16 Kasım 2025, Pazar
17.8 C
Lefkoşa
yazılarKıbrıs iktibasMüzakerelerin başarısının önündeki en büyük engel milliyetçi söylemdir… - Yorgos Kumullis

Müzakerelerin başarısının önündeki en büyük engel milliyetçi söylemdir… – Yorgos Kumullis

Orjinal yazının kaynağıPOLİTİS
alıntı yapılan kaynakyeniduzen.com
Kıbrıslırum araştırmacı-yazar Yorgos Kumullis, “Müzakerelerin başarısının önündeki en büyük engel milliyetçi söylemdir” diye yazıyor. POLİTİS gazetesinde 25 Ekim 2025’te yayımlanan yazısını Rumca’dan Türkçe’ye Dr. Bekir Azgın çevirerek kendi sosyal medya sayfasında paylaştı… Biz de teşekkürlerimizle bu değerli yazıyı iktibas ediyoruz… Sevgül Uludağ

Erhürman’ın etkileyici seçim zaferi, aslında İki Bölgeli İki Toplumlu Federasyon (BTF) lehine bir referandumun oylanmasıydı. Kıbrıs’ın ağır siyasi kışında bir kırlangıcın ortaya çıkışı, ölçülü olsa da yeni bir dönemin habercisi olduğuna dair umut ve iyimserlik veriyor. Peki, ilkbahar gerçekten gelecek mi?

İKİ BÖLGELİ, İKİ TOPLUMLU FEDERASYON…

Kıbrıslı Türk lider, İki Bölgeli İki Toplumlu Federasyon’u desteklediğini defalarca açıkladı ve bazı müzakere koşulları öne sürdü. Nikos Hristodulidis de BTF’den yana. Siyasi sahnedeki ironi şu ki, Cumhurbaşkanı İki Bölgeli İki Toplumlu Federasyon’u desteklerken, onu destekleyen partiler federasyon karşıtıdır. İki Bölgeli İki Toplumlu Federasyon’u destekleyen partiler (AKEL ve DİSİ), kendi ifadelerine göre muhalefeti oluşturuyorlar! Bazıları için bu muammanın açıklaması, Cumhurbaşkanı’nın İki Bölgeli İki Toplumlu Federasyon’u benimsememesi ve dolayısıyla Erhürman ile yapılacak herhangi bir müzakerenin, en başından, başarısızlığa mahkûm olduğudur. Umarım durum böyle değildir.

“ÇÖZÜM UMUTLARINI ÖLDÜREN İKİ ETKEN…”

Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunması yönündeki zayıf olan umutları öldüren iki etken vardır. İlk etken ve belki de Hristodulidis ile Erhürman arasındaki müzakerelerin başarısının önündeki en büyük engel, elbette şayet müzakereler yer alacaklarsa, Başpiskopos, ELAM ve diğer “milliyetçiler” tarafından dile getirilen milliyetçi söylemdir. Erhürman’ın seçim zaferinin ardından Başpiskopos’un yaptığı açıklama dikkat çekicidir: “Yerleşimcilerin kimi seçtiği bizim için önemli değil. Kim seçilirse seçilsin bizim için yok hükmündedir.” Başpiskopos Yorgos’un bu açıklaması, Kıbrıs Rum halkının büyük bir kısmının, Kıbrıs’ın tümünü Kıbrıslı Türk vatandaşlarıyla iktidarı paylaşmak yerine, uzun vadede mümkün olmasa da, yarısının tamamen Helen olmasını tercih ettiğini yansıtıyor. Hepsi de Kıbrıs’ın bölünmesi olan bir hedefi paylaştıkları Tatar’ın seçimleri tekrar kazanamamış olmasından dolayı hayal kırıklığına uğramış olmalıdırlar. Bu kesimin Kıbrıs’ın iki toplumlu bir devlet olduğunu kabul etmediği besbelli ortadadır.

“KIBRISLI TÜRKLERİ BİR AZINLIK OLARAK GÖRÜYORLAR…”

Kıbrıslı Türkleri bir toplum gibi değil, bir azınlık olarak görüyorlar ve elbette siyasi eşitliği reddediyorlar. Dönem dönem, törensel mahiyette olsa bile, bir Kıbrıslı Türk Cumhurbaşkanı, ve Kıbrıslı Türk bakanlarımız olabileceği fikrinden dehşete kapılıyorlar. Medyanın bu kesimin elemanları tarafından kontrol edildiği düşünüldüğünde, bir referandum yapıldığı zaman İki Bölgeli İki Toplumlu Federasyon’un nasıl geçebileceğini sorgulamak gerekir. Varlığımızı sürdürebilmek için bir diğer tehlike de, iki devletli çözümden yana olanların kendilerini gerçek Helenler ve keskin liderler olarak görüyor olmalarıdır. “Kurtuluş”tan bahsettiklerinde, Türk birliklerinin savaş yoluyla sınır dışı edilmesini kastediyorlar. Milli Muhafız Ordusu’nu güçlendirerek,  hava kuvvetlerimiz ve donanmamız olmamasına rağmen zaferle sonuçlanacak bir harekâtın koşullarını yaratacaklarını iddia ediyorlar.

“YAKIN GEÇMİŞİN SİYASİ TARİHİ…”

Bizi karamsarlığa iten ikinci etmen, Kıbrıs’ın yakın geçmişinin siyasi tarihidir. Geçmişteki olayları anlamak, siyasi davranışlar ve toplumsal dinamikler kendini tekrarlama eğiliminde olduğundan, gelecekte neler olacağını kestirmemize yardımcı olur. Dolayısıyla, Talat, Akıncı (ve şimdi de Erhürman) olmak üzere üç Kıbrıslı Türk liderin Kıbrıs’ın yeniden birleşmesini desteklemiş olduklarını ancak, ne yazık ki, Kıbrıs Rum tarafının bu çabaları baltaladığını görüyoruz. Kıbrıs Rum propagandası ise kamuoyunu yanıltmak için başarısızlıkları Türk uzlaşmazlığına bağlıyor.

“HRİSTOFYAS’IN REDDİ…”

Hristofyas başlangıçta Talat ile müzakerelerde bulundu ve bu çabalar sonucunda bir dizi anlaşmaya varıldı. Talat, Hristofyas’ı anlaşmaları ortak bir bildiride kayda geçirmeye davet etti, ancak Hristofyas muhalefetin baskısı altında bu teklifi reddetti. Yer darlığı nedeniyle tüm anlaşmalara değinemiyorum. Ancak, tüm Kıbrıslıların, Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin adanın herhangi bir yerine yerleşme, mülk satın alma, ikamet etme ve ticari faaliyette bulunma hakkının ilk kez engellenmediğini vurgulamak istiyorum. İster Kıbrıslı Rum ister Kıbrıslı Türk olsun, bir Kıbrıs vatandaşı isterse Kıbrıs’ın herhangi bir yerine taşınabilecekti, aynı zamanda Kıbrıs’ın herhangi bir yerinde ikamet edebilecekti, çalışabilecekti, meslek sahibi olabilecekti, iş kurup işletebilecekti ve herhangi bir ekonomik faaliyette bulunabilecekti.

“ANASTASİADİS’İN BAHANELERİ…”

Mont Pélerin’deki Akıncı, Türkiye’nin tutumuna tamamen meydan okuyarak, daha önce Kıbrıslı Türklerin %35 talep ettiği topraklarda %29,2 talep ederek herkesi şaşırtmıştı. Bizim tarafımız %28,2 verilmesini talep etti, yani aradaki fark çok kolay kapatılabilecek %1’di. Anlaşmayı önlemek için Anastasiadis, A. Kiprianu’nun kendisini istişarelere davet ettiğini bahane ederek Kıbrıs’a geri döndü.

Crans Montana’da tarihi bir fırsatın kaçırıldığına dair inanç, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından dile getirildi. Anastasiadis, toplantı masasını devirip İsviçre tatil beldesinden ayrılan ilk kişi oldu. BM Genel Sekreteri, raporunda bir sonuca varılamamasının sorumluluğunu Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk olmak üzere iki tarafa atarken, Türkiye’yi yapıcı tutumundan ötürü övüyor. Guterres, aslında, Crans Montana’da yaşananlara dair anlatısı hiçbir şekilde benimsenmeyen Anastasiadis’i açıkta bırakıyor ve onu teşhir ediyor.

“GUTERRES ÇERÇEVESİ DE UZLAŞMAZLIKLA KARŞILANDI…”

Son olarak, 2018’de Akıncı, belki de sonrasında neler olacağını öngördüğü için, Anastasiadis’e  Guterres Çerçevesi’ni stratejik bir anlaşma olarak kabul etmesi için adeta yalvardı. Bu çaba da yine Kıbrıslı Rumların uzlaşmazlığıyla karşılandı.

“KARAMSAR BİR TABLO ORTAYA ÇIKIYOR…”

Özet olarak diyebiliriz ki, bir önceki cumhurbaşkanlarının sicilini inceleyerek, Kıbrıs sorununa çözüm bulma olasılığının ne kadar zayıf olduğu konusunda dersler çıkarabiliriz. Bu durum, Başpiskopos ve yardımcılarının Kıbrıs toplumuna şovenizm ve milliyetçilik aşılamaları bir araya gelince, Kıbrıs sorununa mutlu bir son yerine karamsar bir tablo ortaya çıkarıyor.

Diğer yazıları

Ölümünün 47. yılında Dr İhsan Ali – Ulus Irkad

Unutulmayan Lider: Dr. İhsan Ali Dr. İhsan Ali, Baf kazasında...

Cesurların Dansına Katıldı – Cenk Mutluyakalı

Ünlü Kıbrıslı yönetmen Alexia Papalazarou’yu kaybettik.Hem de genç yaşta…En...

Kıbrıs’ın bir Mandela’ya ihtiyacı var – Andreas Paraskos

Paraskos, 2 Kasım 2025 tarihinde FİLELEFTHEROS gazetesinde "Masum Kıbrıslıtükler’in...

Kıbrıs sorununda beş tane politika çelişkisi – Dionissis Dionissiu

Araştırmacı yazar, POLİTİS gazetesi yöneticisi Dionissis Dionissiu, Kıbrıs sorununda...

Son kez hoşçakal – Arda Arıkan

Henüz bir gün önce ona mesaj atmıştım. Uzun zamandır...
4,158BeğenenlerBeğen
946TakipçilerTakip Et
4,081TakipçilerTakip Et
732AboneAbone Ol

Son eklenenler

Dünün Güneşiynan Gurudurug Çamaşırlarmızı! – Halil Karapaşaoğlu

Yamır damlacıglarnın içine sıkışır garannıg… Garamuza olur gög… İşgillenir yüreyim…Diynemeyi övrenemedim...

Istrancaların kalbine nükleer santral – Özgür Gürbüz

Kırklareli’nde yapılmak istenen nükleer santralın sır gibi saklanan yeri...

İklim ve çocuk hakları – Serdar M. Değirmencioğlu

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Konferansı, resmi kısaltmasıyla COP30, Brezilya’nın Belém...

Donald’a karşı Zohran: Somut söylem ve taban örgütlenmesinin gücü – Yonca Özdemir

Zohran Mamdani’nin New York belediye başkanlığına uzanan hikâyesi, Amerikan siyasetinde uzun...

Barcelona acı vatan – Kıvanç Eliaçık

Barcelona Stadyumu’nun önünde toplanan kalabalık “İşte bir sabah… Uyandığımda”...

Onbeş Kasım yakın tarih kısa dolaşımı – Özkan Yıkıcı

Onbeş kasımın artık son saatine geldim. Aklımda hep bir...

Yeniden bir Onbeş Kasıma ulaşırken – Özkan Yıkıcı

Genelde şu gerçek hep ister yanlış ister doru yapılsa...

Canlı yayın