16 Eylül 2025, Salı
30.8 C
Lefkoşa
Kıbrıs iktibasNidai MesutoğluMilliyetçi seçmen pazarlığı – Nidai Mesutoğlu

Milliyetçi seçmen pazarlığı – Nidai Mesutoğlu

Fransız ihtilalinden sonra oluşmaya başlayan “ulus devlet” her ne kadar sınıf devletini inkâr etse de günümüzde gücünü korumaktadır.

20. yüzyıldaki savaşların görünen yüzü hep milliyetçilik olmuştur. Bir de görünmeyen yüzü vardır tabii ki. Bu da emperyalizmin çıkarları için ulus devletlerini birbirlerine karşı kışkırtmadır.

21. Yüzyılın ilk çeyreğinde de bu devam etmektedir. Rusya- Ukrayna savaşı günümüzde en canlı örnektir.

Özellikle Avrupa’da milliyetçilik hızla güçlenmekte ve savaşın yayılması tehlikesini yaratmaktadır.

ABD emperyalizminin öncülüğünde Ortadoğu’da başlatılan iç savaşlar, savaştan kaçan insanların en yakın ülkelere sığınmasını da gündeme getirdi. Bu ülkeler içinde Türkiye’ye başta Suriye ve Afganistan’dan kontrollü veya kontrolsüz göçler olmuştur.

Güney Afrika ülkeleri üzerinden de İtalya ve Orta Avrupa’ya yasadışı yollardan giriş denemeleri çoğu kez felaketle sonuçlanmış ama fakat göçü engellememiştir.

Savaş nedeniyle sığınma yaşam hakkı için önemlidir ve insani bir davranıştır. Göçler eğer ülkenin ekonomisini olumsuz etkilemeye başlayınca ülke vatandaşları devletten beklenilen hürmeti alamazlar. Alsalar bile hizmet kalitesi düşer. Bu da ülke vatandaşlarını göçmenlere karşı olumsuz tutum oluşturur.

Türkiye’de milyonları bulan sığınmacıların devletten aldıkları hizmetler Türk vatandaşlarının aldıkları hizmetin önüne geçmiştir. Bu da haklı olarak tepki doğurmaktadır. Homurdanmalar başlamıştır.

Bir başka sebep ucuz işgücü yaratmaları nedeniyle ülke vatandaşlarının işsiz kalması ve işsizlik oranının hızla artmasıdır. Buna konut talebi de eklenince barınma ihtiyacı da çok zor olmaktadır.

Kültür farklılığı nedeniyle sosyal hayatta uyumsuzluk insanların huzurlu yaşamlarına engel oluşturmuştur. Gettolar oluşturan göçmenler yerli insanlar için tehdit oluşturmaya başlamıştır. Sokaklar emniyetli olmaktan çıkmıştır. Cinsel taciz ve adli olaylar artmıştır.

Tüm bu olumsuz gelişmeler Türkiye vatandaşlarını sığınmacılar karşısında olumsuz duygular oluşmasına sebep olmuştur. Erdoğan yönetiminin ulus yerine ümmet anlayışıyla birçoğu vatandaş yapılmış ve seçme ve seçilme hakkı kazanmışlardır. Bu sayı o kadar artmıştır ki Türkiye vatandaşlarının iradelerine olumsuz etki yapmaktadır. (Tıpkı bizdeki gibi)

Hem Avrupa’da hem de Türkiye’deki milletçiliğin artması sığınmacıların sosyal ve ekonomik yönden yerli insanları olumsuz yönden etkilemektedir. Bu da doğal olarak milliyetçiliğin artması ve sığınmacılara karşı düşmanlığın oluşmasını getirmiştir.

Türkiye’deki seçimlerde de milliyetçilik ve sığınmacıların geri gönderilmesi fikri seçimlerin kaderini belirleyecek durumdadır. Seçimin 2. Turumda Millet İttifakı bu düşünce ile ülkücülerden medet ummakta ve onların oylarını alabilmek için ülkücülerin söylemlerini yüksek sesle haykırmaktadır.

Avrupa ve Türkiye’de yükselen bu milliyetçilik akımı emperyalizmin çıkarları doğrultusunda büyük savaş tehdidine doğru gitmektedir.

Diğer yazıları

Osmanlı’nın son yıllarında Düyûn-ı Umûmiye ve Erdoğan’ın tutumu – Nidai Mesutoğlu

Sürekli duyduğumuz bir söz var: “Tarih tekerrürden ibarettir” Anlamı...

Erdoğan’ın Sisi ziyareti ve bir fıkra – Nidai Nesutoğlu

Sosyal medyada kullanıcıları büyük olasılıkla bu fıkrayı biliyorlar. Haber...

Din bezirganlığından din tüccarlığına – Nidai Mesutoğlu

Bezirgan sözcüğünü şimdiki nesil bilmez. Yaşı 60’ı aşmış olanlar...

Kıbrıs Sorunu, Erdoğan ve Can Atalay – Nidai Mesutoğlu

Sol dünya görüşünü savunmak ulusal değil sınıfsal bir düşünceyi...

Nikos Hristodulidis’in paketi bireysel haklar verirken toplumsal haklardan söz etmiyor, en can alıcı nokta budur

Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis aylar önce duyurusunu yaptığı...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,057TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

Şeylerin gerçeğiyle yüzleşebilmek! – Fikret Başkaya

“Bilimle ilgilenen bir kişinin zihnine egemen olması gereken şey,...

Kürt meselesini çözmek mi yönetmek mi? – Fatih Polat

Türkiye’de, bir yılını doldurmaya yaklaşan yeni ‘süreç’, PKK’nin fesih...

Uzakta bir diyarda öfkeli gençler siyaseti ateşe verdi – Ceren Ergenç

Ana muhalefet partisi binasının kuşatıldığı, on binlerin meydanlara toplandığı...

Köprüyü kiralatmam! – Hayri Kozanoğlu

AKP-MHP ittifakının baskıcı ve sermaye yanlısı politikalarının temel ayaklarından...

Kurtarıcısızlığın ve garantörsüzlüğün dayanılmaz ha(l)ksızlığı – Levent Atikoğlu

Ha(l)ktan ha(l)k doğuran bir ha(l)ksızlık hali... Kıbrıs’ta sağla solun arasında...

Gelgit gerilim semptomlarında Pazartesi günü – Özkan Yıkıcı

Bugün 15 eylül pazartesi. Gözlerimi Lefkoşada açtım. Tam da...

Darbecilere af yok – Ertan Erol

Brezilya Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz hafta Eski Devlet Başkanı Jair...

Sınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı – Fehim Taştekin

7 Ekim 2023’ten bu yana sahnelenen güç oyunları, bölgesel...

Canlı yayın