“Rusya’ya ait insansız hava araçları (drone) ve savaş uçakları NATO hava sahasını ihlal etmeye devam ediyor.” Son birkaç haftadır bu başlık ve içerikte bolca habere gazete sayfalarında, internet sitelerinde ve televizyon ekranlarında rastlamak mümkün. En son Norveç ve Danimarka, Rus insansız hava araçlarının Oslo ve Kopenhag Havaalanları üzerinde görüldüğünü açıklayarak, uçak seferleri birkaç saatliğine durdurdu. Cep telefonuyla çekildiği ifade edilen görüntülerde, havada dolaşan bazı cisimler görünüyor.
Alman birinci televizyon kanalı ARD’de salı akşamı yayımlanan haberde, bir polis yetkilisi havada görünen cisme müdahale etmemeyi “Düştüğünde çevreye çok daha zarar verebilirdi” diye açıkladı. Bütün güvenlik birimlerinin seyrettiği hava araçları bir süre sonra ortalıktan kayboldu.
Kameraların karşısına geçen Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, elinde hiçbir somut bilgi ve veri olmadığı halde “Rusya’nın işi” olabileceğini söyledi. Gerçekten de Rusya işi olabilir, ancak elde hiçbir kanıt olmadan bunu söyleyince, savaş ve silahlanma için zemin hazırlamaya dönüşüyor.
Önceki gün de ülkeyi savaşa hazırlamayı kendisine görev edinen Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, mecliste bir Rus uçağının Baltık Denizi Alman savaş gemisi “Hamburg”un üzerinden uçarak, hava sahası ihlali yaptığını duyurdu. Pistorius şunları söyledi: “Rus insansız hava araçları ve savaş uçaklarının Polonya ve Estonya hava sahasının derinliklerine girdikten birkaç gün sonra bir Alman fırkateyninin üstünden geçmesi açıkça şunu ortaya koyuyor: Rusya kelimenin tam anlamıyla sınırları test ediyor.”
Rusya’nın NATO hava sahasını ihlal etmesi üzerinden Rusya’ya karşı Avrupa’da yükselen tansiyon, 9 Eylül’de Belarus’tan kalkan 20 Rus dronunun Polonya’nın doğusuna ulaşmasıyla başlamıştı. Düşürüldüğü ifade edilen dronlara ait çok fazla görüntü servis edilememişti. Polonya tarafından dünyaya servis edilen en önemli görüntü ise Wyryki köyündeki bir evin çatısının isabet aldığına dair paylaşımlardı. Alman Bild gazetesi de 10 Eylül’de bu evin görüntüsünü “Rus dronları Polonya’da bir eve zarar verdi” başlığıyla duyurmuştu.
Ne var ki kısa bir süre sonra bunun gerçek olmadığı ortaya çıktı. “Polonya radyosu” (Poliskie Radio) Almanca redaksiyonu tarafından 18 Eylül’de yayımlanan haberde şöyle denildi: “Polonya Gizli Servislerinin Koordinatörü Tomasz Siemoniak, Varşova’da yaptığı açıklamada ‘Görüntülerdeki her şey, eve isabet edenin savaş uçaklarımız tarafından ateşlenen bir füze olduğunu gösteriyor’ dedi.”
Yani dünyaya Rus dronlarının Polonya’ya ulaştığının belgesi olarak sunulan ev, aslında Polonya füzesiyle vurulmuş. Ancak, Siemoniak’ın açıkladığı bu bilginin ulaştığı kesim çok sınırlı kaldı. Herkesin aklında evin Rus dronları tarafından vurulduğu bilgisi kalmaya devam edecek.
Benzer bir durum Romanya ve Norveç hava sahasını ihlal ettiği ifade edilen dronlar ve Estonya hava sahasını geçtiği belirtilen Rusya’ya ait MIG 31 savaş uçakları için de geçerli olabilir.
Elde somut delil ve kanıt olmadan NATO’yu 4. madde kapsamında göreve çağırmak, bölgede savaş isteyen kesimleri elbette mutlu ediyor.
Bir süre öncesinde kadar Ukrayna’ya barış getirme iddiasında olan ABD Başkanı Trump da, son provokasyonları gerekçe göstererek, bölgedeki ülkelere Rus savaş uçaklarını düşürme çağrısında bulundu.
Rusya genel olarak Batı’nın tavrını bu türden hava ihlalleriyle test etmek isteyebilir mi? Buna “hayır” demek için kesin bir veri bulunmuyor. Sadece Moskova’dan yapılan yalanlamalar var.
Ancak bölgede durum test edilemeyecek kadar ciddi. Herhangi bir provokasyonun ardından NATO’nun savaş ilan etmesi durumunda Rusya’nın mevcut askeri gücünün buna yanıt veremeyeceği ortada. Elindeki en güçlü koz nükleer silahlar. Ne var ki; NATO ülkeleri ABD, Fransa ve İngiltere’nin elinde Rusya’dan fazla nükleer silah var.
Bu nedenle, Rusya’nın askeri olarak kazanma şansının düşük olduğu bir savaşa girmesi, kelimenin tam anlamıyla hem kendisi hem de Avrupa için felaket olur. NATO’nun kısa sürede Rusya’yı yenebileceğini düşünenlerin hedefinde ise zengin enerji ve ham madde kaynakları var. Hem de iştahlarını kabartacak düzeyde.
Son provokasyonların, Rusya’nın NATO ülkelerinin hava sahasını ihlal edip etmediğinden bağımsız olarak, başta Baltık ülkeleri olmak üzere, Doğu ve Orta Avrupa’da “savaş korkusu”nu biriktirdiği söylenebilir. Mevcut hükümetler, silah tekelleri ve savaş lobileri, bu provokasyonları bölge ülkelerini daha fazla silahlandırma, halk arasında savaş ve militarist politikalara destek vermesi için kullanıyor, kullanmaya devam edecek.
Koşullar oluşturulduğunda geriye bir provokasyonla NATO’nun 5. maddesini devreye koyacak savaşı başlatmak kalıyor. Unutulmamalı ki, İkinci Dünya Savaşı, 1 Eylül 1939’da, Polonya sınırındaki Gleiwitz radyo istasyonuna Alman SS subaylarının Polonya askeri elbisesi giyerek saldırmasıyla başlatılmıştı.



