Sovyetlerin vasisi olma iddiasındaki Rusya’nın ekonomik ve politik etki alanı son 35 yıl içinde önemli ölçüde küçüldü. Eskiden Rusya ile birlikte SSCB çatısı altında yer alan cumhuriyetlerin birçoğu uzun süredir Moskova ile mesafeli. Hatta, Ukrayna üç yılı aşkın bir süredir savaş halinde.
Sovyetlerin değil, Rus İmparatorluğunun izinden giden Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçen hafta St. Petersburg’da düzenlenen uluslararası ekonomi forumunda imparatorluk hayalini şu şekilde özetliyordu: “Ukraynalılarla Ruslar aynı halktır, dolayısıyla bütün Ukrayna bize aittir. Rusya’nın ayak bastığı her yer bizimdir.” (Frankfurter Rundschau, 27.06.2025)
Süreç aslında Putin’in kurduğu hayalin tersi yönde ilerliyor. Ukrayna’nın tümünü yeniden kontrol altına alma bugünkü koşullarda zor görünüyor. İşgal ettiği yerleri kalıcı şekilde topraklarına dahil edip etmeyeceğini de zaman gösterecek. Daha da önemlisi SSCB’nin daha önce sağlam ayak bastığı toprakların çoğu Rusya döneminde başka tarafa kaydı.
En son halka olan Suriye bunun en çarpıcı örneklerinden birisi. Halen iki Rus üssü bulunmasına rağmen ABD ve müttefikleri sahada cirit atıyor. Üslerin ne zamana kadar kalacağı bölge ve dünyadaki dengelere bağlı. Rusya’nın ayrıca Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova (Transdinyester) ve Tacikistan’da askeri üsleri bulunuyor. Suriye dışındakiler, Sovyetlerin vasisi olmasından kalma ayrıcalıklar.
Rusya, stratejik ortaklık yaptığı ülkelerin başında gelen İran’ın, ABD ve İsrail tarafından 12 gün boyunca bombalanmasını seyretmekten başka bir şey yapamadı. Hem de bu yılın ocak ayında Moskova ile Tahran arasında büyük bir gürültüyle imzalanan 20 yıllık stratejik ortaklık anlaşmasının mürekkebi kurumadığı halde. Anlaşmanın özellikle askeri boyutu dikkat çekmişti. İran’ın zayıflaması, güçten düşmesi Rusya’nın ayak bastığı topraklardan birisinin daha kayması anlamına gelecek.
Stratejik ortaklık bağlamında ayak bastığı bir diğer önemli ülke Azerbaycan ile ilişkilerde ise son aylarda kriz yaşanıyor. Bir Azerbaycan yolcu uçağının 2024’ün sonunda Grozni üzerinde düşürülmesi, ilişkilerin gerilmesine yol açmıştı. Putin, tansiyonu düşürmek için Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’den geç de olsa özür dilemek zorunda kalmıştı.
Geçen hafta sonu ise Rusya’nın Yekaterinburg kentinde Azerbaycanlılara yönelik tutuklama dalgası sırasında iki kişi hayatını kaybetti. Buna tepki gösteren Azerbaycan, Rus haber ajansı Sputnik’in iki çalışanını ajanlık yaptıkları gerekçesiyle tutuklarken, Rusya ile yapmayı planladığı bütün kültürel etkinlikleri de iptal etti. Sputnik’in Azerbaycan’daki faaliyetleri ise şubat ayında yasaklanmıştı.
Azerbaycan’ın Rusya’ya göstermiş olduğu bu sert tepkinin nedenleri ve yaratacağı sonuçlar birkaç gündür Alman basınında da haber ve yorumlara konu oluyor. Rusya’nın Ermenistan ile Karabağ’da 2023’te yaşanan savaşta Azerbaycan’a tam destek vermemesi, nedenlerden biri olarak sıralanıyor. Ancak Rusya, Türkiye’nin tam desteğini alan Azerbaycan’a açıktan karşı da çıkmamıştı.
Bir diğer önemli tartışma konusu da Özerk Nahçivan Bölgesi’ni Azerbaycan’a bağlayan Zengezur Koridoru üzerindeki hesaplar. Halen Ermenistan’ın kontrolünde olan ve İran’a sınır Zengezur Koridoru’nun ele geçirilerek karadan kontrolsüz bağlantının kurulması Azerbaycan’ın en önemli hedeflerinden birisi. Rusya, Ermenistan ve İran bu planı “kırmızı çizgi” ilan ederek, karşı çıkmıştı.
Azerbaycan’ın Zengezur Koridoru ve Ermenistan üzerinden İran ve Rusya’ya karşı konumlanması hem ABD hem İsrail hem de Avrupa için bulunmaz yeni fırsatlar sunuyor. Unutulmamalı ki Azerbaycan, İsrail’den en fazla silah satın alan ülkelerin başında geliyor. Her iki ülke savunma ve istihbarat alanlarında birlikte çalışıyor. Azerbaycan, Gazze’de olup bitenlere rağmen, İsrail ile en fazla ticaret hacmine sahip İslam ülkesi.
Junge Welt’ten Reinhard Lauterbach’ın iki gün önce yazdığına göre Azerbaycan, İsrail’e verdiği lojistik destekle İran’a karşı savaşta taraf oldu. İran istihbaratının bunu tespit etmesi durumunda iki komşu ülke arasında ilişkiler yeni bir safhaya geçebilir.
Gelişmeler, ABD-İsrail-Avrupa ekseninin Azerbaycan’ı Rusya’ya başkaldırarak kopması için cesaretlendirdiğini gösteriyor. Rus Dışişleri Bakanlığının gelişmeler için “Bunlar bilinçli olarak ikili ilişkileri bozmaya yönelik adımlar” tanımlaması dikkate değer. Ukrayna savaşının başlamasından bu yana Rusya, Avrupa’ya satamadığı doğal gaz ve petrolü Azerbaycan’a satıyor. Azerbaycan kendi gazını aralarında Almanya’nın da olduğu ülkelere satarken, içeride ucuza Rus gazını kullanıyor. Ya da Rus doğal gazını kendi gazı diye ihraç ediyor. Azerbaycan’ın coğrafi konumu, İran ve Rusya açısından kilit öneme sahip. Bundan cesaret alan Aliyev’in eksen değiştirme planlarının tutup tutmayacağı ise belirsiz. Batı, benzer şekilde Ukrayna’yı eksen değiştirmeye cesaretlendirmişti. Sonu bataklığa dönüşen savaş oldu.
Sahip olduğu enerji kaynakları, askeri güç ve konum nedeniyle bölgesel aktör olmanın hesaplarını yapan Azerbaycan’ın atacağı her adım Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Zira Türkiye de bölgesel hesaplarını Azerbaycan üzerinden yapıyor. Rusya’nın etkisini kırma adına yapılan her hamle yeni gerilim ve savaşlara gebe.