tüm yazılar:

Osmanlının artığı değil, Kıbrıslıyız! – Arif Hasan Tahsin

3 Ağustos 2006

3 olayın yıl dönümü birlikte kutlandı.

1- TMT’nin kuruluşunun 48’inci,

2- Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının 30’uncu,

3- Kıbrıs’ın Osmanlılar tarafından fethinin 435’inci yıl dönümü.

Bu üç tarih gerçekten çakıştı mı?

Ne yapalım?

Çakışmadıysa da çakıştırdık.

Tarihe keşke tahrifimiz bu kadarcık olsa.

Ama, bu üç olayın yaşandığı bir gerçektir. TMT diye bir örgütün kurulduğu, ve bu örgütün Türkçe konuşan topluma kuruluşundan itibaren egemen olduğu kesinlikle bir gerçektir.

Nereye kadar sürdü TMT’nin egemenliği?

Halen sürmektedir.

Neden?

TMT bir yer altı örgütü olarak kurulmadı mı?

Öyle oldu.

Peki, 1963 yılında yerin üstüne çıkmadı mı?

Çıktı.

Ve adı “Mücahit Teşkilatı” olmadı mı?

Oldu.

Peki “Mücahit Teşkilatı”’nın bugünkü Güvenlik Kuvvetleri’nden bir farkı mı vardı?

Ya da tersini söyleyelim.

Bugün “Güvenlik Kuvvetleri” dediğimiz askeri birliğin “Mücahit Teşkilatı”’ndan bir farkı var mı?

Yoktur.

TMT’nin ne yetkisi varsaydı bugün, Güvenlik Kuvvetlerinin yetkisi de o kadardır.

Toplumun her şeyisine TMT nasıl hükmedersaydı, Mücahit Teşkilatı da o kadar hükmetti. Bugün de Güvenlik Kuvvetleri, aynı derecede toplumun her şeyisine hükmetmektedir.

Örneğin; Polis örgütüne hükmetmek de TMT’nin bir mirasıdır,

Hükümete hükmetmek de…

Yani aslında Güvenlik Kuvvetleri, TMT’nin başka bir ismidir.

Nasıl ki KKTC, Geçici Türk Yönetimi’nin son ismi ise.

Çünkü, kim ne derse desin, Geçici Türk Yönetimi de, Türk Yönetimi de Otonom Türk Yönetimi de, Kıbrıs Türk Federe Devleti de, ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de, aynı mekanizmanın, aynı örgütlenmenin, değişik isimleridirler.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Kıbrıs’ı fethettiği da bir gerçekliktir.

Ama Osmanlı İmparatorluğu’nun bir Türk İmparatorluğu olduğunu iddia etmek doğru değildir, gerçek değildir.

Çünkü Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim kademelerinde en etkisiz toplum, en az, hiç derecesinde, sözü olan toplum, Türklerdi.

Demek, Kıbrıs’ı fetheden Türkler değildi.

Ama aslında burada bu da pek önemli değildir.

Nedir önemli olan?

Önemli olan, Türkçe konuşan Kıbrıslıların temsilcilerinin, “biz Kıbrıs’a, Osmanlıların Kıbrıs’ı fethetmeleri sonucunda geldik, 435 yıldır buradayık, o nedenle Kıbrıs’ın sahipleri biziz” gibi bir söylemi ısrarla sürdürmeleridir.

Yanlış mı?

Kıbrıs’ta yaşam 9-10 bin sene öncesine kadar dayandığına göre, 10 bin yıllık bir yaşam sürecinde 435 yılın esamesi mi okunur?

Ve bu ısrarın altından, “biz, yani Türkçe konuşanlar. Osmanlı işgalinin artıklarıyız” anlamı değil mi çıkan?

Yaşayanlar anımsayacaklar. Makarios, “Türkçe konuşanlar işgalcilerin artıklarıdırlar. Geldikleri yere gitsinler” derdi.

Doğru muydu Makarios’un dediği?

Doğru değildi. Ama “435 yıl önce geldik” deyenlerin dedikleri de yanlıştır.

Tarihi süreç içerisinde, bir kısmı Müslümanlığı, bir kısmı Hristiyanlığı kabul eden iki toplum ortaya çıktı başlıca Kıbrıs’ta. Ulusçuluk sürecinde de Müslümanlar Türk, Hristiyanlar Yunanlı sayılınca, Kıbrıslı ikiye bölündü. Yoksa Kıbrıs insan yapısı, Türkiye ile de, Yunanistan’la da uyuşmamaktadır. Araştırmalar açıklanmıştır. Kıbrıslıların genetik yapıları kendilerine özgüdür.

Kıbrıslı olduğumuzu anlayalım, İçimize sindirelim, ve huzura kavuşalım artık.

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img