tüm yazılar:

Gotha Programı’nın eleştirisinin 150. yılı – Marcello Musto

Orjinal yazının kaynağıbirgun.net

Marcello Musto – Sosyoloji Profesörü, York Üniversitesi

5 Mayıs Marx’ın doğum günü olması dışında da özel bir gün: Siyasi yazıları arasında en önemlilerinden birinin de 150. yıldönümü. 1875’te Fernand Lassalle tarafından kurulan Genel Alman İşçileri Birliği ve İşçilerin Sosyal Demokrat Partisi, Marx ile birlikte yek bir siyasal güce dönüştü: Almanya Sosyalist İşçi Partisi. Marx ve Engels’e bu konuda danışılmamıştı ve Alman sosyal demokrasisinde somut sonuçlara etkilerinin ne kadar marjinal olduğunun bir kanıtı olarak, Lassalle’cı sosyal demokrasiye dayanan siyasal programın taslağı ancak bu karar alındıktan sonra kendilerine iletildi. Bu yüzden Marx Gotha şehrinde düzenlenen kongrede kararlaştırılan bu birleşmenin temellendirildiği siyasal metni ağır şekilde mahkûm ettiği uzun bir eleştiriyi yazmayı kendine görev edinmişti.

Metin mektup yoluyla sosyal demokrat lider Wilhelm Bracke’ye yollanmış, ancak Marx ve Engels’e en yakın militan grupları arasında gezmiş ve yayınlanmamıştı. Bu bağlamda, Engels dönemin Alman Sosyal Demokratlarının önde gelen figürlerinden August Babel’e, “olan bitene dair kendilerine tek bir kelime edilmemesini affetmeyeceğini” ve kendisinin ve Marx’ın Lassalle’cı devlet sosyalizmini temel alarak kurulmuş “bu yeni partiye asla mensup olmayacaklarını” yazmıştı. Bu ağır deklarasyona rağmen, Almanya Sosyalist Partisi (SAPD) haline gelecek bu örgütü inşa eden liderler pozisyonlarını değiştirmediler.

Dolayısıyla Marx 22 Mart 1875’te Gotha şehrinde düzenlenen birleşme kongresi için yazılan taslak programın uzun bir eleştirisini yazmaya kendisini mecbur hissetti. Kendi metnini içeren mektupta, “gerçek bir hareketin her adımı düzinelerce programdan daha önemlidir” demişti. Ancak “prensiplerin programları” ise son derece dikkatli yazılmalıdır, çünkü onlar “tüm dünya için partinin ne kadar ilerleyebildiğini ölçebilecek nirengi noktalarıdır”. Gotha Programının Eleştisi’nde, Marx Almanya’da taslaklaştırılan yeni manifestodaki birçok muğlaklık ve hatayı ağır şekilde eleştirmişti. Örneğin, “adil dağılım” kavramına dair eleştirisinde, tartışmacı bir biçimde “Burjuvazi bugünkü dağılımın adil olduğunu iddia etmiyor mu?” diye sormuştu. Ki hatta bugünün üretim biçimindeki tek “adil” dönüşüm bu değil mi? Kendi açısından, programa girmesi gereken siyasi talep Lassalle’ın tüm işçiler için emeğin eksiltilmemiş kazanç kavramı değil, üretim ilişkilerinin dönüştürülmesiydi. Marx, alışılagelmiş titizliği ile Lassalle’ın “ücretin ne olduğunu bilmediğini” açıklıyordu. Burjuva ekonomistlerini takip ederek, “meselenin özü yerine görünümünü” almıştı. Marx bunu, “ücretler göründüğü gibi değildir, adlı adınca emeğin değeri ya da fiyatı aslında emek gücünün değeri ya da fiyatının ancak maskelenmiş bir biçimidir. Bu sebeple ücretin bugüne kadarki tüm burjuva kavramsallaştırması ve bu kavrama karşı yine bugüne kadar geliştirilen eleştiriler, ücretli çalışanın kendi geçimi için çalışmaya rıza gösterdiği, yani kapitalist (ve artıdeğerin ortak tüketicileri) için belirli bir zaman karşılıksız çalıştığı kadar yaşadığı açığa çıktıktan sonra çöpe atılmalıdır” diye açıklıyordu.

Bir diğer tartışmalı konu ise devletin rolüne dair. Marx kapitalizmin ancak “toplumun devrimci bir dönüşümü ile” yıkılabileceğini savunuyordu. Lassalle’cılar “tüm emeğin sosyalist örgütü devlet tarafından üreticilerin dayanışmacı toplumlarına verdiği devlet desteği üzerinden yükseleceğini, bu toplumları işçilerin değil devletin var edebileceğini” savunuyorlardı. Marx açısından ise “dayanışmacı toplumlar ancak hükümetlerin ya da burjuvazinin koruması altında değil, işçilerin bağımsız üretimleri olarak ortaya çıkarsa bir değere sahip olabilirdi”; “devlet kredilerinin yeni bir demiryolu yapar gibi yeni bir toplum inşa edebileceği” fikri Lassalle’in teorik muğlaklıklarının tipik bir örneğiydi.

Neticede Marx birleşme kongresi için hazırlanan siyasi manifestonun Alman işçi örgütlerine sosyalist fikirlerin girebilmesinin zorluğunu kanıtladığını gözlemlemişti. “Gerçek demokraside devlet yok olur” temelli erken tespitleriyle uyumlu biçimde, Gotha Programının Eleştirisi’nde devlete “kendi entelektüel, ahlaki ve özgürleştirici temelleri olan bağımsız bir kuruluş” muamelesi yapmak yerine “mevcut devletin temeli mevcut toplumdur” diye yazar. Buna karşılık olarak, Wilhelm Liebknecht ve diğer Alman sosyalist liderler, birleşik bir parti kurabilmek için böyle bir programı kabul etmenin taktiksel bir karar olarak doğru olduğunu savunurlar. Bir kez daha Marx Londra ve Berlin’de alınan kararlar arasındaki büyük mesafeyle yüzleşmek zorunda kalır.

Metin Engels tarafından ancak Marx’ın ölümünün ardından, 1891’de Marx’ın fikirlerine çok daha yakın olan Erfurt Programının onaylanması sebebiyle yayınlanır. Alman Sosyal Demokrat Partisinin teorik dergisi Die Neu Zeit (Yeni Zaman) sayfalarında, bazı kısımları yumuşatılarak ve Engels tarafından metnin doğuşunun açıklandığı kısa bir girişle yayınlanır. İlk Türkçe versiyonu Fransızcadan çevrilerek 1969 yılında yayınlandı.

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img