Öncelikle bir konuya deyinecem: dünkü yazımda konu Madagasgardı. Yazının sonlarına doğru, olaylar sonrası ordunun darbe yapma olasılığını da ekledim. Doğrusu belkide makale okuyucuya ulaşmadan da Madagasgarda ordunun yönetime el koyduğu bilgisi geldi. Birikim olma ile dorğu eksende yorum yapmanın karşılığını bir anda yaşadım. Öngörülerde yanılmama veya tahmin etme durumu hem konu hakında bilgili olma, bilimsel yöntem kulanma ile siyasal duruştaki ufkun önemli katgısını dünkü yazıp da olası gösterdiğim Madagasgar konusunda yaşadım. Varsın biraz da ben kendimi övmüş olayım!
*****
Gelelim konumuza. Çoğu eğer gelişmelerden habersiz, Kıbrıstaki bazı siyasal durumları bilmezliğe vursun. Yine de hayat kendi gerçeklerini umulmadık anda gelip aklınızın içen kor. Hafta sonu Belçikanın başkenti Brükselde bir miting yapıldı. Brüksel deyip de geçmeyin. Salt Belçikanın başkenti değil; ayni zamanda Nato ve AB merkez şehri olarak da dünyada yeri vardır. CHP ise ilk defa yurt dışında eylem yapıyordu. Konu hakında kafamda bazı sorular vardı. Yanıtını net bulamıyordum. Çünkü yazacağım bir makalede bazı Kıbrısla alakalı benzetmelere de dokunma niyetim vardı. Üstelik eylemi yapan Türkiye partisi olurken, Belçikadaki türkler gerçeğine dayanıyordu. Ama burada da seçimler var. üstelik K. Kıbrısta Türkiuelilerin oranı Belçikaya göre nifusa göre Kıbrısta çok daha fazladır.
Neyse, bilgi bekledim konuyla alakalı bazı satır arası yakalama düşüne takıldım. Yer Belçika, ama eylemi yapan Türkiyenin en büyük partisi ve ayni zamnanda ana muhalefetde bulunuyor. Bu bilgiler dahi çelişkili. Ama normal değil anormal koşullardan geçtiğimizi hep tekrarlamaktan da yorulmuyorum. Hele de durmadan haklı çıkma gerçeği varken.
Böylelikle, birkaç gün geçer gibi oldu. İstediğim bilgiği Artı Gerçek gazetesinde Doğan Özgüdenin makalesinde buldum. Doğrusunu da itiraf edecek olursam, üstelik Doğanın enazından makalelerini kaçırmayan biri olarak yanılmamam da beni yeniden işdahlaştırdı. Artık konuya dokunma mavzememn de hazırdı.
Doğanın makalesinde bulduğum soruların yanıtını şöyle özetlemem gerekirse: özellikle girişte de belirtiğim gibi, Belçikada da Türkiyeli göçmenler vardır. Üstelik bu defa eylem yapan da Türkiyenin CHP partisi idi. Siyasal duruşu kadar, son dönemde özellikle Özel dönemiyle Avrupalı sosyaldemokratlarla ilişkileri daha canlı kılmaya başladı. Belçikada da sosyal demorat parti vardır. Dahasını ekleyecem: çünkü kafamdaki sorunun yanıtı orada..
Belçikadaki sosyal demokrat partinin hem de Türkiye kökenli belediyelrde seçilen elemanları vardır. Ama durun: olay net çizgide değildir. Daha önce de Doğanın da yazdığı gerçekler vardır. Belçika veya başka Avrupa ülkesinde Türkiyeli kimi politikacılar kaldıkları ülkede sosyaldemokrat oy verip hat da yoğunlukla aday olurken, ayni şekilde Türkiye seçimlerinde oy kulanırken de AKP oy vermektedirler. Buda siyasal duruştaki önemli handikapı gösteriyor.
Şimdi, hem de sosyaldemokrat geçinen CHP eylem yaparken, Belçikadaki sol partiler destek gösterirken, onlar addına aday olup soldan seçilen Türkiyeli Belçikalıların katılıma gitmemeleri tam bir sosyolojik gerçeğin aynasıdır. Üstelik Belçika veya Almanya farketmez. Orada bulunan Türkiyeliler sola genelde oy verirken, ayni zamanda Türkiyede AKP yoğun destek göstermeleri çelişkinin kendisinin yansımasından başka bir şey değildir. Böyle bir gerçeklik vardır. Üstelik oraya göç edildi. Yerleşildi. Vatandaşlık alınıp da oranın siyasal hayaına katılındı. Ama Türkiye gerçeğine de gelince AKP tercihi tam bir paradokstur.
Gelelim Kıbrısa. K. Kıbrısta da önemli sayıda Türkiye yurtaşlı insan yaşıyoer. Belçikadan farkı, hem burada genel nifusun üstünde Türkiye insanı varken, ayni zamanda buraya yerleşen veya yerleştirilenler salt alt düzeyli çalışan kesim değil de ilhaklaşma politikasından başka amaçlarla gelinip veya getirilip yerleşindi.
k. Kıbrısın önemli bir farkı da son seçimlerde paradoksal yaşandı. Örneğin referandum veya seçimde AKP karşıtı yurt dışı ters çıkan sonuçlardan biri de K. Kıbrısta oldu. Buna karşın, ayni seçemn örneğin seçimlerdeki yerel konumda tamamen Türkiye seçenkelrine destek verdiler. Bir anlamda olay Belçikanın tersi oldu. Hat da son döneme dek gerek baskı gerek tercih sonucu TC oyları hep TC çizzgisinde oldu.
Şimdi yine saray küliye seçimine günler kaldı. Bu defa ilginç bazı ilkler yaşanması da muhtemel. Türkiyedeki devlet içi kırılmalar, ortak çizginin aşınması sonucunun Kıbrısa Türkiyedeki gibi yansıyıp yansımayacağı durumu da var. AKP karşıtlılıkla AKP destekli adaydan oylar kayıp ötekine verilme olasılığı var gibidir. Buda Kıbrısta ilk olma olasılığını da belirtmeğe yetiyor. Zaten olayın olması demek ilk defa Türkiye devletinin direk desteklediği adayın yine Türkiye çelişkileri sonucu oluşan kutuplaşmanın K. Kıbrısa da yansıması demektir.
Bir başka paradoks da şu: önde gösterilen iki adayda “aman AKP ters düşmeyim” telaşındadır. Bu olguya dikat etmiyorlar. İşbirlikleşmenin teslimyet versyonunun gerçeğidir. Buda başka bir ironiyi doğuruyor. Buradaki yöneliş ile oy tercihlerinde çelişki olması da doğaldır. Hatırlayın önceki durumları. Anlamanıza yardımcı olur. Hem sağ hem de sol TC kökenliler Türkiyedeki ayrıma karşın Kıbrısta genelde Türkiyenin işaret etiği adaya oy veriyorlardı. Sadece devlet içi kırılmalarda bu değişihyordu. Devletin iki kanatlarından birisi ona ötekisi buna verme durumunda ayrışma oldu. Nitekim Eroğlu Denktaş konusunda bunu net şekilde yaşadık.
Şimdi konu şu: Türkiyedeki net olanlar ortada. Bunun Türkiyedeki oy verme şekline de K. Kıbrısta son seçimlerde yaşandı. Bu kırılma anti AKP çizgisiyle muhalefete kaydığı anda AKP KIbrısta bu defa Kıbrıs seçimlerinde kaybedecek. Tıpkı önceki seçimlerde Türkiye ayağında olduğu gibi. Bence önemli bir tartışılacak sonuç varsa, yukardaki belirtiğim olgu olması gerekir. Yoksa halk dalkavuklukla ve teslimiyet hamasilikle konu geçiştirilip yok sayılırsa, gereken derslerin hibirinin alınmadığı acı sonucuyla yeniden karşılaşacağız.
Kısaca. Belçikadaki eylemden Kıbrıs seçimlerine geldik.tam bir Türkiye gerçeği ile iki ayaklı deyerlendirme yapmaya çalıştım. K. Kıbrısın artık iç değil de dış dinamik gerçeği giderek Türkiye ayağına da dolandığı kesin. Bakalım birkaç gün sonra ya konuşacağız veya yine hasır altıyla balık hafızalı olmaya devam uykusuna yatacağız.



