Salı ikindini, Lefkoşa’da önemli yürüyüş yapıldı. Özü şu: laiklik elden gidiyor. Hamle ise liselere varan türbanın normalleştirilme tüzüğü oluyordu. Tam da Kuzey Kıbrıs birlikteliği de oluyordu. Toplanan makamcılar, gösteri protestosu öncesi, tüzüğü geçirdi. Bana bir gariplik gelip oturdu: anayasa ilkesi tüzükle değiştirme şansı var mı. Tabi hemen aklıma K. Kıbrıs geldi. Burası normal ülke değildir. İlhaklaşma sürecinin son zirvesine tırmanılan koşulların ilkeleri işlemekteydi. Bu ne ilk nede son oluyordu. Olmaz denilen, çizilen ezber sisi hep bir anda olup sonlanıyor. Hem de talimat yoluyla işbirlikçi çıkar aşkına yürüyordu. Sonra makamcılar sıkılmadan hala kendilerini “demokrat, Atatürkçü ve laik ilan” ediyordu. Pişkinliğin de bu kadarı pes desem, oda bir fayda etmiyor.
Peki, şaşırıyormuyum: elbet hayır. Ben kendi kenfimin siyasal eksende bildim bileli hep bu sonuçları tekrarlıyordum. Söylenene değil de olana bakın uyarılarım çoktur. Halbuki tam bir sömürge uykulun kültür yerleştiriliyordu. Üstüne sos olarak “çağdaşlık, hoşgörülü ve Atatürkçü” damıtılarak işler devam deniliyordu. Çoğunun da bu cilalı kelime fetişizmi gayet iyi geliyordu. Her gelen dalgada savunma lafları oluyordu. Hat da bazı romantik Kıbrıslı rolcuları “UBP Kemalistdir, buna geçit vermez” diyecek derecede gerçeklerden kopuktur. Öylesine kopmalar ve romantizime esir düşüldü ki, mafyacıları Kıbrıslı kulanımla aklama lafazanlıklarıdahi tutuyor.
Bu gelen laiklik karşıtı türban hamlesi ne ilk nede sondur. Unutulan basit gerçeklik ise yaşananın genel Kıbrıs siyasetrinin yakın tarihten günümüze taşınmasıdır. Oluşturulan Kuzey Kıbrıs kurumsallaşmanın ilhaklaşma politiğinin Türkiye versyonudur. Elbet talimat verilecek. Elbet, işbirlikçiler bu rolunyapacaktı. Öyle de oldu. Sanki koltukta oturanların nasıl oturdukları, yaptıkları bilinmiyormuş gibi de beklentiler geliştiriliyor. Oluşan K. Kıbrısta, salt işbirlikçi teslimiyetçiler değil, nifus taşınarak da sosyolojik denklemde bozsueulsu. Bunlardahi yerine göre yok sayılıyor. Yine salt laiklik türbanla görülmesin. Türkiyedeki rejim değişimi, buraya da hem de çoğu defa sancısız habersiz gelip yerleşti. Unutmadık kuran kursu ile pinpon topu aynılaştırılmasını. Laiklik çoktan uçtu. Ama sırf gğzel övgülü kandırmaca hep bize yyetiyoedu. Kıbruslılar laiktir. Burda gericilik tutumaz. Ama öyle tutuyor ki demeğin gitsin. Aslında olan, yarının K. Kıbrısın geleceğidir. Bu yol epey mesafe aldı. Nifus yapısından siyasal koltuğa dek durum ayni. Üstelik bu koşulların yasalaştırılarak çözüm politikası da oturtuldu. Şimdi tüm olanlara neden şaşırmadığımı da erhalde daha kolay anlayacaksınız. Denktaş sdöneminden rabıta olayını hatırlaiktirOzamanda hep “burada tutmaz, Kıbrıslılar laiktir” deniliyordu. Katılım iyi. Ama genel siyasal tutuma nekadar yansır, soru işaretli. Hem de tüzükle de konu gündeme geldi. Genel politik direnişe veya sosyal muhalefet dinamiğine gelir mi, şimdilik biraz zor. Bunlar hep bizim gerçeklerimiz. Biz gerçeklerle değil bize verilen oyuncakla yetimekteğiz. Kıbrıslılar laiktir