8 Kasım 2025, Cumartesi
17.8 C
Lefkoşa
yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYılı tamamlayıp elveda derken - Özkan Yıkıcı

Yılı tamamlayıp elveda derken – Özkan Yıkıcı

Yaşadığımız yılın sonlanmasına artık saatler kaldı. Yaşam yine de akıyor. Gerçekler birer birer kendini hatırlatmaya hız veriyor. Sanki yıl bitip de unutulacak endişelerini taşıyorlar. Lefkoşa Girne sokakları yeniden konuşturulmayan bozuklukları haykırıyor. Yağan yağmur ile iki kentin resmen nasıl sular altında kalınmasının nedenlerini de düşünün mesajı veriyor. Hem iklim bozulmasının örneklemleri hem de yanlış politikalarla doldurtulan derelerden, yol gerçeklerine yapılanlarının da bedeli ufak başlangıç gibi ödetilmektedir. Daha fayizleri ile sonrası duruyor. Onca çevre örgütlü,kendini en moderin devletin iklim sorununu, doğaya bakıştaki yanlış tutumlarını belirten felakwetler peşpeşe geliyor. Ben her ufak sel ile başlayan Lefkoşa hikayesinde hastahane su baskınlarının sayısını unutun. Hele de derelerin içerisini rant aşkıyla doldurtmanın da iklim yanıtını pek duymuyorum. Ama, değişmeyen gerçek, iklimlerin bozulması ve doğa katliyamlarının karşı yanıtıyla yılın sonunda yeniden karşılaşıp,senenin sonuna doğru akılda tutulmasının da son derslerinden birisi haline gelmesiydi.

****

Yılın sonuna doğru geldik. Artık, saatlerle yarışma halindeğiz. Birçok olay gelişiyor. Geride braktıklarımızın da devamı sürüyor. Bunları sıralasak kitaplara varan olay ve neden sonuç ilişkili bilimsel aday olmaya hazırdır. Kısa zaman sonra, şu yaşadıklarımız geçen yyıl veya tarih olacaktır. Akılda kalanlarla birikip devam edenler arasında gelecekler boğuşacağız. Bu yıl genel tekrarlar yerine, ilklerin önemsetme dereesiyle kısaca yazacam. Örneğin artık normaleşen hükümet kurarken veya harcama yaparken elçilikten onay alma artık telefon trafiğinden, direk ziyaret ederek daha çıplak şekilde uygulanmaya girmesidir. Bu normalleşti. Hat ta kimin vetoya takılacağı dahi elçilik ziayreti sonrasında öğrenme şansı da oluşturuldu. Aynen saraydaki kişinin artık Türkiye ziyaretleriyle atıp tutmalarının daha içi boş ve Türkiyeye yönelik olması gibi. Muhalefetin de özellikle meclis partierlinin bu konuları göz ardı edecek derecede gerileşerek sadece burdaki makamcı sınıryla konuları işlemeleridir. Bir de paket imzalama beklentisinden de geriye düşülüp,paranın dahi gelmemesi önemsetilerek banbaşka hiçeleşme de resmi eksende sancısız geçildi….

İlklere sayacağımız istifa etirme teknik uygulamasıdır. Kaset kriziyle istifa eden “başbakan” deneyimini yaşadık. Öyle yaşadık ki içeriğini dahi net şekilde konuşmadık. Muhalefet ise böyle yeni yöntem konusunda pek diyecek sözü olmaamsı da ilginçtir. Köpürtülerek, aday olmadan,müdahale edilen kurultayla birlikte seçilen “başbakan, kaset sgandalıyla gidip, vekil adayı dahi olmadığı süreç işbirlikçilik ile ilhaklaşma yönelikli politikanın ilginç örneği olarak artık tarihimizde yerini aldı. Yine daha önceki sgandalı makamcı başka makama geçince, Adapas sgandalı ve benzer olaylara rağmen hiçbirşey olmama tutumuyla da  kirlilikelri kabullenme düşüncesi iyice derin köklere indi. Resmi makamlar bunlarla dolanbaşlı hale gelirken, özellikle Türkiyede devlet içi güç mücadelesindeki itiraflar gelip adamıza da merhaba dedi. Pekerin açıklamalarıyla uluslararası mafya ilişkilerindeki geçiş durumu veya buradaki kara para ilişkili mafyalaşmalar resmen dünya kamuoyuna dek düştü. Öyle düştü ki politik saydamlaşma ekseninde kavgalar sürmekle burayı da vurdu. Bazı kıpırtılar oldu. Tutuklamalar ve pazarlıklar gerçekleşti. Türkiyedeki duranlık ve dokunmama tutumu sonucu, burada da bazı yeni denklemlerle resmen konu sanki olmamışçasına geçiştirildi. Ama, K. Kıbrıs, yıl içinde nasıl mafyalaşıp uluslararası ilişkilerdeki önemiyle de itiraflarla yazılırken,hukukun da Türkiyedeki gibi sanki hiçbirşey olmamışçasına devam etme sürekliliği de ilginç okunacak tarih haline sokuldu.

İlkelrden birisi de Türkiyeye girmek isteyen 4  K. Kıbrıslı yurtaşın Türkiyeye sokulmamasıdır. Gerçi yine bizdeki eksiklik sırıtarak, önce birisinin durumunu görmezden gelindi. İkincisi ise resmi rakamlar nedenini sorgulamadıkları gibi konuyla alakalı açıklama dahi yapmadılar. Türkiye ise sanki böyle bir şey olmamışçasına konuyu geçiştirdi. Akla gelen, Dörtlü kualisyon döneminde yapılan Soyluyla alakalı protokolde böylesi bir madenin de olduğu idiyalarını ne yazık ki birkaç çevre dışında kimse söyleyemedi. Buda önemli yeni siyasal denklemdeki kurgulaştırılıp uygulamaya dönüşen kararlardan birisi oldu. Hala neden kadar kaç kişinin olduğu bilgisi de yok.*****

İlklerimiz böyle akarken, koltukçularımız da kendilerini övme saçmalıklarına yenilerini aklıyordu. Başarıszlıkları tartışmasız olan Korona salgınında kendilerini “dünuanın beş ülke arasına” sokan laflar söylediler. Ama sgandalar ve sayıların dahi gücvenilmediği gerçekliği örtemediler. Bunlar akılda kalacak ilkler olarak yılın içine yayıldı. Yayıldı da gelecek yılda devam edeceği kesin. Zatenn seçim sürecinde bulunuyoruz. Ne yazık seçim süreci ise öncesini dondurtup kendi koşulalrıyla sürmektedir. Ekonomik çıkmaz iklim bozulması ve korona salgınları yayılırken, hala aday ile büyük olma yarışının dışına çıkılmıyor. Bunlar yılın parıldıan yıldızlarıdır. Öyle parlıyor ki yeni tarikatlaşmaları görmezliğe dek taşıyor…

Bu yıla da elveda diyoruz. Daha Türkiyeleşerek ve eldekielri kaybederek tamamlıyoruz. Önümüzdeki yıl daha merhaba demeden de seçim ortamında olacağız. Ben ce ilk önemli değerim kendimin oyudur. Kendime duyduğum saygı ile vijdanımla hesaplaşarak kulanmama eylimi de mevcut. Ayni nakaratla bile bile yades olmak da artık ne denir bilirsiniz. Onun için yurtaş olarak benim oyum değerlidir. Bunun değerine uygunluk varsa kulanırım. Hırsızlığa veya teslimiyete oy kulanarak kendimi de ayni mengeneyle oyalamam. Ben normal zamanda kulanmam, sandığa gitmem değip, sonra seçim döneminde tam da karar sürecinde sandığa gitmeyecekleri suçlayacak fırıldak gazetecilere benzemem. Buda yılın son eleştirisel mesajı olsun.

Hepinize aydınlık, mücadeleci ve yeni devrimci günlerin umuduyla yyılın son makalesini tamamlıyorum.

Diğer yazıları

Haydi bakalım: mübarek günde önümüze gelenlerle – Özkan Yıkıcı

Gün Cuma.. dine göre tabi ki Müslümanlığa anlayış bakımından...

Siyaset kapanından iki tutsaklık davranışı – Özkan Yıkıcı

Genelde hele de günümüzde egemen siyaset karşıtları için iki...

Bir çocuğun ölümünden sonrası – Özkan Yıkıcı

İnsan brskın geneli kişisel yaşadıkları olaylar dahi zamann olur...

Beklenen oldu: New York belediye başkanlığı seçimini Mamdani kazandı – Özkan Yıkıcı

Başka ülkede olsa, bu kadar yankı bulmazdı. En basitiyle,...

Görülümlerle sol yorumlama sol olguları – Özkan Yıkıcı

Son Filistin yaşananları gösterdi ki etiketi sol kulanmak demek,...
4,133BeğenenlerBeğen
941TakipçilerTakip Et
4,080TakipçilerTakip Et
723AboneAbone Ol

Son eklenenler

Haydi bakalım: mübarek günde önümüze gelenlerle – Özkan Yıkıcı

Gün Cuma.. dine göre tabi ki Müslümanlığa anlayış bakımından...

Siyaset kapanından iki tutsaklık davranışı – Özkan Yıkıcı

Genelde hele de günümüzde egemen siyaset karşıtları için iki...

Dünyanın ‘felaket hali’ ve sosyalizme duyulan ihtiyaç – Yücel Özdemir

Hem dün Katar’ın başkenti Doha’da sona eren üç günlük...

‘Demokratik Sosyalist’ Mamdani New York’u kazandı; şimdi ne olacak? – Aras Coşkuntuncel

Salı günü “Demokratik Sosyalist” etiketiyle seçimlere giren Zohran Mamdani,...

Ekim Devrimi 108 yaşında: Geçmişin harabesinden geleceğe yol yapmak – Kavel Alpaslan

Görünürde bir yıl dönümü, tarihte sabitlenmiş, katılaşmış bir olayı...

Çernobil’in izleri hâlâ Karadeniz’de – Özgür Gürbüz

Çernobil’in üzerinden 40 yıl geçti ancak Karadeniz’de Çernobil kaynaklı...

Bir çocuğun ölümünden sonrası – Özkan Yıkıcı

İnsan brskın geneli kişisel yaşadıkları olaylar dahi zamann olur...

Gıda kolisi mi, gıda hakkı mı? – Ecehan Balta

Mamdani, kimliğini aşan bir siyasetle, kentin kalbinde eşitlik, konut...

Canlı yayın