tüm yazılar:

Gerçeklerden fanteziye doğru – Özkan Yıkıcı

Pek yazmak niyetinde değildim. Ama hep ayni sapma öylesine gelişiyor ki, artık kendi kendini dahi imkarı çoktan aştı. Buna ırkçılık, cihalet ve zehirlenen rejim çıkarıyla da türlüleştirildi.

En son olarak, bazı Orta Asya devletlerinin Kıbrıs cumhuriyetine elçilik aşma girişimiyle yeniden başka fantazileşen politik günce oluşturdu. Hep ayni hikaye. Yalnız Türkiye de eklenince, kendi kurguladıkları gerçekleri dahi bir kalemde nasıl ret edip fırsata çevirdiklerin de yeniden tanık oluyoruz. Neden sorusuyla vaşlayıp, KKTC garnatürle diplomasi veya ppolitika yapılıyor.

Şu olguyla konuya girelim: yaşanan gerçekler vardır. Siz baştan bu gerçekleri ret ediyorsanız, durum burdan başlar. Yerine sizin kurguladığınız, rejmi görüş haline soktuğunuz sanal gerçeklerinizi koyarsınız. Her gerçekle yüzleşince de sizin sanal gerçekleriniz hep yerlebir olur. Ama artık resmi idolojikleşip kültürleştiği için de yolunuza devam edersiniz.

Özellikle K. Kıbrıs coğrafyyası hep bu yöntemle yol bulmaya başladı. Öyle ki bu Türkiye devlet görüşüyle de kökleştirildi. Neden asorusu konulurken de mevcut koşullardan çok öteki kendi konulan duruşun konuşulması sağlanıyor. Öyle tabulaşan fantezi oluştu ki sonuçta bu sankileşen gerçekle politik duruş sergilenmeye geçildi.

Çok basit örbeği hemen verelim: hep Kıbrıs cumhuriyeti yok söyletilir. Ama sonra dönüp tüm olanaklarından yararlanmaya da girişilir. Hakımızdır denilirken, cumhuriyetin verdiği haktırla savunulurken,  sonrasında Kıbrıs cumhuriyeti sözde veya yoktur demenin de saçmalama iklemlerine hep tanık oluyoruz. Hata öyle fantastik duruma gelinir ki örneğin bursu veya pasaportu alırken dahi “rum pasaportu” demek gibi banbaşka öteki evrilmeye geçilir.

Tabi ki bu süsleme Türkiye ekseniyle beslenir. Nerede ise özeliklr devlet eksrnliler hp ayni gözlükle bakarlar. Fakat gerçeklerle değil resmi duruşla olduğu içibn hemen sapıtırlar. Yerine göre Türkiye toprağı ve fetedilen bölge, sonra bağımsıxz devlet olarak virlikte sunarlar. Öyle ki bazen başka sonra banbaşka imgelerle probaganda yaparlar. Hat da fantazicilik öylesine resmileşti ki en net yalan dahi savunulmaktadır. Türkiyenin KKTC kurtarıcısı olduğu dahi bilimselik adına savunulur.

Son tanıma şekli de öyle. Türki cumhuriyetlrrin neden KKTC değil de Kıbrıs cumhuriyetini tanıdığı sorgulanır. Tabi statü olayları hiç gözetilmeden. Amaç kendi iç karşıtlarını suçlama da oluyor. Burada net olan hem yanlış bakış hem de neyi savunduğuna kendisi dahi hakim olmamanın sonucudur. Ama damıtılan cihalet ve ırkçılık, resmi idolojik gözlükle çok güzel sunulmaktadır. Bunun üzerinden senelerdir konuşulmaktadır. Birçok ilişkide Kıbrıs cumhuriyeti kabul olsa da yine de sözde veya yoktur lafları dilerde dolaşır. Öyle ki hem Kıbrıs kimliği veya yurttaşlığı istenip “hakımızdır” denilirken, sonra dönüp resmen ret ederek başka eksene hemen kayılma ikilemleri bolca vardır.

Ne yazık ki gerçeklerden koptukça, kendi yanlışları, yalanlarıyla fantezi gerçeklikler oluşturdukça, hep kandırılma potansiyeli de vardır. Kıbrıs zaten ta baştan parçalatılarak ve dış müdahaleye açık koşullarla kurumsallaştırıldı. Garantörlük kuralı kondu. Olan çizilen sömürgesel sürecin günümüze gelişin ta kendisini yaşamamızdır. Buna karşın adanın geçmişini bilmeyip de yığılan yeni nifusla da resmen dilenen sapmanın da kolayca sağlanmasıdır.

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img