16 Eylül 2025, Salı
32.8 C
Lefkoşa
yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYalanların yanlışların yaktığı ama doğruları örtüğü gerçeklikte yaşarken - Özkan Yıkıcı

Yalanların yanlışların yaktığı ama doğruları örtüğü gerçeklikte yaşarken – Özkan Yıkıcı

Yalan söylemenin prim yaptığı, yanlışlarla kazanılan yaşamda gerçekler fışkırmadıkça ve artık tıkanış da dayatmadıkça ileri adım atmak zordur. Öğrenme yerine ezberletilerek söyletme veya ilgisizlikle uzak tutma sorası artık bizde neyin ne zaman gelişeceği belli olmayan bir dönemden geçiyoruz. Artık her şey göz göre göre oluyor. Üstelik bile bile yalan söylenmesine karşın inanmak isteyene yeten bir duruş dönemi de vardır. Hiç uzağa gitmeyin: Ne kadar saçma olsa da, birkaç haftamızın resmi gündemini alan koltuk kavgasına rağmen sanki bunlar olmamış gibi de “hizmet aşkına” olduğunu söyleyen resmi açıklamalar çıktı. Zaten her çirkinlik örtüsü, “ulusal kardeşlik, birlik içinde olma, marjinaller yapıyor ve Rumlara küfrederek” konular geçiştiriliyor. Her doğru sanki “Rumcu”, “hayin” “marjinalist” olmakla açıklanıp çirkinlik örtülüyor. Kral çıplak sanki giyinmiş gibi gösterilen geçiş oluyor. Ama şu da başarıldı; insanlar ilgisiz kalıyor veya yalanlarla yanlışlardan prim alma adına savunarak kökleşen resmi ideoloji oluşmaktadır. O zaman da size şu basit çıkışla da eleştiri yapılır; “Dünyadan bize ne” denirken, iş projeden para kapma veya karşıta küfür etme de olunca da tersiyle dünyanın yanlış algılatılmasıyla d,üşünce oluşur. Bunlar hep bizim tablomuz oluyor.

Son günlerde içsel gerçeğimiz olan Türkiye’de seçim sürecinde YSK vetoları sonucu oldukça yeni krizle karşılaştık. Yazma ve okumanın handikapı sonucu da belki yazı okunurken de konu başka noktaya gelmiş olacaktır. YGS skandalı ve şifre gerçekleri de Türkiye’de oldukça gündem oluyor. Ama Anavatancı edebiyatçı siyasilerimiz dilerinde bu krizin adı yoktur. Şanlı medyalarımız ise konuyu yazmadılar. Üstelik YGS sınavında olan bizden de öğrenciler vardır. Çocuklarımız diye koşuşan ve paralar dökerek dershane kulu haline gelen aileler her nedense YGS skandalına yabancı gibi duruyorlar. Bunlar bir anda bizdeki algılatmaların nereye dek gidildiğinin resmi olmaktadır. Oysa dünya dönüyor ve Kuzey Kıbrıs buradan kopuk değildir.

Ama algılarla, ezberlerle ve pay dağıtarak en ufak doğruyu “Hainler, Rumcular ve marjinaller” diye ötekileştirme kolaylıkları çoktan yerleşti. Onun için şimdi olduğu gibi koltuk kavgasını  “hizmet yarışı” yalanıyla kabullenme noktasına getiriyorlar. Bir de olayların arka yüzüne eğilmeme adına da “büyük medya seminer” reklamlarla dersler de duyarız. Ama içselleştirilen Türkiye’deki YSK vetoları veya YGS skandallarını dahi haber dahi yapmayarak geçiştir gitsin. Burada olan yolsuzlukları önleme bir yana “becer de sende yalpa” süslemek gerekiyor. Sonra dünyaya ulaşınca da sadece gezme ve projeden para kapma dışında arada bir de küfür ederek tatmin olma dışında da kavramadan yaşama devam edelim: Bir de şu miting vardır: On binlerin sokak eğlenceli gösterisi sorası görüldü ki hala resmi tutsaklık siyasetçi eliti hala sarmalıyor. Durmadan dışlatma ve “ben” merkezli duruşlara yeniden gelindi. “Şu katılmasın, çünkü marjinaldir” sözleri yeniden yayılma aşamasındadır. Hatta bırakın UBP eksenini CTP dahi alışılan ve Brejnev doktrinden yeni Amerikancı kulluk koltuk sevdalı türküsü ile kendilerinden olmayanlara korku süsüyle marjinallik basarak hayata mesaj veriyorlar.

Bizde bunlar olup biterken, Türkiye İslamcı piyasa modeli Orta doğuya model diye sistemce önerilip tartışılırken, dünya bize önemli resim gösteriyor. Unutturulan kültürler çatışmasının ve serbest piyasanın adeta resmini değişik yerlerde görüyoruz. Tabi eklemeden olmaz. DAÜ gibi üniversitede eyer öğretim görevlilerinin elektronik postaları dahi keyfi şekilde kesiliyor ve dinlenme oluyorsa, o zaman bilgi ulaşmada bazen nereye dek gelindiği gerçekleri de karşımızda duruyor.

Başladık ve yarım kalmasın: Dünya Orta doğuda yeni siyasal ayarda geleneksel İslam siyasal açılıma daha önem veren ve otoriterlik geriletip serbest piyasa açılımlı sürece girdi. Mısır dahi bunu ispatlamaya yetiyor. Dinin daha siyasalaşarak emperyalist uyumlu eksene konulması ve çıkarla bütünleşmesi hamleleri yayılırken, Avrupada çıkmazda olan sistemde aşırı sağ oldukça güçleniyor. Son Finlandiya seçimlerinde umulmadık oy alımı, Macaristan anayasa içeriği ile Katoliklik, ulusalcılık ve otoriter egemen parti olgularla örülmesi bunun son örnekleri olmaktadır. En ilginç gelişme ise Fransa Libya’yı bombalar konumdayken, ayni şekilde savaştan kaçan mültecileri de sınırda tutarak başka iki yüzlülük ortaya koyuyor. Burada önemli bir uyarı:

Gerek geleneksel İslam ve ırkçı eğilimler bildik Soğuk savaş veya klasik noktada kalmadı. Piyasa modeli yeniden egemenlik ve çözümsüz ekonomik krizle artan yoksullukların şekillendirdiği içerikler değerler de aldı. Onun için klasik Faşizm veya Otoriterlikle ele almamak gerekir. Kültürler çatışması ile yabancı düşmanlıktan din eksenlerinin ve ekonomik yıkımla dar ulusçu dikta birliktelikte düşünelim. O zaman konu daha iyi kavranır. Hatta bu siyasetler yeri geldiğinde tercih, yeri geldiğinde düşman yapılacak örgütler de olduğunu unutmayalım.

Belli olan şudur: Avrupada ırkçı partiler parlamentoda artık önemli güç haline geldi. Orta doğuda ise geleneksel islamın bir kesimi yeni dönemin ideolojik siyaseti olup piyasa modeliyle birlikte yürürken, bir kesimi de askeri makineyi işletme adına düşman ve korku ideolojisi haline getiriliyor. Türkiye modeli bu nedenle çok konuşuluyor. Unutmayın hem İslamcı, hem en iyi İMF müşterisi ve piyasa modelini birlikte yürüten ve dil kullanımla kitlesel etkisi olan bir konumda oturmaktadır.

Bakın yine nerden başladım nereye geldim: Ama farkındayım yine olduğundan fazla yazdım ama gerekenden de az deyindim. Benim de konuya başlarken en önemli eksiklik ve ayarsızlığımda budur. Ama en azından yalan ve yalakayla koltuk alma uğraşında deyilim: Hele bana ters geleni dışlatma adına da “marjinal” demiyorum. Sonlandırmadan şu marjinale bir ufak örnek: Çokça Marjinali kullanan ve saray hayaliyle yapmadığı gaf kalmayan efendi neden binlerin olduğu mitinge katılmadı? Galiba Herkesi resmi ekrandan ve TRT kameralarında Marjinallikle suçlarken kendi yüzünü ve saray sevdasını da çiziyordu. Hayırlısı olsun.

 

Diğer yazıları

Gelgit gerilim semptomlarında Pazartesi günü – Özkan Yıkıcı

Bugün 15 eylül pazartesi. Gözlerimi Lefkoşada açtım. Tam da...

Güncel Nepal’den, K. Kıbrıs hatırasına – Özkan Yıkıcı

Son hafta içinde, alışılmamış bir ülke adı sık sık...

Acayiplikler normalleşirse, bir tuhaflık yok mu? – Özkan Yıkıcı

İnsan yaşananları heran tekrarlarsa, birgün gelir anormal dediklerini bizat...

Yabancılaşma ile karışmaların saydamlaşması – Özkan Yıkıcı

Perşenbe günü, genelde dışarı çıkmadım. Öğleden sonra, bir arkadaşımla...

İki güne sığdırılan yakın tarihin günümüze uzanan yolları – Özkan Yıkıcı

Bugün 12 eylül.. dün 11 eylül. İki gün salt...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,056TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

Şeylerin gerçeğiyle yüzleşebilmek! – Fikret Başkaya

“Bilimle ilgilenen bir kişinin zihnine egemen olması gereken şey,...

Kürt meselesini çözmek mi yönetmek mi? – Fatih Polat

Türkiye’de, bir yılını doldurmaya yaklaşan yeni ‘süreç’, PKK’nin fesih...

Uzakta bir diyarda öfkeli gençler siyaseti ateşe verdi – Ceren Ergenç

Ana muhalefet partisi binasının kuşatıldığı, on binlerin meydanlara toplandığı...

Köprüyü kiralatmam! – Hayri Kozanoğlu

AKP-MHP ittifakının baskıcı ve sermaye yanlısı politikalarının temel ayaklarından...

Kurtarıcısızlığın ve garantörsüzlüğün dayanılmaz ha(l)ksızlığı – Levent Atikoğlu

Ha(l)ktan ha(l)k doğuran bir ha(l)ksızlık hali... Kıbrıs’ta sağla solun arasında...

Gelgit gerilim semptomlarında Pazartesi günü – Özkan Yıkıcı

Bugün 15 eylül pazartesi. Gözlerimi Lefkoşada açtım. Tam da...

Darbecilere af yok – Ertan Erol

Brezilya Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz hafta Eski Devlet Başkanı Jair...

Sınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı – Fehim Taştekin

7 Ekim 2023’ten bu yana sahnelenen güç oyunları, bölgesel...

Canlı yayın