Ana Sayfa yazılar iktibas Trump 2.0: Çin’den bakış – Wang Wen

Trump 2.0: Çin’den bakış – Wang Wen

12
Çeviren: Yusuf Tuna KOÇ

Donald Trump’ın ikinci dönemi tüm ülkeler için kötü geçmeyebilir, özellikle de Çin için. Birçok Çinli internet kullanıcısına göre, Trump’ın politikaları farkında olmadan ülkeyi güçlendirdi. Hatta bu yüzden de ülkede popülerleşen bir lakabı oldu, “Chuan Jianguo”, “Çin’i büyüten”. Trump’ın ilk döneminin Çin’in yükselişine üç önemli katkısı oldu:

İlk olarak, başkan birçok Çinlinin gözünde ABD’nin demokrasi timsali olduğu imgesini yıkması, ABD’nin içerisindeki siyasi karışıklığı ve toplumsal ayrışmaları ortaya çıkarışı. On yıllardır, Çinlilerin bir kısmı ABD’yi “güzel ülke” olarak idealize ediyordu: Çincede ABD’nin karşılığı da bu. Ancak, Trump’ın eylemleri kimilerinin “siyasi ders” olarak tariflediği şekilde algıyı değiştirdi ve Çin’in istikrarı ve yönetiminin insanların gözündeki değerini artırdı. İkincisi, Trump Çin’in teknolojik bağımsızlığa teşvikini hızlandırdı. 20 yıl önce, Çin hükümeti bilim ve teknolojide yeniliği öne çıkarmaya başlamıştı, ancak birçokları bu alanda sınırlarla karşılaşacaklarını düşünmüyordu.

Ancak 2018’de Huawei Finansal Direktörü Meng Wanzhou’nun tutuklanması ve Çinli teknoloji şirketlerine yönelik baskılar ülkeyi tamamen yeniliğe odaklanmaya itti. 2024’e gelindiğinde, Çin teknolojik bağımsızlıkta, yarı iletken imalatındaki atılım da dahil çok önemi ilerleme katetti. Bu dönüşüm 2024’te çip ihracatında kırılan rekorla pekişti, 2018’deki rakamları ikiye katlayarak 159 milyar dolar satış yapıldı.

Üçüncüsü, Trump’ın Çin ile ticaret savaşı küresel ticaretin hızlıca yeniden yapılandırılmasına iterek, Çin’de giderek daha fazla insanın dünyanın ABD’den büyük olduğunu fark etmesini sağladı. Kuşak ve Yol inisiyatifi gibi girişimlerle, Çin Küresel Güney ülkeleriyle ilişkilerini derinleştirdi. 2018 ve 2024 arasında, diğer ülkelerle ticaret %40 artarken Çin’in ticarette ABD bağımlılığı %17’den %11’e düştü.

PEKİN’İ GÜÇLENDİRDİ

Geriye bakınca, Trump’ın ilk dönemi ve Biden’ın başkanlık döneminde 8 yıl boyunca Çin’i sınırlama çabası, orta vadede ülkeyi daha da güçlendirdi. Uzun vadeli düşünüldüğünde, Çin Trump 2.0’ın üstesinden gelebilme konusunda stratejik bir psikolojik avantaj kazandı.

Çin medyası ve düşünce kuruluşları Trump’ın dönüşünü, Avrupa ve Kanada’da artan endişelere kıyasla görece sakin karşıladı. Trump’ın ilk döneminde ticaret savaşları ve teknolojik ambargoları görmüş olan Pekin özgüvenli gözüküyor. Çin Trump 2.0’ı doğrudan provoke etmeyecek, ancak ticaret savaşı ya da teknoloji sınırlamaları gibi saldırgan Amerikan politikaları devam ederse, Çin hesaplanmış karşı önlemlerle yanıt verecek ve nihayetinde daha da güçlü çıkacak. 7 Ocak 2025’te hem ABD hem Çin doğal afetlerle sarsıldı. 6.8 büyüklüğündeki deprem Tibet’in Dingri eyaletini vururken, Los Angeles’te ise kontrolsüz bir orman yangını başladı. Tibet’te Çinli yetkililer acil müdahaleden kurtarmaya hızlı bir geçiş yaptı, 50 bin sakini bir günde taşıdı. Buna karşın, Los Angeles’teki yangın 10 günden fazla sürdü ve siyasi iç çatışmalar ve yönetimsel beceriksizlikler durumu daha da kötüleştirdi.

Çin’in depreme hızlı müdahalesi, etkili biçimde arama kurtarmadan yeniden yerleştirmeye geçişi, Los Angeles’te uzayan krize kıyasla açık bir farkı ortaya çıkardı, siyasi liderler suçu birbirine atarken yangının yarattığı yıkım 11 Eylül saldırılarını geçti. Bu iki farklı reaksiyon biçimi ABD’nin kriz yönetimi ve hükümet etmedeki zayıflığını ortaya çıkardı.

BATI’DA KARGAŞA

Batı dışı dünyanın büyük çoğunluğu görece sakin karşılasa da Trump tarzı neofaşizm tüm Atlantik’te, özellikle de Kanada ve Avrupa’da panik yaratıyor. Uluslararası diplomasinin en üst düzeyinde soru işaretleri ortaya çıkıyor: Danimarka Grönland’ı kaybedecek mi? NATO Amerikan askeri desteğini yitirecek mi? Kanada 51. eyalet mi olacak? Bir yıl önce çılgınca gelebilecek konular şu anda açıkça tartışılıyor.

Çin’deki birçok kişi açısından Trump 2.0’ın küresel etkisi, Trump 1.0’ı geçmeyecek. Hatta, 2025’te, Batılı olmayan birçok ülke Trump 2.0’ın büyük ölçüde iç işlerle meşgul olurken Batılı müttefiklerine durmadan sorun yaratacağına inanıyor. Batılı olmayan gözlemciler Trump 2.0’ın Rusya-Ukrayna krizini bir günde bitiremeyeceğini biliyor. Filistin-İsrail gerilimini ise yakın vadede çözemeyecek. Çin’in uzun vadeli ticaret büyümesini ise %60’lık gümrük vergileri ile durduramayacak.

Trump 2.0 muhtemelen uluslararası anlaşmalardan çekilmeye devam edecek, Dünya Ticaret Örgütü ve iklim anlaşmaları da dâhil olmak üzere. Sonucu ne olacak? Amerikan küresel hegemonyasının adım adım çözülüşü. Eğer bu eğilim sürerse, Trump 2.0 ABD’yi bölgesel güç statüsüne geriletebilir, yalnızlık politikaları benimsenebilir. İster ticaret savaşları, teknolojik gerilimler ya da ticaret anlaşmalarından çekilmekten bahsedelim, Trump’ın etkisinin kapsamından bağımsız olarak Çin en kötüsüne hazır. Geçmişte de kanıtlandığı üzere, krizleri fırsatlara çevirme yetisine sahip. 2028’e gelindiğinde, Çinliler çok daha özgüvenli bir şekilde “Teşekkürler Trump” diyecektir.

YORUM YOK

Yorumunuzu ekleyin

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.