Genelde şu basit gerçek yok sayılır: ülkeler oluşurken, bazı temel sorunlarla da kurumsalaşır. Sorunlar çözülmedikçe katmerleşir. Sanki uokmuşcasına süreçlerine girse de gün gelir yeniden deprem haline dışa vurur. Keşmir sorunu da bunlardan biridir. İngiltere sömürgeciliğinden kurtulan Hint yarım adası iki bağımsız ülkeyle siyasal sürece girer. Fakat daha Hindistan Pakistan devleti oluşurken de ortalarında sömürgecilikten saplanan hançerle oldukça sancılı başladılar. Bu saplanan hançer Keşmir sorunu idi. Üstelik Keşmir direk yasal konuma da getirilmeden, daha ilk bağımsızlık rüzgarında adeta büyüyecek tümer gibi brakıldı.
Bu gerçekler sonucu, daha Hindistan Pakistan bağımsızlaşırken, Keşmir kriziyla savaş süreçleriyle de devam etmek zorunda kaldılar. Keşmir sorunu çözülmedi. Üstelik giderek bazı Kesimler iki ülkeğe bağlı değil de bağımsız Keşmiri dahi savunur hale geldi.
Krize önemli neşter ise ikibinsekiz emperyalist kriz sonrası gelişen yeni koşullar oldu. Nitekim Hindistanda başbakan olan faşist Modi Keşmirin özerkliğini dahi kaldırtarak direk merkeze bağladı. Bjuda yeni sihasal ayar olarak soruna katıldı.
Özetlenen koşullar basitçe şunu anlatır: sorunlar çözülmedikçe bitmez. Üstelik dondurulan hali de aldatıcı olur. Biranda olay beklenmeyen bir provakasyonla yeniden gündeme oturur. Keşmir de öyle oldu.
Yirmiiki nisan günü Keşmirde turistlere ateş açılır. Epey ölen olur. Hindistan yönetimi Pakistanda üstlenen kesimleri suçlar. Hemen tavır kor. Öyle bir tavır ki Pakistana verilen ve daha bağımsızlık döneminde yapılan anlaşmada da varolan su kaynaklarımı dahi keser. Birden kriz yükselir. Karşılıklı tavırlar gelişir. Direk sıcak temasların olacağı ve kimine göre kontrolü çatışma beklentisi normaleşir. Öyle de oldu. Hindisttanın Pakistana füze yağdırmasıyla çatışma alanına sıcak versyon eklenir.
Burada şu önemli siyasal gerçeklik de vardır. Hindistan başbakanı resmen faşist Modi olmaktadır. Pakistan da ise halkın sevdiği Ümran han hapiste. Pakistan Çinin kuşak uol perojesinin önemli halkası. Hindistan ise batının alternatif yolunun başlangıcında. Bunlar bir anda konunun uluslarası boyutunu da işaret etmektedir.
Keşmir sorunu unutuldu. Üstelik Modi resmen özerklikten ilhaka geçip var olan koşulları da kaldırdı. Pakistan Keşmirin özerkliğinin kaldırılmasına fazla direnmedi. Bu arada eksik brakmayalım: tüm Keşmir Hindistanın elinde değil. Pakistanın da elinde belirli bir toprak parçası vardır. Hindistan füze yağdırırken, ağırlıkla Pakistanın Keşmir yöresini hedef seçti. Ardından Pakistan da yanırt verdi. Açıklamalar net. Fakat, krizi daha üst düzeye getirmeme umutları etrafa saçıldı. Arabulucular ise önemlidir. Çinin rolü hep merak edilir. Ama net olan şu: daha bağımsızlığı kazanırken, saplanan Keşmir hançeri hala savaşa adım atılacak potansiyel konumda. Keşmir sorunu daha net gerçeği de bize hatırladır.
Klasik sömüergecilikten yeni sömürgeciliğe geçerken, özelikle birleşik Britanya kıralığı çekildiği hher yerde acı krizler oluşturdu. Orya müdahale etme fırsatıyla kulanıyor. Keşmir de Hint yarım adasının miraısıdır. Tıpkı Ortadoğuda Filistin veya bizim Kıbrıs sorunu gibi. Bunları da hatırlayarak Keşmir boyutuna bakmak zorundayız.