tüm yazılar:

Yine yeniden soğuk savaş hamleleri – Ceren Ergenç

Orjinal yazının kaynağıevrensel.net

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 7-10 Mayıs tarihleri arasında, Rusya’nın İkinci Dünya Savaşı’nın SSCB sayesinde bitimini kutladığı Zafer Günü törenlerine katılacağını açıkladı. Dört gün sürecek olan törenlere, Çin ordusu da tören kıtasını gönderiyor. Bu diplomatik hareketi nasıl yorumlamalıyız? Çin ve Rusya arasındaki aralarından su sızmaz ittifakın teyidi mi, yoksa başka ittifakların oluşumuna bir gözdağı mı?

Daha önce bu köşede ikinci bir ‘soğuk savaşa mı gidiyoruz diye sormuştuk. ABD ve Çin arasında hızlanan küresel pazarları paylaşım mücadelesi, ilk Soğuk Savaş’tan farklı olarak ideolojik kutuplaşmadan ziyade ekonomik, teknolojik çıkar çatışmalarına dayanıyor ve çatışmalar esas olarak tedarik zincirleri ve dijital altyapı gibi cephelerde yaşanıyor. Askeri çatışma bu yeni Soğuk Savaş’ın ana gündemi değil, ama Trump’ın 24-25 Haziran’daki zirvede NATO’dan çekilme tehdidi askeri savunmasını çoktandır ABD’ye devretmiş olan Avrupa’da Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin arkasından ikinci bir şok etkisi yarattı.

Trump’ın askeri alandan çekilmesinin bir diğer işareti de, olası bir Çin işgali karşısında Tayvan’ı askeri olarak korumak için ABD’nin imzalamış olduğu, uluslararası hukuk tarafından tanınan anlaşmalara uymayacağını ifade etmesi. Bu durumda çok konuşulan bir senaryo, hem Avrupa’da hem Asya Pasifik’te aynı anda sıcak çatışma yaşanıp ikinci soğuk savaşın iktisadi alandan askeri alana yayılması. Bu senaryoda Çin, uluslararası örgütler ve Avrupa’dan tepki görse de pazarlarına yayılmayı amaçladığı ülkeler nezdinde iktisadi bir güç olmanın yanı sıra askeri bir güç olarak da kendini kanıtlar, ve tam bir süper güç haline gelir. Bu sonuç, ABD’nin Çin’e karşı başlattığı yeni soğuk savaşın amacına uygun olmaz. Dolayısıyla, Trump, Çin’i siyasi alanda da yalnızlaştıracak hamlelerde bulunuyor.

Örneğin, Trump, kendisini ilgilendirmediğini söylediği Rusya-Ukrayna savaşına bir yandan da müdahale ediyor; hem Putin’le hem Zelenskiy’yle konuşarak tarafları bir ateşkese zorlamaya çalışıyor. Trump’ın Ukrayna’yla yürüttüğü ikili görüşmelerin ana odağı enerji güvenliğiydi ve 30 Nisan’da askeri güvenlik karşılığı ABD’nin Ukrayna’nın nadir elementlerine ayrıcalıklı erişim hakkı elde ettiği bir anlaşma imzalandı.

Trump’ın Putin’le kurmaya çalıştığı ilişkiyi ise yine bir Soğuk Savaş taktiğine benzetenler oldu. “Tersine Nixon hamlesi” denen bu yöntemle Trump’ın, Rusya’yı, örneğin G7’ye tekrar katarak, yani sistemin içine çekerek Çin’i yalnızlaştırmaya çalıştığı söyleniyor. İlk Soğuk Savaş’ta Nixon, Çin’i diplomatik olarak tanıyıp ekonomik ilişkileri başlatarak sistemin içine çekmiş, böylece SSCB’yi yalnızlaştırmış, Soğuk Savaş’ın güç dengelerini bozmuştu.

Rusya, Trump’ın bu hamlelerine olumlu yanıt veriyor, çünkü Ukrayna’yla savaşın nihai bir sonuca ulaşmaması, Rusya’ya gün geçtikçe güç kaybettiriyor. Öte yandan Çin’le de arasını bozmak istemeyen Rusya, G7 önerisini reddetti, BRICS’e olan bağlılığını yineledi. Benzer şekilde, Rusya, Çin ve ABD arasında denge gözetmek amacıyla Zafer Günü kutlamalarına ikisini birden çağırdı. Trump henüz yanıt vermedi ama Trump’ın ABD’ye davetine olumlu yanıt vermemiş olan Xi, Putin’in davetine icabet edeceğini açıkladı. Xi’nin Putin’in davetini kabul etmiş olması, Çin ve Rusya’nın yukarıda bahsettiğimiz ilk senaryodaki gibi bir askeri ittifak içinde Baltık ülkelerine ve Tayvan’a eş zamanlı bir askeri saldırıda bulunacağına işaret etmiyor. ABD’yle süregiden ticaret savaşları sırasında Rusya’yla akıbeti belirsiz bir askeri ittifaka girmek Çin’in emin adımlarla ilerleme stratejisiyle örtüşmüyor. Bu hareketi daha çok “Nixon hamlesini tersine çevirmek” ve ABD’nin Rusya’yla yakınlaşmasını önleme niyeti olarak okuyabiliriz.

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img