13 Kasım 2025, Perşembe
16.8 C
Lefkoşa
arşivUlus IrkadOLAYLAR KIBRISTÜRK HALKININ ALEYHİNE DÖNÜŞEBİLİR - Ulus Irkad

OLAYLAR KIBRISTÜRK HALKININ ALEYHİNE DÖNÜŞEBİLİR – Ulus Irkad

Güney’e pek alışveriş için de gidemiyorum. Benim Güney’e gidişim sadece oradaki uluslar arası konferanslar ve bir de iki toplumlu etkinlikler içindi 2003 öncesi. Ama şimdilerde giden yakın arkadaşlardan duyuyorum. Orada mağazalarda ve çarşılarda artık Türkiye’de üretilmiş oyuncaklar ve çeşitli mallar şu anda şimdilerde daha da ucuz satılmakta. Hatta Kuzey’den oralara gidenler mağazalarda, Kuzey’den de daha ucuz olduğu için, Türkiye’den Güney’e giden malları almaya başlamışlar. Bana alınan malları da gösteriyorlar. Yani ambargo veya kısıtlama dinlemeyen Türkiyeli işletmeler, direk olarak temasa ve alışverişe başlamışlar. 1974 yılından beri Kıbrıs’a Türkiye malları ithal edenler ise sadece Kuzey’in pazarına sahip çıkmaya çalışıyorlar. Ve Maliye Bakanı da barikatlarda tuzaklar kurarak Güney’den mal alanları cezalandırmaya çalışıyor. Ekonomik anlayışları da bu kadar gariplerimin. 1974 öncesinde de  sadece enklavların içindeki insanları titreterek,enklavların içindeki pazara sahip çıkıp, Kıbrısrum burjuvazisinin acentalığını yapmaya çalışıyorlardı ama 1968 yılından sonra Kıbrıstürk halkı kapalılığı yararak Kıbrısrum kesimlerindeki ve çarşısındaki malları alıp kullanmaya ve alışveriş yapmaya başlamıştı. Bizimkilerin işgüzarlığı daha fazla 2003 yılına kadar sürdü. O dönemden önce de sanayi ürünlerini gene iç piyasada Türkiye’li firmalara kaptırmışlardı. Şu anda da hem Kuzey’de hem de Güney’de kaptırdılar. Bizimkiler sadece Kuzey piyasasına hakim olmaya çalışıyorlar ama belli ki bu da olamayacak. Türkiye firmaları, serbest piyasa ve oradaki devletin de kendilerine destekleriyle hem Kuzey’e hem de Güney’e hakim oluyorlar. Yani onlar da devletin gücüyle Kuzey’i bu şekilde bizimkilerin umarsız bakışlarıyla kontrol altına alıyorlar. Paketler de gene bu umarsız bakışlar altında bizimkilerin uyumalarıyla hem halkın aleyhine hem de daha sonraları onlara da zarar verecek şekilde geçmekte. Hadi Kıbrıslırum bu işi kontrol etmekte ve Güney’de Kuzey’e göre daha ucuza Türk malı alıp yemektedir de,  bizimkilere ne buyurulur? Hem çarşıyı devrettiler aynı firmalara, hem de Güney piyasasını da kaybettiler. Yapılan hesap neydi? Hiç olmazsa Türkiye şirketleri ve burjuvazisi bizimkileri aracı diye kullanacak ve bizimkiler de kar rantlarını bu mallar üzerine koyup Güney’e satacaklardı. Bu olmadı… Türkiye burjuvazisi direk Güney’le Yunanistan üzerinde temasa geçti ve oradaki piyasalara da girdi. Ve üstelik Kıbrıslırum müşteri buradakinden de daha ucuza alıyor veya yiyor aynı malları.  Peki son zamanlarda Kıbrısrum (Kıbrıs Cumhuriyeti) Yönetimi ve Türkiye arasındaki perde arkasındaki görüşmelerin anlamı ne?

Gazeteleri veya haberleri yakından izleyenler bizdeki işadamı, tüccar veya işveren kesimlerinin ne kadar çelişkide olduklarını görecek. Önceleri UBP Hükümeti ve hempalarının halkı hedef alarak yaptıklarını hoş görüyor ve bunu da destekliyorlardı. Hatta bunların içinde öyle olanlar vardı ki memurdan kesilip de vergi alınmasını ve memurların daha az maaş almasını istiyorlardı.Çiçek’in paketi için “Herkes parmağını taşın altına koysun” diyorlardı. Esasında bu sözcüğün anlamı da “Halkın elindekileri alın ve bağırmalarına da aldanmayın” demekti. Bu sözü edenler esasında halkı devirmeyi hedeflemişlerdi ki şimdilerde bu da belli oldu. Bu moralle atağa kalkan UBP hükümeti, önceleri bu doğrultuda hareket erken son zamanlarda artık paketin gereği, ithal mallara getirdiği “kdv” kolaylıklarıyla bunların yerli üretimlerine vergi koymaya başladı. Yani bunları bir oranda öyle bir darbeledi ki bunların bağırmaları ayyuka çıkmakta. Durumu iyi değerlendirmiyorlar. 1974 öncesi veya 2003 öncesi kafalarla hem siyaseti ve hem de ekonomiyi değerlendirecek ve”Türkiye’deki firmalar bizim gibi düşünür ve bizim gibi hareket eder” derseniz çok yanılıyorsunuz. Türkiye’deki firmalar ve Türkiye devleti ve hükümeti ulusçuluğu değil de, ulusçuluktan önce kendi menfaatini düşünmekte. Ve Kıbrısrum kesimiyle Kıbrıs Sorunu dışında da görüşmeler yapıp kendi işadamı, tüccar ve sanayicisine hem Kuzey’de hem de Güney’de yer açmakta, gelecek için pazarlar oluşturmakta. Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğal gaz için yakında Türkiye ile Kıbrıslırum egemenlerinin masaya oturduğunu duyarsanız hiç telaş etmeyin. Ben telaş etmiyorum ve gelişen durumları gayet doğal karşılıyorum. Çünkü bizdekiler olaya daha değişik ve arkaik diyeceğimiz bir kafa yapısıyla bakmakta ve gittik sonra evdeki hesap da çarşıya uymamaktadır. Belli ki Kıbrısrum egemeni ve Türkiye burjuvazisi Kıbrıs sorunu’nu bile işte bu liberal ekonomi ve görüş çerçevesinde çözecek. Hatta bizimkiler bir sabah uyandıklarında şimdiki kafa yapılarını devam ettirirlerse meydana gelecek olan sonuçtan memnun da olmayacaklar. İçteki pazarı da kaybedebilirler, bu kültür ve kafa yapılarıyla. Benden söylemesi. Biz, Kıbrıstürk halkının menfaatlerini öne sürüp şimdiki Türkiye hükümetiyle gerçekçi bir şekilde masaya oturup konuşmazsak, Kıbrıstürk halkının birçok hakkının da  bertaraf olduğunu göreceğiz. Bana göre durum pek de iç açıcı değildir. Kıbrıslıtürk halkının tümünün toparlanıp bir platforumda gerçek sol ve öncü bir komite kurup, ekonomik menfaatler için gerçekten Kıbrıstürk halkının menfaatlerini görüşürken, öte taraftan meydana gelen yeni durumda, Kuzey Kıbrıs’ın ekonomik durumdan nasıl çıkması gerekeceği konusunda, hem Güney Kıbrıs, hem Türkiye, hem AB ,hem de diğer uluslar arası kuruluşlarla görüşmek de gerekecek.

Durumlar seçim sathına çekilse bile, eğer bu kısır döngü ortadan kaldırılmazsa, hiç kimse çözüm bulamayacak ve kısır döngü içerisinde yuvarlanıp cebelleşecek ve son nefesimizi vereceğiz. En önemlisi seçim değil, Kıbrıstürk halkının gerçek menfaatlerinin masada görüşülmesi ve her şeyin kontrol altına alınmasıdır. 2004 yılında yaratılan heyula değil, gerçekten Kıbrıstürk menfaatlerinin kazanılmasından bahsediyorum. Sorunumuz da seçim değil, bu ada üzerinde insanca yaşamaktır. Benden uyarması…

Diğer yazıları

Tartışmanın ortasında federalizm ve üniterizm – Ulus Irkad

Bizim tanınmamış ve pek de tanınacağa benzemeyen “KKTC”de ,...

Tarihle hesaplaşmamız – Ulus Irkad

Osmanlı adayı İngilizlere kiraya verirken aslında tüm mallarını ve...

Ekonomi de Kıbrıs sorunu da kötüye giderken- Ulus Irkad

Kıbrıs Sorunu Türkiye’nin tekelinde kötüye giderken son zamanlarda artık...

Evrensel hukuk yoksa kaybettiniz demektir – Ulus Irkad

Haftalardır tüm konular dönüp dolanıyor ve Türkiye’de artık devletin...

Sağ milliyetçi politikacılar harakiri mi yapıyor? – Ulus Irkad

Şimdi öncelikle son 70 yılda Kıbrıs görüşmelerinin geldiği en...
4,154BeğenenlerBeğen
946TakipçilerTakip Et
4,080TakipçilerTakip Et
730AboneAbone Ol

Son eklenenler

Yerel Yönetimler ve Gıda Egemenliği – Ecehan Balta

Yerel yönetimler artık yalnızca yol, su, temizlik hizmeti veren...

Bisküvi kokulu bir direniş: Lübnan’da mezhep değil sınıf savaşı! – Kavel Alpaslan

Batı merkezli burjuva-liberal bakış açısıyla yapılan tahlillerde sınıfsal doku...

Bölgede matruşka politikası ve Suriye! – Hediye Levent

Suriye’nin Geçici Lideri Ahmed Eş Şara’nın Beyaz Saray ziyareti...

Yanlışı eleştirmek, doğruyu takdir etmek – Levent Atikoğlu

Sosyal medya, bilgi ve duygunun hızla yayıldığı bir mecradır....

Gündemeleştirme ve sorunlarla ekonomik basit bir görünüm – Özkan Yıkıcı

Merak etmeyin: öyle ağır veya geniş bilgili bir makale...

Patron kim? – Şener Elcil

Temsili demokraside halk şeffaf, hesap verebilir bir seçim sistemi...

Gidişat ve beklenti kıskacında Türkiye – Özkan Yıkıcı

Yeniden K. Kıbrıstan siyasal uçaklar kalkıyor. Önce hükümet yetkilileri...

“Elini yakamızdan çek” demek yeter mi? – Levent Atikoğlu

“AKP elini yakamızdan çek” demek yeter mi?Belki bir vesile,...

Canlı yayın