16 Ekim 2025, Perşembe
19.8 C
Lefkoşa
iktibasSerdar M. Değirmencioğluİklim için NATO’ya hayır! - Serdar M. Değirmencioğlu

İklim için NATO’ya hayır! – Serdar M. Değirmencioğlu

Orjinal yazının kaynağıevrensel.net

NATO’nun 75. kuruluş yıldönümü kutlandı. Dünyanın en büyük askeri gücünün kuruluş yıldönümünde yapılan konuşmalarda sürekli olarak “güvenlik” vurgulandı. NATO merkezinden yapılan açıklamalarda, özellikle “kolektif” savunma üzerinde duruldu.

Bu açıklamalarda vurgulanmayan gerçekleri gözler önüne sermek her zaman olduğu gibi barışseverlere, yani bizlere düşüyor. “Kolektif” ile başlayalım. NATO, 4 Nisan 1949’da, 12 kurucu üye tarafından (Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz, Birleşik Krallık ve ABD) kuruldu. Ama NATO ne kuruluşunda, ne de sonrasında kolektif bir karar mekanizması taşımadı. NATO, ABD tarafından kuruldu ve hep ABD tarafından yönetildi. Kurucu üye sayısı da, güncel üye sayısı da her zaman bir aldatmacaydı.

NATO, “kolektif” olmadığı gibi, hiçbir zaman “güvenlik” de sağlamadı. NATO kuruluşundan bu yana her zaman kapitalist dünya düzeninin vurucu gücü olarak işlev gördü ve bu düzenin sömürdüğü kitlelerin çıkarlarının tam tersine hizmet etti. Türkiye Cumhuriyetinin NATO ile ilişkisi de tam olarak bunu gösteriyor.

NATO’nun kuruluşu ardından gerçekleştirilen en büyük hamle, 18 Şubat 1952’de Türkiye ve Yunanistan’ın üye yapılmasıydı. NATO web sitesinde bu atılım şöyle aktarılıyor:

Komünizmin Avrupa’da ve dünyanın diğer bölgelerinde yayılmasından korkulduğu bir dönemde … güvenliği güneydoğu Avrupa’ya yaymak stratejik açıdan önemliydi. NATO üyeliği sadece iç savaştan çıkmakta olan Yunanistan’daki komünist etkiyi azaltmakla kalmadı, aynı zamanda Türkiye’yi kilit stratejik deniz yollarına erişim konusunda Sovyet baskısından kurtardı.

Söz konusu “güvenliğin” Türkiye ve Yunanistan’da yaşayan halkların güvenliğiyle hiçbir ilişkisi olmadığını, NATO’nun bir ölüm makinası olduğunu biliyoruz.

Geçen hafta yayımlanan bir raporda bu ölüm makinasının daha az bilinen bir diğer yönü gözler önüne serildi. Raporda, NATO’nun iklimi yok etmekte olduğunu gösteren bulgular yer alıyor:

NATO’nun 2023 yılındaki 1,34 trilyon dolarlık toplam askeri harcaması, tahmini olarak 233 milyon metrik ton karbondioksit (CO2) eşdeğeri salınım (emisyon) üretmektedir. Bu miktar, Kolombiya’nın bir yıllık sera gazı salınımından daha fazladır.

NATO’nun 2023 yılındaki 126 milyar dolarlık askeri harcama artışı, tahmini olarak 31 milyon metrik ton karbondioksit eşdeğeri salınıma yol açacaktır. Bu, ABD’de yaklaşık 6,7 milyon arabanın bir yıllık karbondioksit salınımına denk düşer.

İklim değişikliği konusunda en yetkin kuruluşlar, küresel sıcaklık artışlarını 1,5 santigrat derecenin altında tutabilmek için 2030 yılına kadar salınımlarda yüzde 43 düzeyinde bir düşüş gerektiğini söylemekteler. Bu da orduların yıllık salınımlarının en az yüzde 5 azaltılmasını gerektirmektedir. NATO üyesi güçler, 2023 yılında bunun tam tersini yaparak yaklaşık yüzde 15 düzeyinde bir artış sağlamıştır. Önümüzdeki on yıl içinde bu artışın süreceği anlaşılmaktadır.

NATO’nun 2023 yılındaki askeri harcama artışı, gelişmekte olan ülkelerin bu yıl BM iklim müzakerelerinde talep ettiği asgari iklim finansmanını rahatlıkla karşılayabilir. NATO’nun 2023 yılındaki toplam askeri harcamaları, söz konusu iklim finansmanını 13 kere karşılayacak denli büyüktür.

ABD yıllardır NATO üyelerinin askeri harcamalarını artırması için büyük baskı yapmaktadır. Artış için belirlenen asgari oranı (GSYH’nin yüzde ikisi) tüm üye ülkelerin sağlaması durumunda, NATO’nun “toplam askeri karbon ayak izi” tahminen 2 milyar metrik ton karbondioksit eşdeğeri salınıma ulaşacaktır. Bu da, Rusya’nın ürettiği bir yıllık toplam sera gazı salınımından daha fazladır. NATO üyesi ülkelerin harcamalarındaki artış, tahmini olarak 2,57 trilyon dolar olacaktır. Bu tutar, düşük ve orta gelirli ülkelerin yedi yıl boyunca iklim uyum maliyetlerini karşılamaya yetebilir.

Akılda tutulması zor bu sayılar, NATO’nun tüm insanlık için “güvenlik” değil büyük bir tehlike olduğunu gösteriyor. NATO tüm dünyanın, yani bu gezegendeki tüm canlıların sonunu getirebilecek kadar büyük bir güç ve büyümeyi sürdürüyor. Oysa NATO yok oluş demek.

NATO öncelikle nükleer savaş, yani çabuk yok oluş tehlikesini barındırıyor ve büyütüyor. Öte yandan, NATO iklim değişikliğini körüklüyor. İklimlerin yok edilmesi, nükleer savaşa göre çok daha yavaş yok oluş demek. Ama sonuç aynı. Yok oluş!

NATO’ya karşı çıkmak için neden çok. Çocuklar, çiçekler, böcekler, balıklar, türküler, kültürler, mevsimler… Dünyanın her yerinde barışı savunmak için bir gezegen dolusu neden var.

Diğer yazıları

Militarizm mi, yaşam mı? – Serdar M. Değirmencioğlu

Militarizmin en belirgin ve bir o kadar da korkunç...

NATO mu, iklim mi? – Serdar M. Değirmencioğlu

NATO, tıpkı büyük şirketler gibi büyümeye doymuyor. NATO bir...

Yıkım ve ölüm bakanlığı – Serdar M. Değirmencioğlu

Büyük medya kuruluşlarının en önemli görevlerinden biri, dünyanın karşı...

6-7 Eylül ve inkarcılık – Serdar M. Değirmencioğlu

Ulus devletlerin tarihi parlak kalemlerle, parlak sayfalara yazılmıştır. Ulus...

Sessiz bir toplumda sessiz kalamam – Serdar M. Değirmencioğlu

Adım Ayana Gerstmann, 18 yaşımdayım. Yasalara göre askere alınmam...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,094TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

Herkesin beklentisi farklı – Şener Elcil

Küresel güçlerin, dünyayı yeni baştan şekillendirdiği günlerden geçiyoruz. Donald Trump’ın tanımlaması...

Hindistan’ın Ekim Devrimi: Punnapra-Vayalar Ayaklanması – Kavel Alpaslan

Tarihe dair bazı efsaneler, sanki gerçekmiş gibi öyle sık...

Belçika mitinginden Kıbrıs gerçeklerine doğru gelirken – Özkan Yıkıcı

Öncelikle bir konuya deyinecem: dünkü yazımda konu Madagasgardı. Yazının...

Gazze Zirvesi ve Trump’ın yeni Ortadoğu’su – Yusuf Karadaş

ABD Başkanı Trump, Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde yapılan Gazze...

Şimdide kaçma sırası Madagaskar devlet başkanında – Özkan Yıkıcı

Bazı ülkeler vardır ki haber akışlarında veya başka önemli...

Kapitalist devlete dair kısa not… – Fikret Başkaya

“Hiç düşmanın yok mu? Bu nasıl mümkün oldu? Her...

Almanya, Ukrayna ve militarizm: Tarihsel paralellik – Zafer Taşkın

İki dünya savaşının merkezinde yer alan Almanya, 21. yüzyılda...

Emperyalizm Beylikova’yı seçti – Özge Güneş

Hindistanlı politik iktisatçı Prabhat Patnaik, People’s Democracy’de Haziran 2025’te...

Canlı yayın