K. Kıbrıs seçim sürecinde. Probaganldalar bolca yapılıyor. İnsanlar ise kimi ilgilenmez havasında, birkısmı tarafcıl gözle konuşurken, bir kesim de fırsatı kulanıpp ne koparırsa koparır havasında. Ama adı seçim genelde toplum lideri ama etiketine bakarsanız Cumhurbaşkanı seçimidir. Ama hep kaçırtılan K. Kıbrısın kendi gerçeğidir. Sankilerin ördüğü
Önüne de sis perdesiyle beslenen durumlar, bize banbaşka gerçeklik resimlerini göstermektedir. Hat da oluşturulan konular da bir başka kendi koşullarının ürünleridir. Tam da bu arada da birden iki devletli kuramın eşit devlet versyon olayı hızla meclise getirildi. Önceden konuşmalarla bir anda olanları bıçak sert şekilde kesti. Çoğu olayı bile anlamadı. Ama gariplikler hep ordan rraya da savruldu. Oysa net olan gelişmeler, öyle kapı arkasında değil adaya gelen ziyaretçilerden geçirilen TC meclisine dek önemli tartışılmaz kanıtlar vardı. Dedik ya: koşullar ile sanal sanırımlar kesişmesi hiç olmaz. Biz sanırımla istenileni konuşma, düşünme şekline dek taşıma sonucu banbaşka kültürleşme yapısına çoktan geldik.
Bizim gibi ülkelerde önemli davranışlar kendine has kurallarla yerleşir. Bu gelenekselleşerek kültürleşir. Kendi olan koşullarını değil istenilenlerle konuşma kuralı önemlidir. Başka bir şekil ise olanı hiç konuşturtmayarak, psikolojik korkutmadan, belekten sildirtmeye varan esrumanlarla sağlanır. Bir de şu var: olanı hiç konuşturtmayakrak ok sayma ile devamında söylenecek en kocaman yalanın adeta kolayca yerleşmesine de zemin hazırlanır. Bunları neyazık sık sık seçim havasında buluyoruz. Bolca kendimizi abartan dil ile “çağdaş davranan, hoşgörülü demokrasi” diye övmekten de geri kalmıyoruz. Nbunu seçimler sonanırken de ayni övgülerle başarılı seçimler diye de atlandıracağız.
Yukarda aktardığım ve kültürşen ilkenin en basit örneklerini hep yakalıyorum. Örnek mi herkes biliyor ki son dönemde direk seçimle de alakalı TC yetkilileri adaya gelir. Burada açıkça destek beyan ederler. Gezerek probaganda yaparlar. Belirli kesim yine de müdahale der. Adını koymaya gelince, yine kendi şartlarımızın kuralı işlemeğe başlar. Birileri yok sayıp konuşmuyor. Kimisi de adını söyleme yerine “birkaç kişi deyip içerikten koparıp adeta algıyla küçümseme yoluyla önemi gözardı etirmekle kendini kurtarmaya çalışıyor.
Elbet Kıbrıs Sosyalist partinin konuşmasının sansürlenmesine pek dokunan olmadı. Oysa sansüre hepsi karşıymış!
Ayni şekilde direk müdahale olurken, açıkça destek denilirken bile en başta ana muhalefet adayı konuyu pek de ele almıyor. Çünkü biliyor ki hem de defalarca da pratikle yaşanan gerçek konumdan dolayı dokunmadan, yandaş görünerek adeta resmi idolojik kısır esrumanlarla ses çıkararak saraya ulaşma peşindedir.
İsterseniz yukardaki ilk kuralı da biraz deşelim. Tam da gündemle çakışıyor. Birden, parlementonun gündemine iki devletli politika geldi. Tabi ki buradakilerin eseridir desek, önce kendimizi kandırırız. TC yetkilileri sık sık federasyon öldü, eşit egemen iki devlet kuramına sarıldılar. Tabi ki anlamını sorsan alacağın tabusal hamasi hava dışında da bir şey yok.
Demek ki şu basit aldatmacağı düşmeyelim: konu Türkiyesiz gündeme getirilmedi. Hele de parlementoya sunup hem de alel acele geçirme de kendi iradesiyle olmadı. Bu kurama da epey karşı olan da vardı. Ama nedense öteki dönemlere göre yumuşak zeminde hafif salanmayal hızla yol alınıyor. Buda siyasal teslimiyetin nerelere geldiğinin acı örneğidir.
Daha önceleri de K. Kıbrısta hep hangi kendine göre aykırı gelirse gelsin, hemen “burada olmaz” diyorlardı. Bu görüşler bolca açıklanır. Ama iş konu gündeme gelince de teslim olup, üstünden bahane de bulunup, olayı k gündeme getirenden daha fazla dahi savunulur. KKTC ilanı, laiklik durumu gibi konularda bunları hep yaşadık. Ancak, son AKP versyonlarında muhalif sesler çok daraldı. Hat da rejimle özdeşleşen laiklik gibi kurallarda ses çıkmama derecesine gelindi. Daha kötüsü, uyguladıkları plan ile konuştukları retorikler oldukça farklıdır. Laiklik ve Atatürkcülük denilirken, gericlik ile cihatçı uygulamaların yapılması gibi. Bunu eğitim sürecinde veya tarikat gelişmelerinde hep yaşadık. Hat da karşı olduğunu belirten başbakanlığa çıkan kişiler dahi şu tarihi lafı yazdırtı<. “ha pinpon topu ha kuran kursları, farketmez” açıklaması tarihi K. Kıbrıs koşullarının önemli tekerlemesi oldu.
Şimdi gündemde iki devletli. Sorsanız içeriğini bilene bile raslayamazsınız. Hele de uluslarası hukuk ve haklılık lafları, yalanın kocamanını dahi aşııp devleştirme şekline gelişine ulaşırsınız. Öyle ki devamında da garantörlüğü de katıp devam edeceğini de sıkılmadan eklerler. Oysa ufak bir okuması olup metni okuyanların, Garantörlüğün türk toplumu için değil Kıbrıs cumhuriyetinin toprak bütünlüğü olduğunu hemen yakalar. Ama ne dedik: gerçekler belekten sildirtince, kocaman yalanlar da oderece karşılık bulur. Hele de bu yalanlardan pay alacak, haklı çıkacak fırsat da olursa.
Onun için son hamle resmen Türkiyesiz olmazdı. Bazıları yeri geldiğinde sanki Tatarmış gibi de konuşur. Çünkü Türkiyeden çıkar veya yokmuşçasına davranmak işibne geliyor. Bu gelişme ile son dönemindeki seçimler havasına bıçak gibi kesin ayrımla lehe çevirme peşinde olanlar da var. Türkiyeye rağmen ifadesi prim yapacak. Türkiyeye karşımısınız sorgusuna iyi mavzeme olacak. Ama neyin değişeceğini onlar dahi bilmiyor. Nasıl ki bir akşam yemeğinde tehtitlerle başlayan süreçte herkes ilana destek verdiyse, şimdi de hele de farkın net olmadığı ortamda ilerde başka hava atacağı kesindir. Ama Türkiye bu kartla daha rahat oynama şansına da geleceğine inanıyor.
Kısaca, Burası K. Kıbrıs. Sömürgesel koşullarda ilhaklaşma sürecini yaşıyor. Klasik Kıbrıs gerçeği devam eiyor. Adanın bağımsızlığı, orta vatan olma gibi hedef yok. Siyasal hedef ile yazılananlaşmalar bu nedenle oldukça farklı. Olmaz denilen her olgu da teslimiyetin derecesine göre kolayca olduğunu da yaşadık. Daha önceleri daha sert çıkışlarla kabullenmeyen nice sıçrama, bir gecede olup sonlandı.
Bu resmi doğru okuyunca, kavramak kolay. Gündem demeçler havasında takılı kalırsanız da kolayca kaybedersiniz. Bir de adadaki muhalefetin ivmesi de önemli. Örneğin KKTC ilanı öncesinden söz edelim: tam da Denktaş Kipriyano anlaşmaları övülüp çözüm bekleyen sola açılan kesime dek insanlar varken. O döenmin sol hareketi Halkder veya Türkiyedeki Devrimci gurup bu oyuna gelmedi. madalyonun öteki yüzünü açığa koyup ilan edilecek bağımsızlığın nedenli tehlikeli olduğunu seksen başındaki bildirilerle açıkladılar.
Şimdi güçlü sosyal muhalefet ile devrimci senpatizanlıkla gelişen örgütlerin yokluğunda son oynanan iki devletli sahnede fazla eleştiri de yok. Olanlar da oldukça sığ. Buda K. Kıbrıstaki oyunun neeye geldiğinin kanıtıdır.



