CHP’nin Türkiye’nin dış politikasında Kıbrısnan ilgili yaşanan gelişmeler üstünden AKP’yi eleştirirken konuyu “Kıbrıs Davamızda bir zafiyet” olgusu üzerinden söylem geliştirmesini hiç tasvip etmem.
Türkiye’de aydın, demokrat, hatta sol tandanslı kesimin Kıbrıs konusundaki kör ve milliyetçi bakışları beni ürküdür.
Örneğin, Can Dündar gibi bir gazetecinin bile gayıp kasetler ve KKTC’deki suç şebekelerinden söz ederken Kıbrıs’ı, Kıbrıs sorununu ve burada yaşayan insanları zihninde nasıl bir yere goyduğunu görmek doğrusu beni çok üzer.
Halbuki Kıbrıslıların işbirliği içinde olması gereken kitle Türkiye’nin o aydın kesimi olmalıydı.
Ne yazık ki bu durum Türkiye’deki Sol’un genetiğiynan da doğrudan doğruya ilişgili…
Bugün birçok “aydın” kesimin güzide gazetecileri Kıbrıs’da yaşanan büyükelçilikler, gayıp kasetler konusunu gündeme getirirken, Kıbrıs’da dikte edilmeye çalışılan baş örtüsü konusunu tartışmıyor.
Kıbrıs Türk toplumuna birçok annamda uygulanan sistematik bezdirme ve yok etme politikasının yanından bile geçmezler.
Yani kısacası dostlarım, Kıbrıslının varoluş mücadelesi ve Kuzey Kıbrıs’da hakça yaşam arayışı dönemsel değildir.
Yasadışı her şeyi ağırlayabilen bir aygıta dönüştürdükleri KKTC’yi; Sadece Kıbrıs’da yaşayan Kıbrıslıların egemen olduğu, demokratik, özgürlükçü, hesap verebilir ve kamu hizmetlerini artıran bir yapıya gavuşdurmak sadece bir hükümet değişikliğiynan olmaycak.
Memlekete sahip çıkmak, onu uluslararası teamüllere uygun bir yapıya gavuşdurmak, devlet ve toplum normlarını bu yapıya uygun hale getirmek zamannan olacak. Gendi içimizdeki şeytanlarnan mücadele ederek olacak.
Türkiye’de İktidarından muhalefetine, muhalefetinden sokaktaki insanına kimse Kıbrıs’ın gerçek hikayesini dinlemeye, anlamaya, hakça ilişgiler gurmaya hiç niyetli görünmez… ve bunun bilinçli şekilde tercih edilmediği kanısındayım.
Fakat bu çok açık bir gerçek; Türkiye’nin iç siyasetinden ve kuzey Kıbrıs’ın illegal durumundan bağımsız olarak, bölgede sınırların değişdiği çok sıcak gelişmeler yaşanır… ve bu durum Kıbrıs’daki statükonun da fazla bir ömrü galmadığının çanlarını çalar.
İşde bu nokdada goy ki CHP, AKP iktidarını devirdi… çok kısa bir süre sonra gucağında Kıbrıs sorununu ve bugün Kıbrıs konusuynan ilgili aldıkları pozisyonu bulacaklar.
Bugün Kıbrıs Cumhuriyeti’ne gerçek adıynan hitap etmekten tiksinip “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi” deyen, Türki Cumhuriyetlerin “Güney Kıbrıs’da” Büyükelçilik açmasını “satıldık” diye nitelendiren Özgür Özel ve o aydın gazeteciler bu konuda ne gadar uzlaşmacı olacaklar? Burada sahip oldukları egemenlik dürtüsünden ve duygusundan nasıl vazgeçecekler?
Bu soruların yanıtı her ne olursa olsun… Bizim duruşumuzun dik ve onurlu olması gerekdiği inancındayım.
Siyasi partilerimizin, sendika ve sivil toplum örgütlerimizin uzun vadeli planlarla birbirine eklemlenmesi gerektiğini düşünürüm.
Bütün bunlar ancak bir rejim değişikliğiynan mümkün olur arkadaşlar. Statükonun yıkılmasıynan mümkün olur. Gendimiznan yüzleşerek olur.