Son cümlemi ilk başa çekecem: gelişmelerde mutlaka önemli sistem olgusuyla değerlendirmek önemlidir. Siz eğer, emperyalist çağı, kapitalist sistemi veya daha daraltılan şekliyle sömürge sömürülen veya ezilen ezen sınıfından çıkarırsanız hep kandırılmaya hazır şekle sokulursunuz. Nitekim sadece Kıbrıs değil isterseniz Ortadoğu veya daha genele dünyaya bu ölçekleri yayın. Sistemsel koparma hep yanlışa kolayca düşmeği de yaratır. Üstelik medyanın tek eksenlii veya görsel movlarla algı oluşturma teknikleri artık açık açık prim yapıyor.
Örnek mi: son Gazze anlaşmasına bakın. Anlaşma imza şovundaki resme gözzlerinizi dikin. Trumpun davranışlarına şölesine dahi dikat edin. Hepsi bir şovla övgülü algı probagandasında dalgalanılır. Ancak, şu basit sorgu pek duyulmaz. Trumpun başarısı ile işaret etiği ülkelerin kendini “kahraman” ilan etmeleriyle olay probagandalaşır.
Halbuki resme bakıp bir de öteki gerçeği arayın. Çatışan tarafların imzası yok. Mısırdaki imza şovunda da onlar yok. Gazzede direk savaşanlar İsrail ile Filistinliler. Mısırdaki resimde veya atılan imzada onlar yok. Bu nasıl bir anlaşma sorusu da yok. Ama bol görsel şov oldu. Dahası Trump sanki dünya kıralı gibi işaretler yaptı, istediğine övgülerle ünvanlar verdi. Ama adı anlaşma. Kimse çatışanları yok diye sormaz. Dahası savaştan söz ediliyor. Üstelik soykırıma varan uygulamalar var. savaşın suçlusu, ona göre uluslarası kurallara dayalı yargılama da sonuçlarda yok. Ama bol bol övgüler aldı başını gidiyor.
Başka bir nokta da hemen peşinden geldi. Her ateşkes girişiminde dahi uyardığım tehlikeli davranıştan söz etmekteğim. Nitekim bol bol barış ve bölge geleceği vurgulanırken, Trump dilediği gibi şovunu yaparken, birden ayni ateşkesin hem de taraflarca imzalanan Lübnandan öteki yüz probaganda alanına geliyordu. İsrail Lübnanı vurdu. Öyle vurdu ki demeğin gitsin. Daha önceleri de ateşkese rağmen Lübnan yine de anlaşmanın bir tarafı olan İsrail tarafından vuruluyordu.
Hedef Hizbulah. Dikat, ayni senaryo Gazzede de var. ateşkes ve probagandasında “barış” denilen konu epey görsel şovla sürdürülürken, İsrail Gazzede Filistinlileri katletmeğe devam ediyordu. Ne anlaşmayı imzalayanlar hede öteki çevreler İsrail ihlal ediyor eleştirisini dahi yapmadı.
Ama ateşkes tuhaflıklar Gazzede olurken, önceleri anlatığım hikaye devam diyordu. Lübnan bonbalandı. Çünkü denilen lafla Hizbulah. Aynen Gazzede şimdiden uymayan ve devamı gelecek denilen Hamas bahanesi gibi. Tabi biraz Ortadoğu projesini bilen, israilin kurdurulurken ki görevi akılda kalanlar, bu tür gelişmeler sürpriz gelmez. Ama olanlar da oldu. Dahası Gazzede ateşkes denilirken herkesi İsrail esirlerinin serbes brakılmasına odaklandırılırken, öteki olanlar hep kaçırıldı. Örneğin serbes brakılan Filistinlilerin hat da ölülerinin üstündeki işkence uygulamaları insan hakları adıyla konuşulmadı. Yine ateşkese göre Gazzeğe Refah üzerinden yardımlar girecekti. Kısa bir girişten sonra İsrail bunu yine engeledi. Devletler israilin tanımazlıklarını sorgulamadı. Suçlama falan da yapılmadı.
Gazzede anlaşmaya uyulmaz, ısrarla şidet probagandalaşırken, Amerika açıkça öldürme makinesinin işleğeceği belirtilirken, suçlama veya anlaşma var pek denmiyor. Çünkü olay genel Ortadoğu politikasının bir parçasıdır. Bu plan emperyalist plandır. Emperyalistsiz düşünmek de ahmak yerine konulmakla ayni haldir. Ama anlaşma var. bir taraf tamamen yok sayıldı. Filistin sorunu veya orda yapılan soykırıma deyinen yok. Üstüne başarı pompalayıp adeta görsel şovla gerçeklrin kaçışına bizi tanık yerine koydular.
Ama durmak yok. Sıra Hizbulahta olduğu kesin. Müdahaleler çoktan yapıldı. Amerikan dFransa baskısıyla, Arap ülkelerinin sos katgısıyla yeni yönetim de rolunu alıyordu. Hedef Hizbulah. Orda durulmayacağı da kesin. Giderek yeniden iran, Yemeni vurma veya ıraktaki Haşdi kesimi çenberin içindedir. Bir Ortadoğu dizayini yapılıyor. Baş rolde de İsrail sahada, Amerikadan ingiltereğe varan önemli devletler de desteklerle yola devam edilecek. Tabibölge ülkeleri de rol alacak. Tıpkı Mısır zirvesindeki gibi: Türkiyeden Pakistana, Endonezyadan Katara islam ülkeleri de hazırolda meşruluk peşinde. Onlar da pay istemektedir. Ama Lübnanın hem de ateşkes nlaşmasına rağmen bombalanmasının anlamı bile düşünülmemekltedir.
Belli ki iisrail durmayacak. Giderek tırmanan tepkileri dizginleme ile banbaşka algıyla yola etmedeki Gazze ateşkes anlaşması tıpkı ötekiler gibi ayni yolda ilerliyor. Daha önceleri de Gazzede ateşkesler yapıldı. Bunları direk ihlal eden de yine İsrail idi. Şimdi de ayni yolda ilerleniyor. Ayrıca Gazze ateşkesi görsel gösterişi sürerken de fırsatla önceki taktikle başka ülkeler hedefe kondu. Lübnan şimdiden sırıtıyor. Hizbulaha rahat yok.
Ortadoğu çalkalanıyor. Algılar ve olgular birbirine karıştı. Emperyalizim kendi gerçeğini gizleterek, adeta normalmışa oynuyor. Soykırımı dahi yaptırtıp sonra daha baştan uygulanmayan ateşkes ile barış havariliği oynuna dönüştürdü. Bunlar hep birer sistemsel genel hatırlatmadır.
****
Benzeri Kıbrısla alakalı da geçerli. Hala iki lider derken, üstelik seçimle kazanacak kişinin bağımsız davranacağı imajı oynanırken, görünüş ile gerçeklerin makası açılmaya devam ediyor. Kıbrıs sorununda ta baştan ingilterenin klasik sömürgecilikten yeni sömürgecilğe geçiş stratejisi ok sayılırsa, olaylar hiç anlaşılmaz. Daha baştan tezler adanın ortak bağımsız olmaması ve ikiye fiylen ayrılmasıydı. Roler de oynandı. Hem de anlı şekilde. Türkiye Kıbrıs sürecine çekilmesi için Altı Yedi Eylül olayları malumumuzdur. Oluşan yapıda özel harp dayresi ile onun tekniklerinin kulanılması da tesadüf değildir. İngiliz ve sonradan buna Amerikan planları denilirken, talepler net idi. Üstelik Türkiye ve Yunanistanı da işin içine soktular.
Bu basit genel bilgiğe ulaşamadan yapılacak her değerlendirme eksik olacağı da kesindir. Ama hala bunlar konuşturulmadan sanki iki lider çözecek masalı da uyutmada birebirdir.
Kısaca, son gelişmelerle ortak bir çıkarsama yaptım. Sadece yaşayan olayları dahi yanyana koymak, bize görsel şovdan genel gerçeğe doğru birçok olgu anlatır. Yeter ki anlamak isteyelim. Aynen Kıbrıs hikayesinde de bu geçerlidir. Belli ki ortadoğuda saldırganlıklar hem de İsrail merkezli sürecek. Probagandada ise “ama Hamas Hizbulah, Husiler” denilecek. Sonra Gazzeden Batı Şeryaya, Lübnandan Yemene ölüm saçılmaya devam denilecek. Ama kelimesi de birilerine kandırma kılıfı olarak kolay gelecektir.



