16 Kasım 2025, Pazar
21.8 C
Lefkoşa
yazılarKıbrıs iktibas“Aşk içinde mahpusane” - Filiz Uzun

“Aşk içinde mahpusane” – Filiz Uzun

“AŞK İÇİNDE MAHPUSHANE” Nazım Hikmet’in Sevdası ve Kavgası. Yaşar Ersoy’un oyunlaştırdığı “Aşk İçinde Mahpushane” oyunu Prömiyerini, Nazım Hikmetin ölüm yıldönümü olan 3 Haziranda Tiyatro festivali haftasında oynanmıştı. Ben izleyememiştim. 13 Eylülde (dün akşam) sezon açılışını yaptı Lefkoşa Belediye Tiyatrosu binasında. Ve ben de izledim.

Kaç zamandır ne kadar oyun izlesem de, Yaşar Ersoy oyunlarında aldığım hazzı alamıyorum hiçbir oyunda, gerçekten. Yaşar Ersoy’un oyun seçkisi her zaman yaşadığımız döneme uygun olur. Her zaman güçlü bir mesaj içerir, insanı düşünmeye iter, politiktir ve izleyeni harekete geçirmeye odaklı bir iddia taşır.

Aşk İçinde Mahpushane oyununu bizzat yaşayan ve yazan Nazım Hikmet’tir. Oyunlaştıran ve Yöneten; Yaşar Ersoy. Yaşar Ersoy’un yönettiği tüm oyunlarında imzası bellidir. Sahne de, oyun da, dolu doludur. Enerjiktir. Güçlüdür. Her söz, her cümle yüreğinize oturur. Her hareket, her bakış sizi oyunun içine çeker. Sahne düzeni, müzik, ışık, kıyafetler her zaman oyunla uyum içindedir.

Aytunç Şabanlı Nazım rolündeydi. Daha önce Aytunç’u böyle büyük bir rolde izlememiştim. Boyu posu, dik duruşu, bıyığı saçıyla Nazım’ın hakkını verdi. Rolle bütünleşti. Nazımın şiirlerini çok güzel okudu. Öyle içten oynadı ki zaman zaman kendimi mahkum hissettim, onun yerine koydum. Daraldım, ağladım. O minik yatakta iki büklüm kıvranışı izlediğim andan beri yüreğime oturdu. Bravo Aytunç Nazım Hikmet’i oynamak herkesin harcı değil. Çok başarılıydın. 13 yıl hapiste olmak, mahkum olmak, özgürlüğünün hiçbir neden olmaksızın elinden alınmasının nasıl bir his olduğunu bu oyunla iliklerimizde hissettirdin bize. Nazım’ı oynarken hissettiğin tüm duyguları en derinden biz de hissettik.

İzel Seylani Nazım rolünü Aytunç ile birlikte paylaştılar esasında. Nazım kendi deyişiyle “hep 19 yaşında” yaşar. İzel de Nazım’ın hep yanı başında olan “Benim ilk çocuğum, ilk hocam, ilk yoldaşım “dediği 19 yaşını oynadı. İzel bildiğimiz İzel’di. Enerjik, hareketli ve coşkulu. Sazı ve sesiyle tam bir mahpushane yarattı oyunda.

Kadın oyuncular; Özgür Oktay, Hatice Tezcan, Döndü Özata, Melihat Melis Beşe Nazım’ın eşlerini, sevdiği kadınları, aşklarını, mektuplaştığı kadınları oynadılar. Sesleri, şarkıları ve inanılmaz duruşlarıyla Nazım tarafından sevilen, üzülen kadınları canlandırdılar. Ahhh o duygu dolu, aşk dolu mektuplar. Yaşadıkları çaresizliği, bazen umut, bazen de umutsuzluğu, yokluğu, özlemi, hasreti öyle bir güçlü aktardılar ki bize; izleyici olarak eşim, sevdiğim mahpustaymış gibi o mektupları ben yazıyor/okuyor gibi hissettim. Ne zordu Nazım’ın karısı olmak, Nazım’ı sevmek, Nazım’a aşık olmak, kim bilir? Zamanımızın aşkları bile değişti. Hep yalan ve sahte. Nazım aşkı dibine kadar yaşayıp yaşattı birlikte olduğu kadınlara. Sevdiğini hissettirdi. Yalan yapmadı. Sevdiğini de söyledi kadınlarına sevmediğini de.

Oyunda birçok farklı rolde izlediğimiz Kurtuluş Altaylı, Umut Ersoy, Altekin Erginel de çok iyi oynadılar. Bazen Nazım’ı sorgulayan polisi, bazen Nazım’ın köylü mahpus arkadaşlarını, bazen de Nazım’ın onu terk eden parti arkadaşlarını canlandırdılar. Kurtuluş Altaylı’yı daha önce de yazmıştım çok iyi çıkış yapan bir genç tiyatrocu arkadaşımız. Bu oyunda beni daha da şaşırttı. Farklı yörelere ait şiveleri çok başarılı yaptı. Birçok farklı karakteri çok başarılı oynadı. Sahnedeki duruşunu çok beğendim. Kutluyorum.

 Nazım Hikmet’in yaşamı sadece edebiyatın değil, aynı zamanda aşkın, umudun ve mücadelenin de hikayesidir. Onun satırlarından çıkan kelimeler bir şairin kaleminden çok daha fazlasını taşır. Bir insanın en zor koşullarda bile yaşama, sevdaya ve özgürlüğüne nasıl tutunduğunu anlatır. “Aşk içinde mahpushane” oyunu tam da bu ruhu sahneye taşıyan bir eser oldu benim için.

Oyunda hapishane duvarları ardında sıkışmış bir yaşamı değil de oradan taşan kocaman bir yüreği, karısına yazdığı mektuplar ise özlemin derinliğini, okunan şiirler aşkını ve kavgasını aktardı bizlere. Sadece şiirlerini okumak yetmez Nazım’ı anlamak için; yaşadığı ülkeyi, yaşadığı dönemi, mücadelelerini, aşklarını, insan sevgisini, sabrını, umutlarını, kırgınlıklarını, yalnızlığını ve memleket hasretini de anlamak gerek. “Aşk İçinde Mahpusane” işte tam da bu yüzden Nazım’ı anlamak için Bursa mahpushanesinde geçen zamanlarını anlatan bu oyunda özetlenir aslında.

Nazım’ın en güzel yıllarını çalanlar unutulup gitti ama Nazım Hikmet yüzyıllar boyu nesilden nesile hatırlanacak, şiirleri okunacak, oyunları oynanacaktır. Tüm hayatını aşkla yaşayan bir şairin; kendi anlatımıyla; “karımdan, sanattan, tabiattan, insanlardan, idealimden tutun da kanaryama kadar her şeye doludizgin aşığım. Bu aşk mistik manada falan değil, platonik aşk değil, her birine ayrı ayrı pratik tezahürlerle bir aşk…”.

Yaşar Ersoy’un zamanlaması çok iyidir, tiyatro severler çok iyi bilir. Tam da seçim arifesinde ve ülkemiz çok büyük bir sınavdan geçerken bence oyun tam zamanında bir oyun oldu her zamanki gibi. Bunca sahtelik, aşksızlık, sevgisizlik, düzensizlik, adaletsizlik içinde yaşadığımız bu zamanlarda gerçekten Nazım gibi direnen, asla ideolojisinden vazgeçmeyen, makam, para, koltuk uğruna ideallerinden vazgeçmeyen insanlara ihtiyacımız var.

Nazım Hikmet Kemal Tahir’e yazdığı mektupta şöyle der “Aşık olmayan adam bir halt olmaz. Ee, ben aşık olduğuma göre, şairliğin falanın filanın ötesinde bir yerdeyim herhalde” der.

Yani dostlar aşkı bilmiyorsa insan hatta aşka inanmıyorsa, vatanının taşına, toprağına, dağına denizine aşık değilse ondan bir şey olmaz. Vatanını da kadınını sevdiği gibi seviyorsa yalandan, ondan ne köy olur ne kasaba, inanmayın.

Ben Nazım Hikmet’in öldüğü gün doğdum. Tam da 3 Haziran’da. Belki de bu yüzdendir Nazım’a da yazdığı şiirlere de aşık oluşum. Aşka inanmayana da oldum olası hiç inanmadım. Çünkü aşkı anlamayandan bir halt olmayacağını, özgürlüğün olmadı yerde bile aşkın, sanatın ve umudun zincire vurulamayacağını hep bildim.

Asla oyunu kaçırmayın dostlar. Ben çok etkilendim. Oyunun yönetmeni Sevgili Yaşar Ersoy’u saygıyla selamlar tebrik ederim, sonra tüm oyuncuları, dekoru, müziği, ışığı ile oyunda emeği geçen herkesi kutlarım, hepinizin emeklerine sağlık. Lefkoşa Belediye tiyatrosu iyi ki varsınız.

“Aşk İçinde Mahpushane” oyunu her Çarşamba ve cumartesi akşam saat: 20.00’da LBT’da. Mutlaka izleyin. Duymayanlara duyurun. İzlemeyen kalmasın.

Diğer yazıları

Ölümünün 47. yılında Dr İhsan Ali – Ulus Irkad

Unutulmayan Lider: Dr. İhsan Ali Dr. İhsan Ali, Baf kazasında...

Cesurların Dansına Katıldı – Cenk Mutluyakalı

Ünlü Kıbrıslı yönetmen Alexia Papalazarou’yu kaybettik.Hem de genç yaşta…En...

Kıbrıs’ın bir Mandela’ya ihtiyacı var – Andreas Paraskos

Paraskos, 2 Kasım 2025 tarihinde FİLELEFTHEROS gazetesinde "Masum Kıbrıslıtükler’in...

Müzakerelerin başarısının önündeki en büyük engel milliyetçi söylemdir… – Yorgos Kumullis

Kıbrıslırum araştırmacı-yazar Yorgos Kumullis, “Müzakerelerin başarısının önündeki en büyük...

Kıbrıs sorununda beş tane politika çelişkisi – Dionissis Dionissiu

Araştırmacı yazar, POLİTİS gazetesi yöneticisi Dionissis Dionissiu, Kıbrıs sorununda...
4,157BeğenenlerBeğen
946TakipçilerTakip Et
4,081TakipçilerTakip Et
732AboneAbone Ol

Son eklenenler

Dünün Güneşiynan Gurudurug Çamaşırlarmızı! – Halil Karapaşaoğlu

Yamır damlacıglarnın içine sıkışır garannıg… Garamuza olur gög… İşgillenir yüreyim…Diynemeyi övrenemedim...

Istrancaların kalbine nükleer santral – Özgür Gürbüz

Kırklareli’nde yapılmak istenen nükleer santralın sır gibi saklanan yeri...

İklim ve çocuk hakları – Serdar M. Değirmencioğlu

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Konferansı, resmi kısaltmasıyla COP30, Brezilya’nın Belém...

Donald’a karşı Zohran: Somut söylem ve taban örgütlenmesinin gücü – Yonca Özdemir

Zohran Mamdani’nin New York belediye başkanlığına uzanan hikâyesi, Amerikan siyasetinde uzun...

Barcelona acı vatan – Kıvanç Eliaçık

Barcelona Stadyumu’nun önünde toplanan kalabalık “İşte bir sabah… Uyandığımda”...

Onbeş Kasım yakın tarih kısa dolaşımı – Özkan Yıkıcı

Onbeş kasımın artık son saatine geldim. Aklımda hep bir...

Yeniden bir Onbeş Kasıma ulaşırken – Özkan Yıkıcı

Genelde şu gerçek hep ister yanlış ister doru yapılsa...

Canlı yayın