tüm yazılar:

Çin hesapları ve pekinden dönme gerçeği – Özkan Yıkıcı

Genelde sistem, merkezi ideolojik aygıtlarıyla birlikte ortaklaşır. Propaganda da kendi bakış açısıyla algılar yaratılır. Tabi ki salt kendi gözüyle konuları geliştirdiği için de sonuçta yanılma hep gerçekleşir… Özellikle kendi stratejisiyle davranma, karşıtı doğru yorumlamama sonucu, işler oldukça Arap saçına dahi dönüşür. Bu konuda Çin önemli örnektir.

Biz genellikle o anki konumla bilgi edinme tutsaklığına taşınırız. Çin de öyle. Günümüz emperyalist hesaplarla konuyu algılarız. Hat da batı karşıtlı var onların hesaplarıyla Çini konuşuruz. Kuşatılması veya tehdit olarak öne çıkan yorumlarla ele alırız. Hat da öyle paradoks oluştu ki hem neoliberalizmi savunan hem bu yapıya karşı durmaya girişen Amerikancı tutumlar birlikte ayni yelpazede oluşur. Ayni şekilde Çini hep neoliberalizme karşı, serbest piyasa ve anlaşmalarına ters düşen diye algılatırken, öte yandan hayat özellikle ticaret uluslararası anlaşmayı ABD değil de Çinin savunması dahi anlaşılmaz haldedir.

Konuya biraz daha yakın tarihle birlikte bakalım…

Genellikle emperyalist kapitalist yapı, neoliberal dönemde hep sancılar yaşadı. Bunu daha önceki yazılarımda bolca yazdım. Doksan sekiz Asya Kaplanları kriziyle artık Neoliberal kapitalist yapı tıkandı. Sona doğru gideceği korkusu vardı. Sistemin önemli güçleri, başta Amerika olmak üzere yeni çıkışlar aradılar. Çin ve Hindistan pazarına yoğunlaşma kararı aldılar. Çine hem yatırım yaparak, ucuz emeği kullanarak, yaklaşık beş yüz milyonluk yeni tüketiciye ulaşarak, krizin giderilmesini gündeme getirdiler.

Çini, sömürge ülke gibi algıladılar. Piyasasını da ona göre hesapladılar. Oysa Çin’de devlet denetimli ekonomi de vardı. Üstelik güçlü idi. Çin batı sermayesini kabul ederken, merkezi sınırlamalarla da kontrol altında tutuyordu. Ayrıca, Çin teknolojik gelişmesi de bulunuyordu. Bu yüzden Çin devlet kapitalist yapı ile sistemin istediği Çin olmuyordu. Tam aksine yükselen dev olarak sistemin seçenek haline doğru yöneldi. Artan gücü ve piyasalara müdahaleleri sonucu, kendi ekonomik stratejisini de oluşturdu.

Bu ikili anlayış sonucu, ta baştan emperyalist stratejistlerin Çini kuşatma eli yılık planı da patikte Çinin güçlenmesiyle istemedikleri ortamda gelişti. Başlangıçta Çinin neoliberal piyasa örgütlerine girmesine karşı iken, sonuçta ayni piyasanın işleyişini de Çin savunmaya başladı.

Çin sistem içinde seçeneklerle gündeme geldi. Devletten devlete ekonomik anlaşmalarla bağlarını geliştirdi. İçişlerine karışmama ilkesi veya yatırımları daha esnek ilkelere dayatmasıyla, birçok ülke pazarına girdi. Alt yapı önceliği ve önemli iç kaynak ekonomik tutumu, bir anlamda İMF reçetesiz yardım imajı, Çine alanları aştı. Bunlar zamanla tükenip tıkanan neoliberalizmin batıda imdat çığlıkları atarken, kontrolü devlet kapitalistlikler Çin daha da gelişti. Ancak siyasal tutum geliştirmedi. Son dönemdeki artık genişleyen alan hesabıyla dan artık Çin resmen tutumlara geçti. Batılı kapitalistler ortak örgütler oluşturup evrensel kurallar koyarken, Çin daha çok devletsel ilişkiler le işi genişletti.

Gelinen aşamada neoliberal kapitalist süreç çoktan tıkandı. Seçeneksizlikler ve savaşlar ona nefes aldırıyordu. Emperyalistler arası çelişkilerde derinleştirme yoktu. Fakat, Çinin giderek genişlemesi, kendi kapitalist ikili kuramı kurumsallaştırması sonucu, neoliberal yapıda seçenekleştirildi. Daha doğrusu, Amerikan hegemonyasının sarsılmasıyla da öne çıkarıldı. Şimdi son durumda, Trump anti Neoliberalist korumacılık gibi hamleler yaparken, Çin serbest piyasa kurallarıyla kendi ikili ekonomisiyle karşısında duruyor. Üstelik daha esnek ittifaklı ortak banka gibi yapılar da batının karşısında seçenek olundu. Tek farkla, ortak politik hedefi yok.

Yukarda özetlediğim Çin gerçeği, bize sitemdeki tıkanışı da anlatıyor. En paradoksal durum şu, en keskin neoliberal söylemcilerin, aynı zamanda Çine de karşı oluşlarıdır. Şaşkınlık oldukça yaygın. Ama iş Çinle de bitmiyor. Sorun kapitalist neoliberal serbest piyasa doksan sekizdeki Asya Kaplanları finansman kriziyle miadını doldurduydu. Batılılar durmadan balon şişirerek geciktirme peşindeydi. Başarısız oldular. İki bin sekizde de kriz Amerika’yı da vurunca, artık kırılmalar peş peşe yoğunlaştırdı. Çin ikili yapısıyla belirli yerleri doldurdu. Belli ki siyasal eksiklik hep boşluklar yaratacak. Seçenek olma gerçeği de olmayacak. Zaten Çin devletten devlete ve serbest piyasa kuralı bir yönelişe sahip oldu. Buda alternatif değil karşıtın hedefi olması nedeniyle de öne çıkarıldı. Bunları yerli yerine koymak önemlidir.

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img