16 Kasım 2025, Pazar
21.8 C
Lefkoşa
Kıbrıs iktibasLevent AtikoğluYasakların gölgesinde, bedel ödemeden… - Levent Atikoğlu

Yasakların gölgesinde, bedel ödemeden… – Levent Atikoğlu

Sansürlense de, engellense de, bedel ödeyeceğini, başı belaya gireceğini bile bile doğruyu söyleyenlere selam olsun. Bütün yasakları yasaklayıp yalanı da cezalandırabilsek… Belki o zaman yalan üzerine kurulmuş siyasetin yükünden, bu kısır döngüden kurtuluruz. Çünkü bu topraklarda doğruluk bir meziyet değil, bir tehdit gibi algılanıyor.

Yalan, hem iktidarın dili hem muhalefetin kaçış noktasıdır. Herkes biraz susarak, biraz eğip bükerek yaşıyor bu coğrafyada.

Ve bu coğrafya; geçiştirmelerin, ihmalleri telafi etmenin bir ayrıcalık ve lüks olduğunu düşünenlerin, çocuk istismarcılarının, savaş suçlarını aklamak isteyenlerin, nefret dilini en iyi şekilde kullananların, hırsına yenik düşüp kendi güruhuna iktidar olup refah kapılarını aralayanların coğrafyasıdır.

Bu coğrafyanın kuzey yarısı, 20 Temmuz 1974’ü barış ve özgürlük bayramı olarak kutlayacak olan “muhalefetin” vaatleriyle umut aşılayanlarındır.

Fikir beyan etmenin, düşünce açıklamanın, siyaseti eleştirmenin bile “iyi insan olmakla” karıştırıldığı bir yerdir burası. Oysa düşünmek, sorgulamak bir ahlak meselesinden çok, icabında bir varlık biçimidir. Fakat kimileri değişim talep eden her sesi bir “taraf seçme” zorunluluğuna itiyor.

Güçlünün yanında durmayı, kurtarıcı aramayı bir tür güvenlik sayıyor. Böylece konuşmayı bile suç sayan bir zihniyet doğuyor; haksızlığa uğrayan, hakkını aradığı için suçlu ilan ediliyor.

Taşıma nüfusa hizmet etmek ve onlara hak kazandırmak için yarışa girenler; Akdeniz’in cennet adasında, dertsizlerin dert edinerek, derdinden dert çıkararak her şeyi bir “dert performansı”na dönüştürerek kandırıyor bizi gözümüzün içine baka baka. Derdine yananlar değil, yandığına dertlenenler çoğalıyor bu süreçte.

Dünyanın umurunda olduğunu sananlar, sanki dünya onların etrafında dönüyormuş gibi efeleniyor. Bir de “sağlam seviciler” var — iktidarın sıcak kucağına oturmak için gün sayanlar, konforun güvenli gölgesinde yaşayanlar. Bayrak gaylesinden bataklığa saplanmış, “battı balık yan gider” diyerek ağzının tadını bozmayanlar…

Hepimiz insanız ve tutunmaya çalışıyoruz. Herkes bu bütünlüğün içindeyse, beni neden dışlıyorsunuz? Sizin gibi olmadığım için mi? Yalan mı tüm bunlar?

Şekilciler, köşe kapmacılar, hiyerarşik hesap kitapçılar… Ağzı doluyken bile konuşabilme becerisiyle övünenler. Her çiçekten bal alanlar, haktan, hakkın hakkından gelenler… Nereden tutsan eksik, neresine baksan sahte bir parıltı. Yalan, artık sadece bir söz değil; bir sistem, bir refleks, bir yaşam biçimini manipüle etmekte saklı.

Ve biz hâlâ doğruluğu bir “iyi niyet göstergesi” sanıyoruz.

Oysa doğruluk, bazen yalnız kalmayı, bazen dışlanmayı, bazen de cezalandırılmayı göze almak demek. Hiçbir bedel ödemeden, ihmallerin üzerini kapatarak, yalanlarla, tehditlerle, korkutmaca ve caydırma teknikleriyle baş başa kalındığında iç hesaplaşmasından kurtulmak zor kalır.

Ama yine de, bütün yasaklara rağmen, bütün cezalandırmalara inat, hakikatin sesini kısmamak gerekir. Eğer bedel ödemeyi gerektiriyorsa, herkes sırasıyla yaşaması gereken iç hesaplaşmayı yaşamadan uzaklaşamayacaktır kıyıdan.

İki güçlüye yakın, ve tüm güçsüzleri dışlayan bir gerçeklikte, gemi kalktı; o son yolcunun da koca bir hayatı başlamadan bitse de, sessiz bir ölüme sığınmak istese de, ölmeden önce son bir kez gerçeği konuşmayı yeğleyecektir, tüm yalanların ihanetiyle…

Diğer yazıları

Yanlışı eleştirmek, doğruyu takdir etmek – Levent Atikoğlu

Sosyal medya, bilgi ve duygunun hızla yayıldığı bir mecradır....

“Elini yakamızdan çek” demek yeter mi? – Levent Atikoğlu

“AKP elini yakamızdan çek” demek yeter mi?Belki bir vesile,...

Çokkültürlülük Maskesi Altında: Savaş suçlarını aklayan “insan hakkı” savunucuları – Levent Atikoğlu

Kıbrıs’ın kuzeyi çokkültürlü değildir. Ada genelinde barış dilini, bütünlüğü...

İrlanda’nın militarizasyona karşı olan cumhurbaşkanı – Levent Atikoğlu

SAVAŞA DEĞİL, İNSANA YATIRIM ÇAĞRISI İrlanda’nın yeni cumhurbaşkanı Catherine Connolly'nin...

Sevişecek yer bulamayınca savaşan entel – Levent Atikoğlu

“İdare etmeyi” meslek sayanlara… Kırgınlık, Ortadoğu’nun resmi dili gibi: Her...
4,158BeğenenlerBeğen
946TakipçilerTakip Et
4,081TakipçilerTakip Et
732AboneAbone Ol

Son eklenenler

Dünün Güneşiynan Gurudurug Çamaşırlarmızı! – Halil Karapaşaoğlu

Yamır damlacıglarnın içine sıkışır garannıg… Garamuza olur gög… İşgillenir yüreyim…Diynemeyi övrenemedim...

Istrancaların kalbine nükleer santral – Özgür Gürbüz

Kırklareli’nde yapılmak istenen nükleer santralın sır gibi saklanan yeri...

İklim ve çocuk hakları – Serdar M. Değirmencioğlu

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Konferansı, resmi kısaltmasıyla COP30, Brezilya’nın Belém...

Donald’a karşı Zohran: Somut söylem ve taban örgütlenmesinin gücü – Yonca Özdemir

Zohran Mamdani’nin New York belediye başkanlığına uzanan hikâyesi, Amerikan siyasetinde uzun...

Barcelona acı vatan – Kıvanç Eliaçık

Barcelona Stadyumu’nun önünde toplanan kalabalık “İşte bir sabah… Uyandığımda”...

Onbeş Kasım yakın tarih kısa dolaşımı – Özkan Yıkıcı

Onbeş kasımın artık son saatine geldim. Aklımda hep bir...

Yeniden bir Onbeş Kasıma ulaşırken – Özkan Yıkıcı

Genelde şu gerçek hep ister yanlış ister doru yapılsa...

Canlı yayın