Siyasete, kültüre ve iki toplum arasında uzlaşma ve dostluğa önemli katkılarından ötürü Takis Hacıdimitriu, AKEL tarafından geçtiğimiz günlerde onore edildi…
Lefkoşa’daki POED Etkinlikler Salonu’nda Takis Hacıdimitriu onuruna 2 Nisan Salı gecesi yapılan etkinliğe Kıbrıslıtürk toplumu liderlerinden Mustafa Akıncı bir video mesajla katılırken Hacıdimitriu’nun yakın çalışma arkadaşı yazar Hrisostomos Perikleus konuştu ve etkinliğin ana konuşmacısı AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu oldu. AKEL Merkez Komitesi’nin ödülünün Parti Genel Sekreteri tarafından takdim edilmesinin ardından Takis Hacidimitriu konuştu. Etkinlik Niyal Öztürk ve Frideriki Tombazu’nun seslendirdiği şarkılarla iki toplumlu müzik grubu “Let’s Sing Together Band” tarafından sunulan sanat programıyla tamamlandı.
AKEL tarafından barışa katkılarından ötürü onore edilen Takis Hacıdimitriu, 1964’te Digomo’da esir tutulup işkence edilen bir grup Kıbrıslıtürk’ün hayatını kurtarmıştı…
Nisan-Mayıs 1964’te Digomo’da askerliğini yaparken, bazı Kıbrıslırum askerlerin Klepini’den (Arapköy) bazı Kıbrıslıtürk çobanları kaçırarak onlara işkence yaptıklarını öğrenen Takis Hacıdimitriu, derhal Yunanistan Büyükelçiliği’nin müdahalesini istemiş ve onların hayatını kurtarmıştı…
O günlerde Takis’in dayısı Omorfolu Lukis Akridas, Yunanistan’da Yorgo Papandreu kabinesinde Eğitim Bakanı olarak görev yaptığı için, Takis Hacıdimitriu’nun Kıbrıs’taki Yunanistan Büyükelçiliği’ne giderek böylesi bir konuda müdahale etmeleri ve bazı Kıbrıslırum askerler tarafından kaçırılarak işkence altında tutulan Arapköylü bazı Kıbrıslıtürk çobanların hayatlarının kurtarılmasını istemesi mümkün olabilmişti… Takis Hacıdimitriu, o günlerde bu konuları denetimi altında tutan İçişleri Bakanı Yorgacis’e değil, Yunanistan Büyükelçiliği’ne gitmeyi tercih etmişti… Ve sonuçta bu müdahalesi etkili olmuş ve Arapköylü bazı Kıbrıslıtürk çobanların hayatını kurtarabilmişti… Çünkü Takis Hacıdimitriu, Yunanistan Büyükelçiliği’ne giderek Digomo’da olup bitenleri ifşa etmiş, hatta “Başka büyükelçiliklerin de bu konularda bilgisi var ha!” diye onları uyarmıştı… Arapköylü Kıbrıslıtürkler’den elde ettiğimiz bilgilere göre, o günlerde yedi Kıbrıslıtürk çoban kaçırılmıştı ve bunlardan bazıları bugün hayatta bulunuyor. Takis Hacıdimitriu, hayatını kurtarmış olduğu Kıbrıslıtürkler’le ilgili hiçbir zaman “övünmemiş”, bir televizyon programında kendisine bu konuda sorulan bir soru üzerine yanıt verince, yaptığı bu insaniyet ortaya çıkmıştı. Biz de bu konuda kendisiyle ayrıntılı bir röportaj yapmıştık ve 2023 yılında bu röportaj, bu sayfalarda yayımlanmıştı.
Takis Hacıdimitriu’nun yakın akrabalarından biri de halen “kayıp”. Yanni Ellinas, eşi Gagullu’yla birlikte 1963’te Lefkoşa’da Selimiye Camisi yanındaki Uray Sokak’taki evinde saldırıya uğramış ve bu yaşlı çift bazı Kıbrıslıtürkler tarafından öldürülmüştü… Yanni ve Gagullu Ellinas, hala “kayıp” – onların Tekke Bahçesi dışında bir noktaya gömülmüş oldukları yönünde bilgiler mevcut.
Takis Hacıdimitriu, yıllarca İki Toplumlu Kültürel Teknik Miras Komitesi’nin Eş Başkanlığını da yapmış bulunuyor. Özellikle bu komitenin çalıştığı ilk dönemlerde çok büyük saldırılar altında kalan Hacıdimitriu, hiçbir zaman duruşundan hiçbir taviz vermeksizin Kıbrıslıtürk toplumuyla dostluk ve barışı savunmayı sürdürmüştü.
TAKİS HACIDİMİTRİU’NUN ÖZGEÇMİŞİ…
AKEL Türkçe sayfasında yayımlanan özgeçmişini ve bu ödül gecesinde yapılan konuşmaları, okurlarımızla paylaşmak istiyoruz. Takis Hacıdimitriu’nun özgeçmişi özetle şöyle:
*** Takis Hacıdimitriu Kıbrıs’ta siyasete, kültüre ve adadaki iki toplum arasındaki uzlaşmaya ve dostluğa önemli katkılarda bulunan değerli bir şahsiyettir. 1934 yılında Lefkoşa’da doğan Takis Hacıdimitriu Atina’da diş hekimliği eğitimi aldı. Yunanistan’da öğrenci hareketi ve siyasi yaşam içerisinde yoğun faaliyetlerde bulundu. Kıbrıs’ta Diş Hekimi olarak çalıştı ve 10 yıl boyunca Kıbrıs Diş Hekimleri Birliği Başkanlığı yaptı. Takis-Katya çiftinin Hristina ve Efstathios adında iki çocuğu var.
*** Takis Hacıdimitriu 1964 yılında gönüllü olarak Milli Muhafız Ordusu’nda görevini yaptı. Alithya, Kipros, Ta Nea, Nei Keri gazetelerinde düzenli olarak yazıları yayınlandı ve ayrıca Atina Haber Ajansı muhabirliğini de yaptı. Kurucu üyesi olduğu Sosyalist Parti EDEK’in 21 yıl boyunca Genel Sekreterliği’ni yaptı. Ilımlı ve diyalektik yaklaşımıyla öne çıktı, her zaman çatışmadan ziyade diyaloğu tercih etti. 1967’de Yunanistan’daki darbenin ardından Yunanistan’da Demokrasinin Yeniden Sağlanması Komitesi’nin kurulmasına öncülük etti. 1974’ün kara günlerinde Cunta ve EOKA-B’nin darbesine karşı direnişte yer aldı. 1974’teki savaş ardından yürüyüşler başta olmak üzere Kıbrıs’ın mücadelesinde aktif olarak öne çıktı.
*** Takis Hacıdimitriu dört kez Milletvekili seçildi. Daima insan haklarını ve sosyal adalet ilkelerini savunarak, ılımlı demokratik yaklaşımıyla öne çıktığı Kıbrıs Temsilciler Meclisi’ni Avrupa Konseyi Parlamentolar Arası Birlik’te temsil etti ve Avrupa Konseyi Kültürel Miras Alt Komitesi’nin başkanlığını yaptı.
*** Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’ne üyelik başvurusunun yapılmasında öncü oldu. Katılım öncesi dönemde Avrupa Parlamentosu ve Kıbrıs Temsilciler Meclisi Karma Komisyonu üyeliği görevinde bulundu. 2003 yılında Cumhurbaşkanı Tassos Papadopulos tarafından Kıbrıs’ın Avrupa Birliği Uyum Koordinatörü olarak atandı.
*** Nisan 2008’de Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas tarafından Kültürel Mirasın Korunması Teknik Komitesi’ne Kıbrıslırum heyetinin başkanı olarak atandı. Adanın iki tarafında da tarihi eserlerin kurtarılması ve restore edilmesinde büyük katkıları oldu. Bu faaliyetleriyle önemli kültürel alanların restorasyonunun yanı sıra Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslıtürkler arasında karşılıklı saygının ve ortak tarihi hafızanın güçlendirilmesine de önemli katkılarda bulundu. Kurtarılan eserler arasında Apostolos Andreas ve Ayios Panteleimonas manastırları, Mağusa surları ve daha nicesi yer almaktadır. Kültürel Miras Teknik Komitesi’nde Kıbrıslıtürkler’le iş birliği içinde 14 yıl boyunca arkeolojik ve dini nitelikteki 99 eserin kurtarılıp korunmasına katkıda bulundu.
*** Kültürel mirasın korunmasına sundukları önemli katkılardan dolayı Takis Hacıdimitriu ve Ali Tuncay AKEL Merkez Komitesi tarafından verilen Tefkros Anthias ve Theodosis Pieridis Ödülü’ne layık görüldü. Yeni Kıbrıs Derneği ve Kıbrıs Mimarlar Birliği tarafından ödüllendirildi.
İki toplumun barış içinde bir arada yaşamasına inanan Takis Hacıdimitriu Kıbrıslıtürk toplumuyla yeniden yakınlaşmanın öncülerinden oldu. Şener Elcil ile birlikte, 75 Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk örgütü temsil eden İki Toplumlu Barış İnisiyatifi “Birleşik Kıbrıs” örgütünde yer almaktadır.
*** Kıbrıs’taki iki toplum arasındaki iş birliği ve barış içinde bir arada yaşama yönünde büyük katkılarından dolayı İhsan Ali Vakfı tarafından ödüllendirildi… Avrupa Parlamentosu oybirliğiyle aldığı kararıyla, Takis Hacıdimitriu ve Ali Tuncay’ı 20 Ekim 2015’te Avrupa vatandaşı ilan etti. 2022’de Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis tarafından kendisine Kıbrıs Cumhuriyeti’ne “Fevkalade Katkı Madalyası” verildi.
*** Yazar olarak Takis Hacıdimitriu Kıbrıs’ın yakın tarihi, Türk-Yunan ilişkileri ve kültür alanında kapsamlı bir dizi eser sundu. Kitapları tarihi doğrulukları ve siyasi meselelere ilişkin derinlemesine nesnel analizleri nedeniyle geniş çapta ilgi gördü. Diğer eserlerinin yanı sıra, “24 Nisan 2004 Referandumu ve Kıbrıs Sorununun Çözümü”, “Kıbrıs 1950-1959, İrredantizm’in Sonu” (2018), “Kıbrıs Cumhuriyeti 1959-1964 Devlet ve Derin Devlet” (2021), “Kıbrıs Cumhuriyeti 1964-1967 Militarizasyondan Askeri Yönetime” (2023) adlı kitapları yayımlandı.
*** Siyasetçi, akademisyen, yazar, tarihçi Takis Hacıdimitriu… Sade, mütevazı, gerçek bir vatansever… 91 yaşındaki Takis Hacıdimitriu bugüne kadar yaptığı gibi, tutku ve enerji dolu bir şekilde çalışmaya, eserler üretmeye, yaratmaya, katkılarda bulunmaya devam ediyor…
ONORE EDİLDİĞİ GECE…
Lefkoşa’daki POED Etkinlikler Salonu’nda AKEL tarafından 2 Nisan 2025 Salı akşamı düzenlenen etkinlikte onore edilen Takis Hacıdimitriu’yla ilgili Kıbrıslıtürk lider Mustafa Akıncı da bir video mesajı göndererek geceye katkıda bulundu. Etkinlikte Takis Hacıdimitriu’nun yakın arkadaşı ve yazar Hrisostomos Perikleus, yaptığı konuşmada özetle şöyle dedi:
*** Takis Hacıdimitriu’yu “Kipriaka Hronika” (Kıbrıs Günlükleri) dergisi ve “Kipros” (Kıbrıs) gazetesi aracılığıyla uzaktan takip ederdim. 21 Nisan 1967’de Yunanistan’da darbe yapılıp diktatörlüğün dayatılmasına karşı derhal tepki göstermesinden dolayı ona hayran kaldım. Cunta’ya ve Kıbrıs’taki uzantılarına karşı mücadelesine hayran kaldım. 21 Nisan 1971 cuntasına karşı yapılan protesto gösterisini ve Yunan Askeri Polisi ESA’cılarla çatışmasını hayranlıkla izledim. Bu cesur bir eylemdi.
*** 1971’in eylül ayında eşimle birlikte Limasol’dan Lefkoşa’ya taşındık. Ben zaten EDEK saflarına katılmıştım. Ve benim ilk arzum onunla şahsen tanışmaktı. Kliniğindeki buluşmamızdan hatırımda kalanları söylüyorum. Siyasi gerçeklik hakkında vizyon sahibi bir bakış açısı vardı ve cuntanın Kıbrıs’a yönelik olarak oluşturduğu tehdidin tamamen farkındaydı.
*** O zamandan itibaren Takis’in evi benim için siyasi bir toplantı salonu oldu. Zaman zaman bir grup öğretmen orada bir araya gelirdik. Takis ve Katya da hep bizimle olurdu ve cuntanın ve EOKA-B’nin okullara ve orduya sızmasının yol açtığı sorunları, öğretmenler ve yurttaşlar olarak omuzlarımıza düşen görevleri tartışırdık.
*** Takis Hacıdimitriu’yu yakından tanımam 1984-87 yıllarında işgal karşıtı Pirgos-Derinya yürüyüşleri sırasında oldu. Bunlar, Cuéllar planı hakkında partilerin birbirlerini yediği bir dönemde Takis Hacıdimitriu’nun fikri ve eylemiydi. Organizasyon sorumluluğu bana verilmişti. İlk yürüyüşte dayanılmaz bir bel ağrısı çektiğini hatırlıyorum. Yanına gittim. Yanında çocukları Hristina ve Stathis ile yürüyordu. Ona arabaya binmesini söyledim. Onun cevabı: “Çocuklarım büyüdü ve ben onları tanıyamadım. Onları şimdi tanıyorum. Beni bu mutluluktan mahrum etme” oldu.
*** 1985 yılındaki ikinci yürüyüşe, okullarda kamp yaptıktan sonra akşamları gittiğimiz köyleri, EOKA’nın kahramanı Rotsidis’in köyü ve milliyetçiliğin kalesi olan Mammari’yi de ekledik. Takis’le birlikte bir grup köye indik. Takis’in konuşacağı meydandaki kahvehane kapalı ve kilitliydi. Her taraf karanlıktı. O yüzden Takis, «Golf’ü getirin» dedi. Küçük bir araba olan Golf’ta nüfusun yoğun olduğu yerlerden geçerken yürüyüşü duyurmak için hoparlörlerimiz vardı. Takis Golf’un mikrofonunu aldı, boş ve karanlık meydanın içinde konuşma yapmaya başladı ve 100 metre yukarıdaki Rotsidis Derneği’nin müdavimlerine seslendi. “İnsanları evlerine hapseden sizlere sesleniyorum. Evlerinizden yüz metre uzaklıkta olan işgale karşı mesajımızı duymamak için kapılarını, pencerelerini, kulaklarını kapatan sizlere sesleniyorum” dedi. Daha sonra biz oradan ayrıldık. Rotsidis Derneği’de bir kriz ve tartışma yaşandı. Bazıları ortaya koydukları bu tavırdan utandı. Sonunda Takis’e gidip özür dilediler.
*** Takis’le elli küsur yıl birlikte yürüdük. Bir seferinde açıkça farklı yolları seçtiğimizde bile dostluğumuz hiç sarsılmadı. O sefer de BM’nin çözüm planını bekleyiş dönemindeydi. Bu bekleyişin 2003 Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle de bağlantısı vardı. Bu arada Yannakis Omiru Parti’de yeni başkanı olarak seçilmişti. Ben Parti’nin Merkez Komitesi ve Politbüro üyesiydim. Ekim 2002’de Yannakis Omiru’nun Cumhurbaşkanlığı seçimlerine Anastasiadis’le birlikte katılma kararı üzerine Parti’den ayrıldığımı beyan ettim. Anastasiadis’in aşırı milliyetçi söylemleri beni rahatsız ediyordu. Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin Birleşmiş Milletler Planı’nın sunulması beklenirken, Anastasiadis’in milliyetçiliğinin BM çerçevesinde olası bir anlaşmaya karşı olduğunu görüyordum. DİKO’nun Cumhurbaşkanı adayı Tasos Papadopulos ile ortak noktalarımız konusunda çekincelerim olmasına rağmen, Sol’la birlikte ilerlemeye karar verdim.
*** Ve ardından 2 Kasım 2002’de Annan Planı geldi. Tasos’un “kusursuz” bir tutum sergilediğini ama etrafındaki insanların Plan’ı temelden reddettiğini gördüm. Kliridis Kopenhag’da Planı kabul ettiğini söyledi ve ardından Cumhurbaşkanlığı’nın 16 ay daha uzatılması talebini açıkladı. Kıbrıs sorununun çözümü, 1 Mayıs 2004’te AB’ye katılım ve ardından görevden ayrılacağını belirtti. Ben açıkça Kliridis’i destekledim. Takis ise daha önce Tasos’u desteklemişti. Tasos ona Plan’ın sıkı bir şekilde müzakere edileceğini ancak sonuçta çözümün bu olacağını söylemişti. Bu durumda hem kamuoyuna yaptığımız açıklamalarla hem de basında çıkan yazılarımızla kendimizi karşıt kutuplarda bulduk. Ama ilişkimizi kesmedik. Ta ki Tasos’un Çözüm Planı’na güçlü bir şekilde HAYIR denilmesi çağrısını yaptığı 7 Nisan 2004’e kadar…
Ertesi gün Takis alenen Annan Planı’nı destekledi, sorumluluk üstlendi ve Tasos’un kendisini atadığı AB Koordinatörlüğü görevinden istifa etti. Kritik ulusal konularda zamanında ve net bir tavır alınması ve sorumluluk üstlenilmesi. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tarihi boyunca siyasi liderlerimizde göremediğimiz bir erdem.
*** Takis’in tüm kitaplarının editörlüğünü yaptım. Onlarda gördüğüm ve nadir bir erdem olarak altını çizdiğim yenilenme cesaretidir. Alışılagelen siyasal pratiğin aksine, bu kendini haklı çıkarma yönündeki bir çaba değildi. O araştırır, detayları inceler, öğrenir, görüş ve tutumunu yeniler.
Takis Hacıdimitriu’nun kişiliğinde önemli bir unsur da entelektüel birikimidir. “Kıbrıs Günlükleri”nin aydını, siyasi kariyerini gerçek anlamda entelektüel bir eserle, Kültürel Miras Komitesi çerçevesinde yaptığı katkılarıyla noktalıyor.
*** Sözlerimi tamamlarken şunu da açıkça belirtmek istiyorum: ilişkimizi hiçbir zaman eşit veya benzer ölçekte olanların ilişkisi olarak görmedim. Takis’te vizyon sahibi bir mücadeleciyi, bazen bir hayalperesti, bazen de Don Kişot’u gördüm. Kendimi de az çok Sanço’ya benzetiyordum. Pratik işlerin adamı. İngilizler buna donkeywork diyorlar. Büyük vizyonlu ataklar daima Takis Hacıdimitriu’nun işiydi ve öyle olmaya da devam ediyor.
STEFANOS STEFANU NE DEDİ?
AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu da yaptığı konuşmada, özetle şöyle dedi:
*** Bu akşam AKEL olarak bu mütevazı, ama anlam ve mesajlarla dolu etkinlikle Takis Hacıdimitriu’yu onore ediyoruz. Siyasetçi, bilim adamı ve aydın insanı onurlandırıyoruz. Bunlar onun çok çalışarak, özveriyle ama her şeyden önce etik değerlerle hizmet ettiği vasıflardır. Takis Hacıdimitriu’yu, faaliyetlerini ve kamusal yaşamdaki genel mevcudiyetini karakterize eden bir başka özelliğinden, yurtseverliğinden dolayı da onurlandırıyoruz.
*** Elbette yurtseverliğin her kişi için ifade ettiği anlam farklı olabilir. Ama Takis Hacıdimitriu’nun Kıbrıs’a olan büyük ve derin sevgisini kim inkâr edebilir? Onun hiçbir kişisel çıkar ve kazanç gözetmeden, tüm gücüyle vatanı için mücadele ettiğinden kim şüphe duyabilir? Kuşağının diğer önemli insanlarıyla birlikte farklı bir Kıbrıs’ın; yaratıcı, öncü, demokratik, ilerici bir Kıbrıs’ın hayalini kuran ve gençliğini, tüm yaşamını bu vizyona adayan Takis Hacıdimitriu’yu onurlandırıyoruz. Zira Takis, siyasal olarak olgunlaşmaya başladığı, siyasal yönelim ve pusula edindiği andan itibaren, sadece vizyonun oluşturulmasıyla yetinmeyip, onu gerçekleştirmek için her türlü imkânı, her fırsatı değerlendirmeye çalıştı.
*** Takis diğer şahsiyetlerle, dostlarla, yol arkadaşlarıyla birlikte hayatın yeni sayfalarını açar ve kamusal yaşamla ilgili konulara girer. “Kıbrıs Günlükleri” ve “Kıbrıs Günlükleri Evi” Kültür Merkezi hayal etmekten vazgeçmeyen Takis için bir başlangıç ve varış noktası olur. Yol arkadaşlarıyla birlikte Kıbrıs’ta bir Üniversite, herkese açık bir kültürel yaşam talep eder; tiyatroları, konserleri, entelektüel gelişimi öne çıkarır ve Paris’teki 1968 Mayısından ve savaş karşıtı hareketten etkilenerek yeni ortaya çıkan aydınlar arasında bir tartışma ve mayalanma süreci yaratır. Ve o dönemde Atina cuntası tarafından uygulanan sansür ve susturma nedeniyle Seferis, Anagnostakis ve Helenizmin diğer büyük şahsiyetlerine “Kıbrıs Günlükleri” sayfalarını açar ve böylece onlar da Kıbrıs’ta değerli bir sığınak bulmuş olurlar.
*** Aynı coşku ve şevkle Takis, eşi Katya ve İsveçli Jerry Svensson ile birlikte “Eksormisi” (Atılım) Kültür Vakfı’nın kurulması ve finansmanı için çalışır.
Takis Hacıdimitriu’nun cunta karşıtı eylemleri onun siyasi faaliyetlerinde önemli bir yere sahiptir. Yunanistan’da Demokrasiyi Yeniden Tesis Etme Komitesi’nin ve “Demokratik Savunma” direniş örgütünün kuruluşuyla diktatörlüğe karşı mücadelede en ön safta olanlar arasında yer alır.
*** Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios’a karşı yapılan ve Türkiye’yi Kıbrıs’a getiren hain darbeyle doruğuna ulaşan terörist ve faşist eylemleriyle Cunta ve EOKA B Kıbrıs’ta demokrasiyi şiddet uygulayarak rafa kaldırdığında da o aynı kararlılıkla demokrasiyi savunma mücadelesine katıldı. Devamında, Takis, Kıbrıs sorununun çözümü, ülkemizin ve halkımızın yeniden birleşmesi için ortaya koyulan muazzam çabada yerini aldı ve bu, onun bugüne kadarki sürecini, “mevcudiyetini” belirledi. Takis Hacıdimitriu siyasetten kendisine hizmet sağlamadı, o siyasete hizmet etti. Halkın ve devletin kendisine emanet ettiği her makamda, etik ve dürüstlükle memlekete ve halka hizmet etti.
*** Takis Hacıdimitriu talep ettiklerimizi, kaybettiklerimizi ve kazandıklarımızı ve her şeyden önce ne yazık ki yanılsamaların, milliyetçiliklerin, dogmatizmlerin, kendinden farklı olana düşmanlıkların, hoşgörüsüzlüklerin ve ihanetlerin engel olduğu barış ve iş birliği koşullarında Kıbrıs’ımızı inşa etmek için değerlendirebileceklerimizi kaydeden gerçekçiliğin ama aynı zamanda vizyonun kalemi ve ciddiyetin, ölçülülüğün ve aynı zamanda dinamizmin tüm bu yıllar boyunca yorulmak bilmez sesi oldu ve olmaya devam ediyor. Takis tüm bunları Kıbrıs’ın yakın tarihine odaklanan önemli eserlerinde kaydetmektedir. Onun çok yoğun bir şekilde yaşadığı, evrildiği, Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslıtürklerin çözüm için, siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli iki toplumlu federasyon çerçevesinde ülkemizin yeniden birleşmesi için verdikleri ortak mücadelenin sembolü olan şahsiyet haline geldiği bir tarihten söz ediyorum.
*** Takis zamanın tüm güçlüklerine rağmen, çözüm ve yeniden birleşme mücadelesine damgasını zaten vurmuş olarak, Kıbrıs’ın ne Türk ne Yunan değil; Kıbrıslırumlara ve Kıbrıslıtürklere, kendi halkına ait olduğuna inananlarla birlikte bu yurtsever, ilerici mücadeleyi sürdürmektedir. Nitekim Anayasası temelinde Kıbrıs devletinin iki toplumlu olduğunu unutmamalıyız.
Ülkemizin geleceği için bu hayati ve kritik mücadelede AKEL’in var olduğunu ve var olmaya devam edeceğine bir kez daha vurgulamak istiyorum. Takis Hacıdimitriu ve bu vizyona inanan herkesle birlikte bu mücadelede yol arkadaşlarıyız, ortak mücadele arkadaşıyız.
*** Takis Hacıdimitriu, Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk toplumlarının işbirliği ve daha geniş olarak Kıbrıs sorununun çözümü yönünde ortaya koyduğu çalışmalarından dolayı İhsan Ali Vakfı, Yeni Kıbrıs Derneği, İşgal Altındaki Belediyeler Komitesi ve diğer kuruluşlar tarafından onurlandırıldı. Avrupa Kültür Katkı Ödülü “Europa Nostra” ile onore edildi. Avrupa Parlamentosu tarafından Avrupa Vatandaşı Ödülü’ne ve Kıbrıs devleti tarafından Kıbrıs Cumhuriyeti’ne “Fevkalade Katkı” Madalyası’na layık görüldü.
*** Takis’in hayatında ayrı bir bölüm de Kıbrıs’ın Kültürel Mirasının Korunması Teknik Komitesi’dir. Takis, Teknik Komite’nin diğer üyeleriyle birlikte on dört yıl boyunca 99 anıtın kurtarılmasına ve korunmasına kararlı bir şekilde katkılarda bulundu. Bu anıtlar, kimliğin ve tarihin tartışılmaz tanıklarıdır ve aynı zamanda geleceğin pusulasının göstergeleridir.
*** “İletişim köprüsü ol, çıkmaz sokak değil.” Bu sözlerle dayısı Lukis Akritas’ın bir zamanlar genç Takis’e verdiği öğüt, onun vicdanında filizlenen, tüm bu yıllar boyunca ve özellikle de Teknik Komite’de çalıştığı yıllarda meyvelerini veren bir tohum oldu. Çünkü karşılaşılan tüm sorunlara ve zorluklara rağmen, bir çıkış yolu bulundu, ortak hedefler üzerinde mutabakata varıldı, ortak bir yol izlendi ve çalışmalar gerçekleştirildi.
*** Ülkemizin kültürel mirasının kurtarılmasına ve korunmasına yaptığı katkılardan dolayı Takis Hacıdimitriu’yu ve Kültürel Mirasın Korunması Teknik Komitesi Eşbaşkanı Ali Tuncay’ı AKEL Merkez Komitesi “Tefkros Anthias – Thodosis Pieridis” ödülü ile onore etti.
*** Takis Hacıdimitriu verdiği çok sayıdaki röportajlardan birinde şu retorik soruyu sormuştu: “Biz bu ülkeyi ne zaman sevdik?” Kesinlikle, sevgili Takis, ülkemizi herkes sevmiyordu, en azından kimileri kendi emellerinden veya kariyerlerinden daha fazla sevmiyorlardı. Ama Mağusa ve Girne sahillerindeki her bir kum tanesini, Omorfo’nun, Lapta’nın ve Karava’nın portakal ağaçlarının her çiçeğini, Mesarya ovasının her meyvesini, bölünmüş Lefkoşa’nın sokaklarındaki her taşı, Beşparmak kayalıklarında yetişen her siklameni sevenler vardı ve var olmaya devam ediyorlar. Onlar anonim olabilirler ama sayıları az değildir. Lüks gökdelenlerin balkonlarından Kıbrıs’ı seyretme lüksüne sahip olmayabilirler, ama onlar Kıbrıslıların tümünün özgür, barış içerisinde ve yeniden birleşmiş bir Kıbrıs’a ulaşma arzusunun ve heyecanının birleştiği Kıbrıslırumlar’ın ve Kıbrıslıtürkler’in her bir araya gelişlerinde, sokaklarda, mahallelerde, barikatlarda tarihi yazıyorlar. Anonim olanlar, sayıları çok olanlar, işte onlar Kıbrıs’tır. Ve sonunda kazanacak olan, sevgili Takis’im işte bu Kıbrıs’tır!
*** Takis’in gençliğinde babasının kütüphanesinde keşfettiği ve hayran kaldığı kitaplardan biri de “Perikles’in Cenaze Töreni Söylevi” isimli Atinalı antik tarihçi Thukididis’in kitabıydı. Thukididis bu kitabında şöyle yazıyor: “Yönetim şeklimiz Demokrasi’dir, çünkü iktidar çoğunluğun elindedir ve çoğunluk tarafından uygulanır. …. Yasalara uyarız, özellikle de güçsüzleri korumak için yapılmış olan ve yazılı olmasa da çiğnenmesi utanç verici olan yasalara…”.
*** Bu satırlarda Takis Hacıdimitriu’nun tüm hayatının ve birikiminin özü var. O yaşamı boyunca, iktidarın çoğunluğun elinde olduğu bir yönetim şekli olan Demokrasi’ye tutku ve özveriyle hizmet etti. Bu hizmeti sırasında, her şeyden önce kamusal şahsiyetlerin sahip olmaları gereken etiklik, dürüstlük, doğruluk ve hukuka saygı çıtasını hiçbir zaman alçaltmadı. Korkudan değil, bilinçli olarak! Yasalar öyle dediği için değil; adaletin ne demek olduğunu bize gösteren ve bizi yönlendiren pusulanın, ilerlemenin, evrimin yazılı olmayan, tamamen insani ve evrensel yasalarına olan saygısından dolayı…
*** Sevgili Takis, Demokrasi’ye, Kıbrıslırumlara-Kıbrıslıtürklere-Maronitlere-Ermenilere ve Latinlere, Kıbrıs’ımıza ve halkına sundukların için büyük şükran duygularıyla yüreğimizin derinliklerinden sana çok teşekkür ederiz! Seni onurlandırma onuruna erişmek bizim için büyük bir mutluluktur!
Daima iyi olman dileklerimizle!
TAKİS HACIDİMİTRİU’NUN KONUŞMASI…
AKEL Türkçe sayfasındaki habere göre etkinlikte Takis Hacıdimitriu da bir konuşma yaparak şöyle dedi:
*** AKEL’e, parti liderliğine ve üyelerine bu onur için teşekkür ederim. Genel Sekreter Stefanos Stefanu’ya da bir yurttaş olarak yapma sorumluluğunu hissettiklerimi bu kadar cömertçe dile getirdiği için teşekkür ederim. Ortak iyilik uğruna sorumluluklar ve bedeller üstlenen bir Kıbrıslıtürk lider, Kıbrıslı lider Mustafa Akıncı’nın içten mesajı da benim için ayrı bir onurdur. Hrisostomos Perikleus’un samimi ve yürekten sözleri zor zamanlardaki iş birliğimizin de beyanı ve bir göstergesidir.
*** Hepinizin bu etkinlikte bulunması da beni hala duygulandırmakta ve aynı zamanda bana sorumluluklar da yüklemektedir. Ancak şunu baştan söylemeyi görevim sayıyorum: Hiçbir şeyi tek başıma yapmadım. Daima başkalarıyla birlikte çalıştım. Bunlar bazen birkaç kişiyle, bazen birçok arkadaş ve meslektaşla, her zaman toplum ve toplumsal konjonktür içinde ortaya koyulan ortak çabalardı. Birlikte ilerlediklerimizin tümünün isimlerini tek tek söylemem zor. Birçoğu bu salonda bulunuyor, birçoğu da artık aramızda değil. Ancak onların mesajı canlı ve güçlü bir şekilde bize yoldaşlık ediyor.
*** Bugün bana bahşedilen onur, benim için ağır bir yük ve Kıbrıs’ta acı çeken, Kıbrıs’ı seven, bağımsızlığı, demokrasisi ve barışı için mücadele eden herkesi kapsıyor ve kucaklıyor. Onların birçoğu benden çok daha fazlasını verdi ve bu mücadelede canını verenler az değildir.
*** Eşim Katya ve çocuklarım Hristina ve Stathis’in anlayışı ve desteği olmasaydı yapabildiklerimi de yapamazdım. Bana örnek olan ve destek veren annemin ve babamın, kız kardeşimin anısına ve tüm aileme şükran duygularımı dile getirme ihtiyacını hâlâ hissediyorum.
*** Yılların ağırlığını omuzlarımda hissederek bu kürsüdeyim. Kıbrıs tarihinin en dramatik olayının, Yunan cuntası ile EOKA B’nin birlikte Kıbrıs aleyhine yapmaya cüret ettiği darbe, savaş ve bunları izleyen Türk istilası ve işgali ile doruğa ulaşan, Kıbrıs tarihinin en çalkantılı ve belirsiz döneminde yaşanan tarihi olayların ağırlığını omuzlarımda hissederek bu kürsüdeyim.
*** Vatanımızın bu kritik döneminde, yaşananları düşünmek, değerlendirmek ama aynı zamanda bugüne kadar cesaret edemediğimizi, yani geleceği de düşünmek hepimizin boynunun borcudur. Bunun kendiliğinden olmayacağını, kimsenin bize bunu bağışlamayacağını da biliyoruz. Ancak yaratıcılık eleştirel ve özeleştirel bir ruhun da var olmasını gerektirir. Yeni bir yolu, yeni bir birlik, barış ve demokrasi vizyonunu mitleri, yapıları, dogmatizmleri sorgulayarak, hataları kabul ederek arayabiliriz.
*** Vizyon mevcut, ona sahip çıkarak ve onu rehber edinerek benimsememizi bekliyor. Bunlar insanımıza yakışan değerler. Dogmatizmin ve hesapların ötesinde, ayrım hatlarını ve dikenli telleri aşan, insanları kucaklayabilen bir vizyon. Yarının Kıbrıs’ını inşa etmenin önünde engel teşkil eden şüpheleri ve zaafları aşmamızı sağlayacak gücü bize verecek olan bir vizyon. Aramızda güven iklimini oluşturmamız ve içinde bulunduğumuz zor şartlarda kurtarılabilecek olanı kurtarmak için Kıbrıs’ın tarihine ve onu çevreleyen gerçekliklere yanıt veren bir vizyon.
*** Dostluk ve rekabet stratejisi arasında bizim dostluk, iş birliği ve ortak çıkarlar stratejisini tercih etmek ve çok kültürlü bir Kıbrıs’ı ortak bir değer olarak tesis etmekten başka seçeneğimiz yok. Çok uluslu ve çok kültürlü bir Kıbrıs’ı ortak bir değer olarak tesis etmeliyiz. Yurttaşlar olarak bizi birleştiren her şeyi en iyi şekilde değerlendirmeli, farklılıklarımızı da hesaba katmalı ve bunların tümünü bundan sonraki sürecimizin zenginliği ve gücü olarak görmeliyiz.
*** Dünyanın en önemli coğrafyalarından birinde, Doğu Akdeniz’de, kendine özgü çok değerli tarihi olan bir adayı miras aldık. Bu hepimiz için büyük bir armağandır. Bize zamanın derinliklerine giden, tarihi ve birçok insanın ve kültürün buralardan geçişini anlatan anıtlara, zengin bir mirasa sahip olan bir vatan verildi.
*** Halkı yüzyıllar boyunca zorluklara ve felaketlere dönemimizde kaybetmiş olduğumuz sabır ve bilgiyle göğüs geren bir ülkede yaşıyoruz. Ortak vatanımızı korumadık, sevmedik. İnsanların acı çekmesine, ülkenin yıkıma sürüklenmesine yol açan şiddeti ektik. Yaşananlardan dolayı her birimiz, sorumluluğumuzun derecesine göre, kendimizi suçlu hissetmeliyiz. Daha ileriye gidebilmemiz, farklı bir geleceği inşa edebilmemiz için affetmek için olmasa bile karşılıklı anlayış için birbirimize özür borçluyuz.
*** Küçük ve güzel vatanımızda kardeşlik ve ortak bir rota için gençlerimize ve kadınlarımıza yönelmemiz şarttır. İnsanlar, doğa, dağlar, deniz, bilim, sanat, şarkı ve dans, yaratıcı yaşam için barışın ve birlikte ilerlemenin yollarını açar.
Evet! Ben milli mücadeleyi, ENOSİS’i hayatının merkezine almış bir kuşaktanım. Ve o zamandan bu yana gerçekleri görmezden gelerek, kuzey ve güney olarak ikiye bölünen vatanımızın kayıplarına, kaybettiklerine tanık olarak yaşadık. Hiç kimse ama hiç kimse, yaşadığımız bu acı gerçeklik karşısında memnun olamaz. Hala bu hazin süreçten bir şeyler öğrenip öğrenmediğimizin merakıyla yaşıyoruz.
*** Kıbrıslıtürkler ve Kıbrıslırumlar olarak farklı yollardan ortak bir sonuca, kaderimizin ortak olduğu sonucuna ulaştık. Ne Kıbrıslırumlar Yunan ordusuyla ENOSİS’i sağlayabildiler, ne de Kıbrıslıtürkler Türk ordusuyla kendi toplumsal varlıklarını kurtarabildiler. Ortak çıkarsama, Kıbrıs sorununun militarize edilmesinin ne Kıbrıslıtürkler ne de Kıbrıslırumlar açısından kurtuluş olamayacağıdır. Daha önceki militarizasyonların tümünün bedelini çok ağır ödedik. Askeri olarak herhangi bir şeye karışmak sadece yeni maceralara yol açabilir. Silahsızlanmanın çözümün temel bileşeni olduğunu nasıl unuttuk?
*** Biz, kurumlar ve değerler alanında yaşanan küresel bir krizin ortasında, kendi varoluşsal sorunları olan ve hayatta kalabilmesi için çok fazla bilgeliğe ve sağduyuya ihtiyaç duyan küçük bir devletiz. Bölgeye yönelik mesajlar acımasız ve amansız. Diğer ülkelere yönelik vahşi saldırılar ilkesiz bir sistem tarafından açıkça desteklenmese bile üzerleri örtülmekte, arka çıkılmaktadır. Oysa vatanlar ne satılır ne de satın alınır. Vatanların özgürlük uğruna verilen mücadeleler ve fedakarlıklarla dolu bir tarihi ve barış zamanlarında muhteşem kültürel eserleri vardır.
*** Bu koşullar altında Kıbrıs hassas bir durumdadır. Yurttaşlar kendi memleketinde kaybetmiş, haksızlığa uğramış ve kafası karışmış bir haldedir. Biz hem Kıbrıslıtürkler hem de Kıbrıslırumlar olarak, yurttaşlarının birlik içinde, korunacağı ve güvenliğin nimetlerinden yararlanacağı bağımsız bir devlete ihtiyacımız var. Sorunumuzun çözümü için yıllardır müzakereler yapılıyor. Sekiz yıldır bir çıkmazın içindeyiz. Kuzeydeki rejim tanınmamaktadır ve Kıbrıs Cumhuriyeti de zamanla büyüyen bazı dipnotların olduğu bir devlettir. Ve halk bir kenarda, görmezden gelinerek ve hayal kırıklığı içerisinde bulunmaktadır.
*** Liderlerin sorumlulukları büyüktür. Sorumlulukların bazen bir tarafa, bazen diğer tarafa yüklenmesi bizi teselli etmiyor, rahatlatmıyor. Eğer biz birleşik bir halk olarak vatanımızın mevcudiyetini koruyamazsak, adada ve bölgede kendi hakimiyetlerini dayatma gücüne ve olanağına sahip olan başkaları bizim zaafımızı, güçsüzlüğümüzü istismar edeceklerdir.
*** Zamanın değerlendirilmeden geçmesine izin veren liderlerin sorumluluğu affedilemez. Sorumluluk almaktan kaçınma kimilerinin siyasi kariyerleri açısından işlerine gelebilir. Bölünme kimilerinin makamlardan çıkar ve fayda sağlamaları, kimilerinin de bireysel, maceracı zenginleşme peşinde koşmaları için işlerine gelebilir, ancak bu durum, ülkeyi savunmasız ve güçsüz bırakır. Durgunluk, zaman kaybı bizi tarihin dinamikleriyle birlikte ilerlemekten mahrum bırakmaktadır ve geride bize sadece kaybettiklerimizi ve yıkıntıları toplama kalmaktadır.
*** Fırsatlar ve imkânlar, konjonktürler kendiliğinden oluşmaz, tarih de şans eseri değildir. Perspektif yerel alanda ve daha geniş bölgede ortak hedeflere hizmet eden stratejiyle oluşturulur ve inşa edilir. İçeride Kıbrıslıtürklerle, sonra da tutarlılıkla Avrupa alanında ve tabii ki Yunanistan ve Türkiye ile… Ve her zaman Ortadoğu ile bağlantılı olarak, Kıbrıs’ın antagonizmalardan ve askeri hesaplaşmalardan uzak kalmasını, barış ve buluşma yeri olmasını sağlayarak…
*** Kıbrıs’ın yaşayabilmesi, varlığını sürdürebilmesi için yeniden birleşmesi gerekiyor. Anomali, değişmez olmayan statüko, bir yaşam biçimi olamaz. Ve Kıbrıs iki ayrı devletin olamayacağı kadar küçüktür. Yurttaşlar olarak, Kıbrıs’ın tümünün Kıbrıslıları olduğumuzu anlamamız gerekiyor. 1960 Anlaşmalarının iki toplumlu Kıbrıs’ının ve darbe ile işgal sonrası yeni ve değişmez gerçekliğin şekillendirdiği iki bölgeli Kıbrıs’ın Kıbrıslıları olduğumuzu anlamamız gerekiyor. Federal perspektifi sadece sözle değil, bütün gücümüzle ve buna denk düşen bütün eylemlerimizle desteklemeliyiz. Ellerimizi birbirimize uzatarak, dürüstlük ve güvenle, insanları birleştirerek, onların ihtiyaçlarını ve çıkarlarını bir araya getirerek bunu desteklemeliyiz.
*** Biz Kıbrıslırumların birleşik bir Kıbrıs’a ihtiyacımız var; Kıbrıslıtürklerin, Maronitlerin, Ermenilerin ve Latinlerin de buna ihtiyacı var. Hepimizin buna ihtiyacı var. Bölgenin de kendi istikrarı ve dengesi için buna ihtiyacı var. Kıbrıs büyük bir konudur. Hepimizin geleceğimizin olması için, hayatlarımızın anlamı olması için bu memlekete demokrasiyi, karşılıklı saygıyı ve barışı getirmek hepimizin görevi ve sorumluluğudur. Bu akşamki birlikteliğimizin mesajı bu olsun.