Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan… bundan eliüç yıl önce dar ağacında can verdiler. Türkiye devrimci siyasal tarihinin önemli simgelerinden birisi haline geldiler. Aradan tam eliüç yıl geçti. Hala Deniz Gezmişler 6 Mayıs günü, idam edilmeleri üzerine anılmaktadır. Verdikleri mücadelenin adeta katledilselerde, yaşayacağının önemli kanıtıdır.
Aradan eliüç yıl geçti. Yine bir altı Mayıs günündeğixz. Bu yıl bir başkadır yaşatma günü. Türkiyed tam da rejimin karanlıkta yol alırken, sokaklar ısınırken, muhalefet direniş dalgalarıyla yükselirken, üç fidanın da idam edilme günü geliyordu. Bir anlamda yakın tarih ile günümüz, direniş mücadelesinde buluşuyordu. Daha bir gür sesle Deniz <gezmiş ve arkadaşları anılıyordu. Öyle anılıyordu ki zamanında oonların görüşüne karşı çıkanlar dahi şimdi yaptıkları mücadeleği örnek gösteriyordu.
Denizler, eşitsizliğe karşıydı. Natoya hayır diyordu. Sosyalist idiler. Devrimci mücadelede canl<<arını verdiler. Halklar için mücadele ediyordu. Bağımsız ve sosyalist Türkiye hedefleriydi. Onuniçin mücadele yapıp, dar ağacında can verdiler. Denizlerin mücadelesi aradan yarım asrı geçmesine rağmen hala yaşatılıyor. Onlar öyle bir mücadele verdi ki onlara karşı olnlar dahi şimdi onların anısıyla anıyorlar. Bugün Natoyu savunanlar dahi Denizlere sahip çıkıyor. Oysa Denizler Natoya karşıydı. Dün sosyalizmi öcü görenlerin torunları, şimdi yapılan mücadelenin önemini anlatıyorlar. Doğru olan ve karşılık bulan görüşler yok edilse de hayatda kalır.
Denizler elbet sevilip sahip çıkıldıkça, kimisi de onların bu özünü kulanmak isteyecektir. Denizler sosyalisti. Onun için mücadele edip can verdiler. Ama kimisi de sosyalist boyutunu çıkarıp resmen boşaltıyor. Sadece örneğin Kemalistler bağımsız Türkiye için deyip, orada brakıyor. Ayni şekilde bazı kesimler de siyasal olguları boşaltıp, onları popilixzinle yıkıyor. Natocu kesimler ise sadece isimlerini alıp vurgu yapıyor. Ama yukarda da blirtiğim gibi, bu yıl Denizlerin idam günleri bir başkadır. Öyle bir başka ki tam da gericileşen karanlık rejime karşı sokaklar ısınmaya başladı. Sosyal muhalefete doğru dalgalar yayılıyor. Tam da Denizlerin anlaşılacağı koşullar gelişiyor. Tıpkı atmışlardaki gibi.
Demokratik ünüdversite, bağımsız Türkiye ve Natoya karşı çıkan bir öğrenci hareketiyle muhalefet başladı. Sınıfsal hareketlilik gelişti. Giderek sistem içi taleplerden sistemi değiştirme çizgisine yönelindi. Sosyalist Türkiye hedefi oluşmaya başladı. Halklar ifadesiyle kürtler olgusu da mücadeleğe eklendi. Uğraşıldı. Yeni daha güzel bir dünya için uğraşıldı. Bu uğurda can verildi. Eğer teslim olunsaydı, vazgeçip da banbaşka yola sapılsaydı bugünkü eliüç yıl sonra Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılmazdı. Hem de muhalefetin de yoğunlaştığı dönemde. Gerçi daha muhalefet teslim çizgisindeıykken dahi Denizler anılıyordu. Nedense kimse onların idam edilmesinin doğru olduğunu vurgulamadı. Hat da suçlarının olmadığı, suçun halkın yanında olmalarının olmasından dolayı sonlarının bağlandığı akılda kaldı. Kimse Denizleri kimin idam etiği akılda yok. Aılınan kararın doğruluğunu savunan da yok. Hat da parmakla üç diyenlerin günümüz devamcıları dahi şimdi denizlerin onurlu mücadelesinden söz ediyorlar. Mecliste idamları için oy veren partiler, şimdi Denizlerin mezarı başında övgüler çiziyor. Ama hala Türkye karanlık günler yaşıyor. Daha aydın Türkiye için de direnenler vardır.
Sonuçta bir altı mayıs daha geldi geçiyor. Yeniden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin inan anılarak tarihi mücadelenin yaşatılması devam ediliyor. Öyle ediliyor ki yeniden başlayan sosyal muhalefete, tarihi bir birikim getirmektedir. Yok edilen denilen sosyalizim ve devrimciliğin nasıl köklelrle yerleşmenin simgeleridir üç fidan. Saygıyla anıyoruz.