13 Kasım 2025, Perşembe
16.8 C
Lefkoşa
arşivden yazılarArif Hasan TahsinÇatışan, can derdi ile yağ derdidir! Arif Hasan Tahsin

Çatışan, can derdi ile yağ derdidir! Arif Hasan Tahsin

11 Ocak 2007

Türkiye’nin Sayın Genel Kurmay Başkanı’nın açık sözlülüğü bize, Kıbrıs sorununu bir kez daha kendi aramızda tartışma fırsatı verdi.

Türkiye de kendi içinde tartıştı tabii ki.

Kıbrıs’ın Kuzeyi’nde her zaman olduğu gibi iki taraftık görünürde.

Türkiye’de de Kıbrıs meselesinde iki taraftı her zamanki gibi görünürde.

Ama gerçekten öyle mi?

Yani Türkçe konuşan Kıbrıslılar kendi içlerinde gerçekten temelde görüş ayrılığı içerisinde midirler?

Türkiye’de de öyle…

Aslında olaya, biraz daha sakin ve dikkatli bakarsak, işin gizlisi saklısı yoktur.

Ne Türkçe konuşan Kıbrıslılar Kıbrıs meselesinde iki parçadır, ne de Türkiye iki parçadır.

Aralarında büyük fark var sanılsa da ortada bir Kıbrıs tarafı vardır, bir de Türkiye tarafı vardır.

Türkçe konuşan Kıbrıslıların, sağcısı, solcusu, milliyetçisi, Türkcüsü, faşisti aslında şu temel noktadan hareket etmektedir.

Kaygudan ya da…

“Olmak ya da olmamak” kaygusundan.

Varlığımızı toplum olarak nasıl koruyabiliriz meselesidir Türkçe konuşan Kıbrıslının içini yakan birinci mesele.

***

Oysa Türkiye’de yaşayanların, Türkiye’nin yani Kıbrıs sorunu ile varlığı tehlikeye girecek değildir.

Türkiye’nin Kıbrıs’tan 3. kez vazgeçmeyeceğinin bir garantisi de yoktur.

Bildiğiniz gibi 1878’de Osmanlı Kıbrıs’ı İstanbul’u Rusların elinden kurtarmak için İngiltere’ye kiralamış, 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti varlığını dünyaya tescil ettirmek için hiçbir koşul ileri sürmeden hem de, tapusu ile beraber teslim etmiştir.

O nedenle, Türkçe Konuşan Kıbrıslılar ile Türkiye’nin endişelerinin çakışması mümkün değildir.

***

Evet, Türkçe konuşan Kıbrıslı toplumun derdi başka.

Türkiye’nin derdi başkadır.

Türkçe konuşan Kıbrıslılar can derdindedir, Türkiye ise yağ derdindedir yani.

Öyleyse Türkçe konuşan Kıbrıslılar niye iki parçadır?

Çare üzerinde uzlaşamadıkları için.

Milliyetçi kesim, Denktaş Bey başta, Toplumun Türkiyesiz varlığını koruyabileceğini kabul etmez. “Türkiye olmazsa Rum bizi lokma gibi yutar” düşüncesindedir. Toplum varlığını Türkiyesiz sürdüremez düşüncesindedir yani. O nedenle Türkiye ile bütünleşmeye varacak bir sonuca kadar vardır.

Oysa bu düşünceye karşı olanlar özetle “Bu Ada’da varlığımızı Türkiyesiz de koruyabilmeliyiz Varlığımızı Türkiyesiz de koruyamazsak sonumuz yok oluştur” düşüncesindedirler.

Ve tabii ki bu düşünceye göre toplumun, Türkiye’nin kuklası olma durumundan çıkması, kendi kendini idare etme noktasını yakalaması ve geleceği için gereken önlemleri alma hakkına sahip olması gerekmektedir.

Yani Kıbrıs’taki taraflarda görüş ayrılığı “nasıl”’da dır?

“Varlığımızı nasıl koruyacağız” da…

***

“Ne olmalıdır?” dersanız, Türkiye Kuzey Kıbrıs’taki yönetimi Türkçe konuşan Topluma süratle teslim etmelidir. Kendi topraklarına Kuzey parçasını katabilse de, bu kalıcı bir çözüm değildir. Kıbrıs’ın tarihi bunu kaldırmaz.

“Yunanistan ile Rumca konuşan Kıbrıslılar arasındaki ilişki farklı mı” diyenler için söylerim : Yunanistan Kıbrıs’ın Rumca konuşan toplumuna kendi kendini idare etmede yardımcı olur. Kuklalaştırma hevesinden 1974 Temmuz darbesinden sonra vazgeçmiştir. Türkiye de Türkçe konuşan Kıbrıslılarla ilişkisini, o düzeye çekmelidir. Doğrusu, budur.

Diğer yazıları

İşgal altında bu kadar olur… – Arif Hasan Tahsin

11 Şubat 2005 Kuzey Kıbrıs’ta, Kıbrıslıların kendilerini taraf saymadıkları, ya...

Kıbrıs: “geldikleri gibi gidecekler” – Arif Hasan Tahsin

“Kıbrıs’ta Kıbrıslı yoktur. Kıbrıslı Kıbrıs’ta sadece eşeklerdir,” “Kıbrıs’ta iki millet...

Siz utanın! – Arif Hasan Tahsin

19 Şubat 2009 17 Şubat 2009 Salı günü Afrika gazetesinin...

Ordusu ile değil, nüfusu ile! – Arif Hasan Tahsin

8 Şubat 2007 Geçtiğimiz Salı akşamı Türkiye’nin CNN televizyonunda Can...

Osmanlının artığı değil, Kıbrıslıyız! – Arif Hasan Tahsin

3 Ağustos 2006 3 olayın yıl dönümü birlikte kutlandı. 1- TMT’nin...
4,154BeğenenlerBeğen
946TakipçilerTakip Et
4,080TakipçilerTakip Et
730AboneAbone Ol

Son eklenenler

Yerel Yönetimler ve Gıda Egemenliği – Ecehan Balta

Yerel yönetimler artık yalnızca yol, su, temizlik hizmeti veren...

Bisküvi kokulu bir direniş: Lübnan’da mezhep değil sınıf savaşı! – Kavel Alpaslan

Batı merkezli burjuva-liberal bakış açısıyla yapılan tahlillerde sınıfsal doku...

Bölgede matruşka politikası ve Suriye! – Hediye Levent

Suriye’nin Geçici Lideri Ahmed Eş Şara’nın Beyaz Saray ziyareti...

Yanlışı eleştirmek, doğruyu takdir etmek – Levent Atikoğlu

Sosyal medya, bilgi ve duygunun hızla yayıldığı bir mecradır....

Gündemeleştirme ve sorunlarla ekonomik basit bir görünüm – Özkan Yıkıcı

Merak etmeyin: öyle ağır veya geniş bilgili bir makale...

Patron kim? – Şener Elcil

Temsili demokraside halk şeffaf, hesap verebilir bir seçim sistemi...

Gidişat ve beklenti kıskacında Türkiye – Özkan Yıkıcı

Yeniden K. Kıbrıstan siyasal uçaklar kalkıyor. Önce hükümet yetkilileri...

“Elini yakamızdan çek” demek yeter mi? – Levent Atikoğlu

“AKP elini yakamızdan çek” demek yeter mi?Belki bir vesile,...

Canlı yayın