tüm yazılar:

Şimdi kimin cesareti var yeniden yaşamaya? – Levent Atikoğlu

Evinizin işgal altında olduğunu hissetmek için savaş yaşamış olmaya gerek yok. Evinizin maddi değeri ve tapusu üzerinden anılarınızın ve çocukluğunuzun bir rakamdan ibaret olması ise tam bir savaş suçunu aklama çabası… Aktarılmış bellek; yaşamamış olsanız bile size bunu en iyi şekilde deneyimlemenize olanak sağlar… Hele de “kan döktük aldık” söylemi kadar barbar ve haktan hak edinme işgüzarlığı kulaklarınızda gözlerinizde, bir de bilincinizde soğuk terler döktürür size…

Bu noktada, o çağdışı, o gün geçsin, devran dönsün insafsızlığı varken, bir de aynı dili konuşmak imkansızken, yasalar bile sizi koruyamazken; yaşama sebebinizi yitirmeye ramak kala, vicdani hak, insan hakları bir safsatadan öteye gidemiyor… Hiçbir birlik gösteremiyor iradeyi ve nitekim, bir ömür yetmiyor bu mücadelelere… Bir Kıbrıslı Rum profesörün tek dileği anne ve babası ölmeden onları Varoşa’daki terk etmek zorunda kaldıkları evlerine geri götürmekti, son bir kez yemek sofrasını kurup, evi çekip çevirip, kirli bulaşıkları doğduğu evin teknesinde yıkamak; orada ölmekti kadının son isteği…  Bu gerçekleşemeden hayat sonlandı. Büyük hesaplar, küçük hayatlar derken, bir ömür yetmiyor hak ve adalete erişmeye… Bir şiirimin son dizesinde de dediğim gibi:

Şimdi kimin cesareti var yeniden yaşamaya?

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img