kazanması ilişkilere pozitif bir ivme kazandırsa da Gürcistan yasalarına göre Rusya “işgalci güç”. İlişkilerin geleceğine dair ise net bir öngörüde bulunmak zor.
Tablo böyle olunca Ukrayna’dan sonra bu bölgede de Rusya’yı zorlu bir sürecin beklediğini öngörmek mümkün.
Gördüğüm kadarıyla nasıl bir strateji izleneceğine dair net bir yol haritası Ukrayna savaşı sonrası, savaşın nasıl biteceğine de bağlı olarak oluşturulacak.
Ama bölgede son yıllarda uygulanan yumuşak gücün Rusya açısından beklenen sonucu vermediği kanaati yaygın.
Detayları üzerinde çalışılmaya başlanan “akıllı güç” stratejisinin devreye sokulması yönünde Kremlin üzerinde baskılar artıyor.
Ve kabul görmüş gibi…
İkbal DÜRRE
Doç. Dr., Moskova Devlet Üniversitesi