yazılariktibasAvrupa’nın yeniden silahlanışı - Dimitris Konstantakopoulos
diğer yazılar:

Avrupa’nın yeniden silahlanışı – Dimitris Konstantakopoulos

392 Takipçiler
Takip Et
Orjinal yazının kaynağıdefenddemocracy.press
alıntı yapılan kaynakbirgun.net
Çeviren: Yusuf Tuna KOÇ

Dünyada aklı başında herkes Ukrayna’da gerilimi sonlandırma kararını destekler ve Trump’ın kararının ülkede korkunç bir yıkıma sebep olan, Avrupa’ya da ciddi zarar veren savaşın biteceğini umar. Bu çatışma Avrupa çapında, hatta kürese düzeyde nükleer savaş riski yarattı ve inanılmaz bir ekolojik yıkıma sebep oldu. Eğer Rus nüfusun ağırlıkta olduğu bölgeler 1991’de bağımsız Ukrayna’ya dâhil edilmeseydi, 2014’te Kiev’de CIA destekli darbe gerçekleşmeseydi, ardından iktidara gelen rejim Rusya’ya ve Ukrayna’da Rusça konuşan nüfusa karşı harekete geçmeseydi, Minsk anlaşması uygulansaydı, NATO devamlı olarak genişlemeye çalışmasa, tüm dünyayı fethetmeye ve Kremlin’in 7 dakika ötesine nükleer silah yerleştirmeye çalışmasaydı bu savaş önlenebilirdi.

BATI’NIN YENİLGİSİ

Esasında Trump’ın yaptığı Batı’nın yenildiğini ve Ukrayna’da başarılamayacak hedeflere yönelik en ufak ısrarın Çin ile savaşta gerekli odağa ve akıl hocası İsrail Başbakanı’nın tüm Ortadoğu’yu yutma çabalarına zarar vereceğini itiraf etmekti. Dahası, çatışmanın ve ambargonun uzaması Batı karşıtı ittifakı daha da teşvik ediyor, dolardan ayrılma girişimleri de bunun bir parçası.

Batı Ukrayna’da amacına ulaşamadı, Putin rejimi devrilmedi, Rusya’nın Yeltsin döneminden bile daha kötü bir “muz cumhuriyetine” dönüşümü ve dağılışı gerçekleştirilemedi.

Henüz savaşın yeni başladığı 2022 Mart’ında dahi bunlar imkânsız hedeflerdi, Rusya askeri olarak yenilmezdi ve Batı böyle bir şeyi başarmanın kıyısına gelse bile muhtemelen Moskova tarafından nükleer bir karşılık alacaktı 2022 sonbaharında bu bir ihtimal olarak değerlendirilmişti.

Akılcılığın mantıksızlığa, barışın savaşa galip gelmesi iki buçuk yıl aldı. Maliyeti ise çok ağır oldu çünkü Batıda demokratik güçler de sözde sol da savaşa karşı çıkmak yerine, çeşitli bahanelerle küresel Amerikan ve Batı emperyalizminin kibirli hayallerine tutunmayı tercih ederek, Washington şahinlerinin emirlerine itaat edip Avrupa’nın hayati çıkarlarının aksine hareket ettiler.

Ukrayna konusunda ne önerdikleri ya da ne yapılması gerektiğini açıklamadan hala kabul edilemez ve tehlikeli saçmalıklardan bahsetmeye devam ediyorlar. Tüm Ukraynalılar ölene kadar savaşın devamını mı istiyorlar? Nükleer savaş ihtimalinden rahatsız olmuyorlar mı?

Ve tüm bunların olma sebebi, kendisine solcu diyenler de dahil neredeyse tüm Batılı elitlerin, insanlığa hükmetmek için seçilmiş üstün “medeni” bir ırka dahil olduklarına, dünyada kendilerine buyrulmuş öze rolü Müslümanlar, Siyahlar, Çinliler, Ruslar ve diğer “alt ırkların” kesinlikle oynayamayacağına dair en derinde hissettikleri inanç.

Sonucu ise büyük bir tarihse mecburiyet oldu, Rusya ve Ukrayna ve dolayısıyla nükleer güçler arasındaki çatışmayı bitirme gerekliliği Amerikan aşırı sağı tarafından dillendirildi ve muhtemelen tam da bu sebepten insanlık çok büyük bir bedel ödeyecek. Buna dair tedirgin edici örnekleri şimdiden Amerika’nın yeni başkanının uluslararası hukuka dair en ufak bir nosyona provakatif uzaklığından, Filistinlilere, Panama’ya, Grönland’a, Kanada’ya ve hatta gezegenin iklimine yönelik tehditlerinden ve Rus dışişleri bakanının da işaret ettiği gibi “Önce Amerika” sloganıyla Hitler’in “Almanya Herkesin Üzerinde” sloganı arasındaki benzerlikten de görebiliyoruz. Ayrıca, mümkün olan tüm sosyal harcamaları kesmeye ve hatta atmosfer kirliliğine dair bilimsel veri toplamayı bile durdurmaya yönelik heves de milyarder dostları zahmete girmesin diye. Nihai sonuç çok daha ağır, çok daha tehlikeli ve yıkıcı bir kapitalizm ve emperyalizm olacak. Kimilerini umutlandıran, diğerlerini ise korkutan NATO’yu dağıtacağı ihtimali ancak Avrupalıları şoke edip dünyanın kalanının kafasını karıştıracak bir şaka olarak görülmeli.

AVRUPA ŞOKTA

Washington’ın emriyle, tamamen yıkıcı politikalarla derine batan Avrupalı siyasi liderler, birkaç istisna dışında bugün savaştan vazgeçmeyi kendileri için politik bir intihar olarak görüyorlar. Fransa’da aniden saçmalığı tehlikeyle birleştiren, neredeyse bir savaş zamanı atmosferi oluşmuş durumda, devlet başkanı Macron Ukrayna’yı kurtaracak harekâtı başlatmaya hazır görünüyor! Savaş coşkusu yaşıyor.

Fransa, daha doğrusu Fransız elitleri, ülkenin Fransız devriminden beri özel bir misyona sahip olduğuna inanıyor. Keza Fransa Avrupa tarihi ve kültüründe büyük bir rol oynamış olsa da askeri konularda, Austerlitz’den beri kazandıkları bir savaşı hatırlamıyorum. Fransa bugün de özel bir rol oynadığı duygusuyla, tarihsel misyonunu yerine getirerek barbar Ruslara karşı Ukraynalılarla dayanıştığı tahayyülüne inanmak istiyor. Gerçekte ise yaptıkları, ABD ve CIA şahinlerinin radikal emperyalist politikaları uğruna Ukraynalıları yok etmek oldu. Sarkozy, Hollande ve Macron Fransa’sının de Gaulle Fransa’sı ile bir alakası yok. Nicolas Sarkozy seçildiğinden beri, Libya’nın yıkımındaki rolü ve NATO’ya dönüşü ile birlikte Fransa Siyonist politikaları takip eden acınası bir Amerikan kolonisine dönüştü. Amerikan politikalarındaki ani değişiklik şimdi Fransız elitinin ifşa edilmesi riski taşıyor ve meselenin uluslararası ilişkilerle neredeyse hiçbir alakası olmadığını kanıtlıyor. Bu yüzden histeri ve panikle reaksiyon gösteriyorlar.

Ukrayna’da daha fazla yıkımın önüne geçilebilse dahi yenileri hazırlanıyor. Avrupa Birliği, Varşova Paktı ve SSCB’yi dağıtan Rusya’nın, Moldova, Romanya ve sonra daha fazlasını işgal etmeye hazırlandığına yönelik saçma bir propagandist iddia sebebiyle, muhtemelen nükleer şekilde yeniden dev bir silahlanma sürecine girebilmek için insanlığın Sovyetlerle birlikte en büyük başarısı olan Avrupa sosyal devletinin kalıntılarını da yıkmaya, kirliliği engellemeye yönelik tüm çabaları durdurmaya ve AB’nin ilkesel birlik politikalarını yok etmeye çalışıyor. 35 yıl önce kabul edildiği üzere Avrupa’da nükleer ve geleneksel silahlanmanın azaltılmasına yönelik çaba harcayarak finansman sosyal, gelişimsel ve ekolojik ihtiyaçlara yönlendirilebilecekken, tutarsız ve savaş çığırtkanı AB liderliği ABD’nin yeni vahşi başkanını tatmin edebilmek için askeri harcamalarda canavarca bir artışa yöneliyor. Eğer bunu başarırlarsa muhtemel sonuç halihazırda Avrupa’yı tehdit etmekte olan ekonomik krizi hızlandırmak olacaktır.

Bir diğer deyişe, Avrupa halklarının birlik projesini desteklemelerinin temel sebebi ortadan kalkacaktır.

Avrupa’nın daha fazla silaha ihtiyacı yok. Daha fazla sosyal ve ekolojik harcamalara, daha fazla kamu yatırımlarına, iklim değişikliği sebebiyle tehdit altındaki altyapıların iyileştirilmesine ihtiyacı var. AB’nin Ukrayna ve Filistin’de sürdürdüğü militarizm ve emperyalizm politikalarından barış politikalarına dönüşü sağlayacak iddialı, radikal bir reforma ihtiyacı var. Avrupa, Amerikalıların uşaklığından “çok kutuplu” dünyada barış ve kültürün pusulasına dönüşmeli. Şu an ise tam tersi yönde hızla gidiyor.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
415AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin