Dünyanın her ülkesinde olduğu gibi bizim ülkemizde de yabancıların vatandaşlık alabilmeleri için kriterler var!..
Ama kâğıt üzerinde!!!
Realitemiz ise bu işin ilk olarak nüfus aktarımı ile başlaması, sonrasında da kıyağa ve ranta dönüştürülmesi…
Vatandaşlık meselesi öyle bir ayağa düştü ki, bakan şoförleri ile bakanlık odacıları bu işe bakar oldu…
Yükümlülüklerinizi yerine getirip getirmemenizden önce vatandaşlık alabilmek için doğru kişi veya kişilere ulaşıp ulaşmadığınız büyük önem taşıyor!..
Doğru kişilere ulaştığınız takdirde Kıbrıs’a adım dahi atmadan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşı olabiliyorsunuz…
Bu absürtlük daha önce yaşanmadı mı?
Dünya haritasında Kıbrıs’ın yerini dahi bilmeyen ve hayatında Kıbrıs’a hiç gelmeyen insanlara birileri ‘kıyak’ olarak KKTC vatandaşlığı vermişti!..
İnanınız, tamamen ‘duygusallıkla’ verilen bu vatandaşlıkların altında millî duygular yatıyordu!!!
* * *
Kıbrıslı Türk nüfusunun ‘yasal’ olarak 3’e, fiilî olaraksa 5’e katlandığı ülkemizde demografik yapımız arzu edildiği gibi değiştirildi…
Kıbrıslıları azınlığa düşürme hedefi ile başlanılan bu süreç başarıya ulaşırken, son 20 yıldır Kıbrıslıların laik yapısını da ortadan kaldırma hedefi ile çalışmalar devam ediyor…
Ve nüfus akışıyla birlikte bu stratejiye göre seçilen insanlar adaya yerleştiriliyor!..
* * *
Gelin hep birlikte 2020 yılının Ekim ayına gidelim…
O yıl gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerini hatırlayınız, o seçimlerin kaderini sonradan vatandaş olanların yoğunlukta ikamet ettikleri bölgeden gelen oylar belirlemişti…
Şimdi durum daha da vahim hâlde!..
5 yıl öncesine göre oran katlanarak büyümüş durumda!..
‘Bakınız bunu ırkçılık olarak algılamayan’ diyecektim ama isteyen algılasın, çünkü ben kendimi biliyorum, realite ırkçılık değildir…
Ve esas ırkçılık, bir toplumu nüfus aktarımı ile yok etmeye çalışmaktır…
Etnik temizliğe maruz kalan bir toplumun bunu en azından eleştirmesi sanırım hakkıdır…
Yoksa “X” ülkeden gelen ‘kötü’, kendi insanım ‘muhteşem’ gibi bir düşüncem yok hatta aksine Kıbrıslı Türkler kadar pasif, anında gücün yanında yer alan ve çıkarını her şeyden önde tutan başka bir toplum daha bulamazsınız…
Bu konuda dünya üzerinde ilk sıra bizimdir!..
Ancak ne olursa olsun siz bir toplumun iradesine bu kadar tecavüz edemezsiniz…
O toplum doğrusuyla yanlışıyla kendi seçimlerini yapabilmeli, kendi kararlarını kendisi verebilmelidir!..
* * *
Bu arada haberiniz var mı bilmiyorum, bahsettiğimiz bu vatandaşlık verilmesi konusunda yaşanan bir pazarlık konuşmasının kaydını ele geçiren ve bunu ifşa eden gazetecilerin yargılanması hâlâ devam ediyor…
Pazarlığı yapanlar mı?
Bırakınız yargılanmayı, onların ifadesine bile başvurulmadı…
* * *
Peki ya son örnek?
Külliye’nin mimarı olan şahsın iptal edilen vatandaşlığı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu tarafından alınan kararla ilgili kişiye yeniden verildi…
Yine milli duygularla alınmış bir karar öyle değil mi?
* * *
Daha önce de ifade ettiğim gibi, bu ülkede yargılanması gerekenler makam koltuklarında oturtuyor, yargılanmaması gerekenler ise mahkeme koridorlarında dava vaktini bekliyor…
Geri kalmış, demokrasi yoksunu ve adalet mahrumu ülkelerinin kaderi bu!..
* * *
-“Göreve gelen ‘X’ parti, ilk iş olarak bakanlar kurulu kararı ile verilen tüm vatandaşlıkları iptal etti…”
Evet, bizlerin bunu yapabilecek bir siyasi iradeye ihtiyacımız var!..
‘Amasız’ bir şekilde bu konuda dik duracak ve radikal bir adım atacak siyasi gücü yakaladığımızda gerisi kendiliğinden gelecektir…