tüm yazılar:

Sabahın şafağında – Özkan Yıkıcı

Şimdi yazı yazarken, gecenin sesizliği i ile karşı karşıya bulunuyorum. Ama makalenin içeriği, sabahın seherindeki şafak hikayesidir. Hala uykum gelmedi. gelmedi de sekiz haftalık hastahane maceramda, uyku planı falan kalmadı. Hangi saat uyulur dahi aklımda kalmadı. Plansız uykuculuk epey benin yaşamımı da bozdu.

Ağır ağır normale dönüyorum. Hala kapalı kalsam da boşluk dolduruluyor. Oysa uzun zaman ben saat altıdan itibaren, sabahleyin uyanırdım. Raatyo ve televizyon, bazen beraber çalışıyordu. Basın özetlerinden tutun, önemli haberleri hep yakalamakla meşkuldum. Hat da ikibinbeşe dek önemli haber veya yorunları da kasetlere kaydediyordum. Onun için sekiz haftalık hastahane ölüm geliş gidişi epey bana yabancılık yükledi.

Yine sabahları kalkıyorum. Basın özetlefri ile önemli haber yorumları izlemeye çalışıyorum.son dönemde sabahları yeni esruman da eklendi. Türkiyeden nerede ise normaleşen sitasal bakış kurumsallaşıyordu. Sabah şafak vakti, ev basnalar ve tutuklamalar. Basın yanında bir de şafak baskınları da “önemli haber” gibi karşımıza geliyor.

Son dönem bu iyice ısıtıldı. Hafta sonu hareketlilikler de hapisane doldurmaya yoğunlaştı. Bu sabah da tam da Kıbrıs kuzey basınını izlerken, elim Tele bire kaydı. Yine bir şafak hikayesi vardı. Önemli deniliyordu. Siyasetçi, aydın veya gazeteci üçkeninde merakım artı. Mehmet Ağırer ve Timur Soykanı duyunca epey bir düşündüm. Türkiyedeki karanlık ilişkileri hem köşelerinde hem de kitaplarında epey yazıp araştıran iki gazeteci idileer. Son dönemde Flaş TV satışından sağlığa varan karanlık ilişkileri de bu aydın gazeteciler araştırıp yazdılar.

İlgili kişileri hem okuyan, hem de medya yayınlarında da izliyordum. Üstelik her ilişki anlatılırken, arada Kıbrıs yoluna da geliyorlardı. Ağırelin ilaç sgandalarında Mağusa serbes ulaşması veya her ikisinin de mafya sorgularında  Kıbrısa da merhaba der gibi gidişat yolculukları da ilginçti. İşte ikisinin de adını duyunca, birden durdum. Savcılık hikayelerin karnımız tok. Gizli tanık veya tutarszlıklar oldukça kabarıktır. Ama soykanın Birgün deki ilaç makalesi oldukça düşündürücü. Ağırelin yeni <flaş tv satın alanın reportajı da bir başka gerçekliği oluşturur. Ama net olan, bu sabahın seherinde yine şafak sesleri çıktı. Bu defa da yazılarıyle tanıdığımız Timur Soykan ve Murat Ağırer idi. Epey kkaranlık ilişkileri öğrendiğimiz gazetecilerdi. Önceden prokram arkadaşları Barış Pehlivan da ceza evinde yerini aldı.

Sadece Türkiye değil, K. Kıbrıstaki mafya yapısı ve buraya uzayan ilaçtsan bahis durumları bu iki gazetecinin kitaplarında mevcutdur. İşte tutuklanma nedenleri de böylelikle her andan olmaya evrildi.

Bir seher sabahındayız. Şafak baskını oldu. Oysa savcılıkta saat 11 randovileri vardı. Yine de tam da Türkiye gerçekleriyle, sabahleyin şafak tutuklamalarına uğradılar. Sürpriz yok. Her an yakalanacaklar veya ne zaman sıra gelecek beklentileri hep vardı. En iyisimi, örenmek merakı varsa ya kitaplaeınıveya Cumhuriyet ile Birgün gazetesindeki son makalelerini okuyun. Gazetecinin gazetecilik yapmanın suç olma gerçeği ile yeniden türkiye karşımıza çıkacak.

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img