16 Kasım 2025, Pazar
21.8 C
Lefkoşa
yaklaşımlarÖzkan YıkıcıBuhranların kaynattığı Fransa - Özkan Yıkıcı

Buhranların kaynattığı Fransa – Özkan Yıkıcı

Sıralacağım gelişmeler, öyle uzun zaman diliminde gerçekleşmiyor. Yine, belirteceğim koşullar, sömürge ülkede değil en gelişmiş katagorisindeki yerde yaşanıyor. Elbet gelişen kapitalist ülkede olması da etkileri salt kendinde değil bağınlı olduğu ağın her tarafında görülmektedir. Salt devlet toplum değil hükümet ekseninde dahi krizler peşpeşe geliyor. Değişik siyasal kurumlar da rollerini kendi eksenleriyle alıyorlaar. Tepki ile sosyal muhalefet denkleminde de son dönemde başka yapıları da sokakta dahi oluşturma durumuna gelindi. Hem sınıfsal, hem sosyal muhalefet ve hem de devlet içi kurumlarda krizlerle boğuşan bir kapitalist ülke. Adı Fransa. Fransa deyince de hemen foncuların ağzı dolu dolu konuştukları AB gelmeden de olmaz. Fransa Ab içinde önemli lokomotiflerden biridir. Aksayınca da genel yapıda da sancıları oluşmadan olamaz.

Tekrar edelim; krizler öyle uzun zamana dayalı değil. Tek tip muhalif dalga da değildir. Hem devlet halk hem de devlet içi krizler birbirini beslemektedir. Örneğin, Fransa sokakları ısınıyor. Hükümete karşı olmaktan, Filistine desteğe varan çeşitli eylemler sertleşerek sürüyor. Bu tepkilerin ışığında, Her şeği engeleyeceğiz hareketi de oluştu. Oldukça yankı da getirdi. İsrailin soykırımına karşın da sık sık gösteriler yapılıyor. Devletin yeni ekonomik tetbirlere de ezilenlerin sesi yükselmektedir.

Ama madalyon tek yönlü değildir. Tüm bunlar olurken, devlet içi krizler direk hükümeti de sarstı. Parlamentonun güven oyu vermemesi veya oluşan tepkilerin sertleği kısa zamanda üç hükümeti gönderdi. Enson kurulan hükümet ayı dahi doldurmadan istifa ediyor. Ama bir Makron gerçeği de var. geleneksel Fransın tutumunu dahi ret edip kendi bildiğini çalıp okudu. Örneğin, son parlemento seçimlerinde en güçlü kesim  Halk cepesi oldu. Bu cepenin de en büyük partisi “Boyun eymeyenler partisi” idi. Fransız geleneklerine göre en büyük partiye başbakanlık verilir. Fakat Makron bunu yapmaı. Alay edercesine kendine yakın ama üçüncü sıradaki bloka başbakanlık verdi. Birisi güven oyu, ötekisi dayanamayarak ve en sonuncusu da ayı bitirmeden, oluşan halk dalgası karşısında istifasını verdi.

Makron hep bir korkuyu probagandalaştırarak cumhurbaşkanı oldu. “ben kazanmazsam, Ulusal cepe kazanacak” retoriği tutuyordu. Sol partiler dahi onu destekledi. Ama iş pratikteki uygulamaya gelince birinci sıradaki boyun eymeyenler partisine başbakanlığı vermedi. Karışık parlemento rakamlarına güvnip işi ağlatacağına inandı. Ama bir iki olurken yine de tekrarlaması da olayın öyle olmadığını da anlamamıza neden oldu. Çünkü sokak ret ediyordu. Makron uygulatmak istediği baştta ekonomik prokram kemer sıkmaya dayalı olduğu için birçok hareketi adeta ayağa kaldırtıp sokağa çekti. Yeni yeni hareketler oluştu. Orta sınıfa yakın, kırsal alandaki kesimler ve net protestolu sistemsel eylimler hepsi kendi örgütsel hareketlerini eylemlerle sokakta kuruluş ilanıyla yaptılar.

Makron yine de direndi. Ayni prokramla ve kendine yakın particiklerle devam dedi. Hükümet sağlıksız oldu. İki ayda beş hükümet “bay bay” dedi. Ama direniyor. Buna bir de Filistin sorunu eklenince, tepkiler de çeşitlendi. Sonradan göstermelik de olsa filistin devletini tanıyacağını söylese de uyguladığı politik gerçeklik sonucu halk protestolarla sokağa çıkmaya devam ediyor.

Böyle bir Fransa yaşıyoruz. Olaylar önemli. Solun nedenli seçenek olacağı güce de bağlıdır. Çünkü Fransada adına merkez siyaset denilen güçler çöktü. Sol eksenli ve çoğu muhalefet yapılı örgütler ve faşist yapılı Ulusal cepe iki kanat olarak güçleniyor. Makron iki defa seçimi alırken “aman Ulusal cepe kazanmasın” korkusu sonucunda soldan aldığı destekle saraya girdi. Ama sarayda da uyum olması gereken kurala uymayıp kendini saraya taşıyan önemli güçlerden Boyun eymeyenler partisini başbakanlığa taşımadı. Üstelik yine kemer sıkmanın nedenli tehlikeli olduğunu defalarca sokakta yaşayıp atadığı başbakanların kelesini almalarına rağmen, yine de ısrarlı olmaya devam etti.

Yukardaki gelişmeler, gelişmiş bir kapitalist ülkede oluyor. Öyle ki URO düşüşüne dek genel ekonomik etkisi oldu. AB politikalarında zaten sancılar varken, daha bir belirsizliği tetikledi. Süper güç olması ise ona bağımlı yeni sömürge ülkelerde de epey sarsıntıya adaydır. Buna ek olarak Trumpun dayatmasıyla da militarisleşme için bütçeği artırma payı da işin tuzu biberi oldu.

Yükrda özetlenenler şu mesajı da veriyor. Makronla birlikte zaten çöken merkezi siyaset adeta öteki ülkelerin aksine, seçenekler de vardır. Güçlü sokak desteği de potansiyel kulanıma hazır. Faşist Ulusal cepe saraya gitme olasılığında. Sol eğer birleşmeğe devam edip siyasal örgütlerle sınıf bağrında birleşirse, değiştiriecek çok koşul hazıra doğru geliyor. Bunlar gelecek Fransanın öngjörülerdeki ihtimaler. Bir de iş Fransa denilince de salt ülke değil AB yapısında veya birçok etkisindeki sömürge devletinde de sarsıntıları olacağı kesin.

Kısaca, Fransa kaynıyor. Bu kaynayış birçok ülkeden farkı, örgütlü siyasal yapıların olması, sokakların da memnun olmama birleşmesi vardır. Hem devlet içi hem de toplum ile yönetim arasında önemli sorunlar var. Makron da miyadını yasal olarak da dolduruyor. Birçok konuya gebe. İzleyip de gereken uyarıları, hareket halinde dersleri almak da başkalarına kaldı.

Diğer yazıları

Onbeş Kasım yakın tarih kısa dolaşımı – Özkan Yıkıcı

Onbeş kasımın artık son saatine geldim. Aklımda hep bir...

Yeniden bir Onbeş Kasıma ulaşırken – Özkan Yıkıcı

Genelde şu gerçek hep ister yanlış ister doru yapılsa...

Bir uygulanasını daha yaşayan Irak seçimleri – Özkan Yıkıcı

Irakta parlemento seçimleri gerçekleşti. Öteki önemli seçimlerden farkı, daha...

Gündemeleştirme ve sorunlarla ekonomik basit bir görünüm – Özkan Yıkıcı

Merak etmeyin: öyle ağır veya geniş bilgili bir makale...

Gidişat ve beklenti kıskacında Türkiye – Özkan Yıkıcı

Yeniden K. Kıbrıstan siyasal uçaklar kalkıyor. Önce hükümet yetkilileri...
4,158BeğenenlerBeğen
946TakipçilerTakip Et
4,081TakipçilerTakip Et
732AboneAbone Ol

Son eklenenler

Dünün Güneşiynan Gurudurug Çamaşırlarmızı! – Halil Karapaşaoğlu

Yamır damlacıglarnın içine sıkışır garannıg… Garamuza olur gög… İşgillenir yüreyim…Diynemeyi övrenemedim...

Istrancaların kalbine nükleer santral – Özgür Gürbüz

Kırklareli’nde yapılmak istenen nükleer santralın sır gibi saklanan yeri...

İklim ve çocuk hakları – Serdar M. Değirmencioğlu

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Konferansı, resmi kısaltmasıyla COP30, Brezilya’nın Belém...

Donald’a karşı Zohran: Somut söylem ve taban örgütlenmesinin gücü – Yonca Özdemir

Zohran Mamdani’nin New York belediye başkanlığına uzanan hikâyesi, Amerikan siyasetinde uzun...

Barcelona acı vatan – Kıvanç Eliaçık

Barcelona Stadyumu’nun önünde toplanan kalabalık “İşte bir sabah… Uyandığımda”...

Onbeş Kasım yakın tarih kısa dolaşımı – Özkan Yıkıcı

Onbeş kasımın artık son saatine geldim. Aklımda hep bir...

Yeniden bir Onbeş Kasıma ulaşırken – Özkan Yıkıcı

Genelde şu gerçek hep ister yanlış ister doru yapılsa...

Canlı yayın