19 Eylül 2025, Cuma
24.8 C
Lefkoşa
arşivUlus IrkadAzerbaycan ve Ermenistan - Ulus Irkad

Azerbaycan ve Ermenistan – Ulus Irkad

Ermeni ve Azerilerin Sovyetlerde 1917 devrimi öncesi ve sonrasında sorunları olduğunu tarih kitaplarında okumuştuk. Rusya’da devrim olunca aralarındaki sorunlar bitmiş ve Karabağ’da her iki ulus barış içinde yaşamaya başlamışlardı. Karabağ aslında ortak bir tarafsız bölgeydi. Rusya’da Sosyalist sistemde de devrim sonrasında yaşanan bozukluklar, her iki ulus arasındaki iyi ilişkileri bozmaya başlamış ve sonuçta da 1990’lı yıllarda Karabağ sorunu doruklara çıkarak, Ermenistan Karabağ’ı işgal etmişti. Elbette her iki ulusun da egemen kesimleri doğru yapmadılar. Ama Sovyetlerin çökmesiyle ortaya çıkan Pazar savaşları ve menfaat çatışmaları maalesef yüzyıla yakın kardeşçe yaşayan bu toplumları karşı karşıya getirmiş ve bu ihtilafta kan da dökülmüştü. Tuhafı şu ki Sovyet Devrimi sonrasında ulusal devletler değil de ırka, boya, dile ve dine bağlı olmayan daha demokratik federal birimler hedeflenirken, maalesef 1990’larda Sovyetler Birliği çökünce ortaya çıkan gerici ulusal yapılar olmuş, aradaki bozulma ve yanlış adımlar milliyetçiliği ve ulus devletleri ortaya çıkarmış oluyordu. Bu nasıl bir evrimleşmeydi ki 1917 değişiminde halkların kardeşliği hedeflenirken, 1990’lı yıllarda boğazlaşmalar söz konusu olmuştu? Pek tabi ki ulusların, ulusal sınırların ve ulusal ihtilafların ortaya çıkması kardeşleşmeyi, eşit paylaşımı ve de barış içinde bir arada yaşamayı da ortadan kaldırmıştır.  Ermeni egemenleri de doğru yapmıyorlar Azeri egemenleri de… Ermenistan’da da demokratik bir yapı yok, Azerbeycan’da da… Aliyev Yönetimi aynen Türkiye gibi tek adamlığını çoktan ilan etmiş ve oradaki  aydın ve demokratları çoktan baskı altına almıştır.

Ermenistan’daki yapının da demokratik olmadığı ve çoğu diğer Doğu Bloku ülkeleri gibi birçok siyasal sorunları olduğu gerçektir. Sovyetler Birliğinin çöküşü sonrasında ortaya çıkan bürokratik veya neo-liberal yapılar, maalesef genelde hep gerici yapılardır. Polonya, Macaristan ve niceleri bu gerici yapılarıyla dünya barışını da tehdit eder bir duruma gelmişlerdir.

Türkiye’de ise tek adam rejiminin geldiği nokta tüm dünyayla ihtilaf, çatışma ve savaştır. Doğu Akdeniz’de yaratılan ihtilaflar yanında, Orta Doğu Coğrafyasında Türkiye’nin maalesef çizdiği vizyon ve imaj pek de olumlu bir imaj ve vizyon değil. Hem içte ve hem de dışta Türkiye çatışmacı bir vizyon sergiliyor. Libya, Suriye ve diğer ülkelerde ve hatta Azerbeycan’daki sorunun temelinde de Türkiye’nin çatışmacı vizyonu veya görüntüsü bulunmakta, hatta verilen demeçlerle, Azerbeycan sonunun perde gerisinde bu olumsuz çehrenin sırıttığı da göze çarpmaktadır. Türkiye burada barışçı diplomasi tekniklerini uygulayıp sorunun savaş yerine barış ve uyuşma içinde çözülmesini de sağlayabilirdi.

Türkiye’nin ekonomik olarak kırılgan bir yapısı vardır ve bu tip çok pahalı ve de içte ekonomik çöküşlerle patlamalara neden olacak olan çatışmacı politika, Türkiye’nin geleceğini de tehlikeye atmaktadır. Elde savaş yapmamak için diplomatik alternatifler varken işin kolayına giden Türkiye her tarafta çatışmacı ve çözüm getirmeyen uslanmaz ve de devamlı çatışan politikalarla içteki ekonomiyi hatta toplumsal birliği de gün be gün tehlikeye atmaktadır. Kaldı ki saldırgan politikalar rövanşist tepkilerle misilleme hareketleri de getirmekte ve cezalandırıcı saldırganlıklar muhakkak bumerang gibi sizi vurmaktadır.

Türkiye birçok sorunda taraf olmasa ve arabulucu rolü üslense hem kendi açısından hem de dünya ve bölge barışı açısından oldukça önemli  ilerlemeler sağlayacak ve de bu barışçıl görünümü ile  şu anda bölgede bu karışıklığın içinde ekonomik olarak birçok haklar elde edecekti. Görülen o ki bölge ülkeleriyle bu çatışmacı siyaseti onun ekonomik olarak ilerideki Pazar faaliyetlerine de, iç barışına da oldukça menfi etkiler yapacaktır. Savaş hiçbir ülkeye menfaat getirmemiştir. Savaşta kazananların bile daha fazla sıkıntı yaşadıkları bir dünya gerçeği var önümüzde.

Boynuz kulağı geçmiştir. Türkiye’nin saldırgan politikaları kendi iç barışında da, bölgede de çok büyük sorunlara gebedir.

Türkiye insanları inşallah örgütlü ve demokratik talepleriyle bu makus talihi yenerler, yoksa Türkiye halkının da dünya ve bölge halklarının da işi çok zor…

Diğer yazıları

Tartışmanın ortasında federalizm ve üniterizm – Ulus Irkad

Bizim tanınmamış ve pek de tanınacağa benzemeyen “KKTC”de ,...

Tarihle hesaplaşmamız – Ulus Irkad

Osmanlı adayı İngilizlere kiraya verirken aslında tüm mallarını ve...

Ekonomi de Kıbrıs sorunu da kötüye giderken- Ulus Irkad

Kıbrıs Sorunu Türkiye’nin tekelinde kötüye giderken son zamanlarda artık...

Evrensel hukuk yoksa kaybettiniz demektir – Ulus Irkad

Haftalardır tüm konular dönüp dolanıyor ve Türkiye’de artık devletin...

Sağ milliyetçi politikacılar harakiri mi yapıyor? – Ulus Irkad

Şimdi öncelikle son 70 yılda Kıbrıs görüşmelerinin geldiği en...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,066TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

Endonezyayı teğet geçmeyelim – Özkan Yıkıcı

Çoğunuz diyecek ki “nereden çıktı şu Endonezya”.. ama gerçekler...

İspanya’dan İslam konferansına Filistin tutumu kıyası – Özkan Yıkıcı

Epey zamandır, İsrail küstahça bahanelerle, adeta Gazze bölgesibnde bir...

Şeylerin gerçeğiyle yüzleşebilmek! – Fikret Başkaya

“Bilimle ilgilenen bir kişinin zihnine egemen olması gereken şey,...

Kürt meselesini çözmek mi yönetmek mi? – Fatih Polat

Türkiye’de, bir yılını doldurmaya yaklaşan yeni ‘süreç’, PKK’nin fesih...

Uzakta bir diyarda öfkeli gençler siyaseti ateşe verdi – Ceren Ergenç

Ana muhalefet partisi binasının kuşatıldığı, on binlerin meydanlara toplandığı...

Köprüyü kiralatmam! – Hayri Kozanoğlu

AKP-MHP ittifakının baskıcı ve sermaye yanlısı politikalarının temel ayaklarından...

Kurtarıcısızlığın ve garantörsüzlüğün dayanılmaz ha(l)ksızlığı – Levent Atikoğlu

Ha(l)ktan ha(l)k doğuran bir ha(l)ksızlık hali... Kıbrıs’ta sağla solun arasında...

Gelgit gerilim semptomlarında Pazartesi günü – Özkan Yıkıcı

Bugün 15 eylül pazartesi. Gözlerimi Lefkoşada açtım. Tam da...

Canlı yayın