24 Ağustos 2025, Pazar
35.8 C
Lefkoşa
Kıbrıs iktibasŞener ElcilYeraltı Örgütü Taktiği - Şener Elcil

Yeraltı Örgütü Taktiği – Şener Elcil

Orjinal yazının kaynağıozgurgazetekibris.com

1970’li yıllarda Filistin sorununa ve Filistin halkının uğradığı İsrail zülmüne dikkat çekmek için “rehine alma” stratejisi üzerinden gerilla eylemleri yapma çok yaygındı.

Uçak kaçıran Filistin Halk Kurtuluş Örgütü gerillalarının en ünlüsü Leyla Halit bu eylemlerin sembolü olmuştu.

Benzer bir olay Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını kurtarmak için Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi kurucusu Mahir Çayan ve arkadaşlarının organize ettiği Kızıldere eyleminde de yaşanmıştı.

Bu rehine eyleminde Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına karşılık Amerikalı teknisyenler rehin alınmıştı.

Halkların özgürleşmesi için mücadele eden, devlet yapısı dışındaki oluşumların çok zor koşullarda, hayatları verme pahasına ortaya koydukları rehin alma eylemleri terörün devam ettiği 1960’lı yıllarda Kıbrıs’ta da çok yaşandı.

TMT’nin organize ettiği bu rehine alma olaylarında, Rumların tutukladığı her Kıbrıslı Türk’e karşılık sıradan masum Kıbrıslı Rumlar tutuklanır ve Birleşmiş Milletler aracılığı ile pazarlığa girilirdi.

Luricina (Akıncılar), Mandirga (Yeşilova), Köfünye (Geçitkale) köyleri ana geçiş yolları üzerinde olduğundan rehine alma olaylarının buralarda sıkça yaşandığını biliyoruz.

Rehine pazarlığının uzadığı veya olumsuz yaklaşımların devam ettiği durumlarda, öldürülüp bugün bile akıbeti bilinmeyen ve kaybedilen masum insanların da olduğu biliyoruz.

1974 sonrası devlet organları kurulsa bile “rehine alma yönteminin” devam ettiğini görmekteyiz. Bunun en güzel örneği 2000 yılında yaşanan, Panicos Çakurmas olayıdır.

Yanında çalışan Kıbrıslı Türkleri almak için arabası ile Pergama (Beyarmudu) barikatına yaklaşan Panicos Usta, devletin görevlendirdiği kişiler tarafından kaçırılarak, kuzeye getirilip, “uyuşturucu kaçırmak” suçundan tutuklanır.

Mağusa’da 1.5 kilo uyuşturucuyu kuzeye kaçırmak suçlamasıyla aylarca tutuklu yargılanır.

Mahkemeyi izlerken masum bir insana çektirilen işkence hafızamdan ve onun duruşmalardaki ağlamaları hala kulaklarımdan silinmedi.

Devletin yeraltı yöntemleri ile insan kaçırması ve bunu Pile’de Rum polisinin uyuşturucu kaçırmaktan tutuklayıp, yargıya teslim ettiği bir Kıbrıslı Türk’le değiş tokuş yapmaya çalıştığı o günleri unutmak mümkün değildir.

Çakurmas’ın İngiliz toprağında kaçırılması, İngilizlerin devreye girerek mahkemeye sundukları kanıtlarla bu düzmece uyuşturucu kaçırma olayı çökmüş ve masum olduğu mahkemede kanıtlanmıştır.

Denktaş ve Klerides yaptıkları görüşme sonrası güneyde tutuklu bulunan Kıbrıslı Türk de affedilerek serbest kalmıştır.

Bu olay devletin yeraltı örgütü yöntemleri ile nasıl çalıştığının en güzel örneğidir.

Bugün Trikomo’da (İskele) tutuklanıp yargılanan beş Kıbrıslı Rum’un durumu da “rehine taktiğinin” devam ettiğini göstermektedir.

Seçimlere gidildiği bir dönemde, yeraltı örgütü yöntemleri ile yapılan, Türkiye derin devletinin, TC elçiliğinin ve buradaki işbirlikçilerinin eli ile yürütülen operasyondur.

Çakurmas davasında yargıyı kendi kirli emellerine alet etmeye çalışan anlayış yine devrededir. Yargı süreçlerinin devam ettiği dönem öncesinde “Biz de tutuklamalar yapmalıyız” açıklamaları, TC yetkililerinin gereken önlemler alınacaktır söylemleri bu operasyonun hazırlıklarını ele vermektedir.

Kıbrıs sorununu daha karmaşık hale getirmek, gerilimi artırarak insanları karşı karşıya getirmek, çatışma yaratmak, karşılıklı geçişleri durdurmak ve adamızın kuzeyindeki rant düzenini devam ettirmek hedeflenmektedir.

Girne’deki Elexus Hotel ve Atlas Jet’in sahibi Türkiye Kültür ve Turizm Bakanı’nın ikiz kardeşi Ali Murat Ersoy ve ortakları Mahmut Bozkurt ile Zeynel Bozkurt hakkında Elexus Hotel’in inşa edildiği arazinin sahibleri Kıbrıslı Rumlar tarafından dava açılarak uluslararası tutuklama istenmesi fitili ateşlemiştir.

Adamızın kuzeyine gelerek yatırım yapan ve devlet güvencesi verilerek “yapın da korkmayın” denen yatırımcıların, güneyde tutuklanmaları sonrası seslerini çıkarmayıp, hapiste unutanlar, iki ayrı devlet deyip görüşme masasından kaçarak bu yaşananlara çanak tutmaktadırlar.

Bu gerçekleri bilmeden hamaset ve yeraltı yöntemleri ile bir yere varılamayacağını herkes bilmelidir.

Diğer yazıları

Bir Kıbrıs Cumhuriyeti yazısı – Şener Elcil

“Bir akarsuda kavga eden iki balık görürseniz, bilin ki...

İnsan olan insanlığından utanır! – Şener Elcil

2006 yılında, Krakow kentinde yapılan uluslararası toplantı programı çerçevesinde, içinde benim...

Sıra Kıbrıs’ta mı? – Şener Elcil

12 Eylül Cuntası, bir yandan faşist baskıları ile emek...

Kültüre Saygı, Kendine Saygı – Şener Elcil

Geçtiğimiz günlerde, kendine ve görüşlerine çok değer verdiğim, Türkiyeli...

Siyaseti doğru okumak – Şener Elcil

Dünyada her şey zıtlıklar üzerine kurulmuştur. Bu zıtlıklar olmasaydı yaşamın...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,052TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

Sessiz bir toplumda sessiz kalamam – Serdar M. Değirmencioğlu

Adım Ayana Gerstmann, 18 yaşımdayım. Yasalara göre askere alınmam...

Mütevazı duruş, güçlü bir ses: Lübnan’ın siyah incisi Feyruz – Ayfer Feriha Nujen

Savaşın, krizlerin ve bölünmelerin ortasında, Feyruz’un sesi, Lübnanlılarla birlikte...

Adaletin yüzleri: linç kültürü, güven krizi, deliren deliller – Levent Atikoğlu

Çocuklara yönelik cinsel istismar iddiaları, toplumun en hassas yarasına...

Holanda gelişmeleri ile krizler çağrışımları – Özkan Yıkıcı

Kapitalist sistem içinde, size birileri insan hakları veya demokratik...

Bir Kıbrıs Cumhuriyeti yazısı – Şener Elcil

“Bir akarsuda kavga eden iki balık görürseniz, bilin ki...

Canlı yayın