19 Eylül 2025, Cuma
26.8 C
Lefkoşa
yazılariktibasAkkuyu Nükleer Güç Santralı kimin? - Nedim Bülent Damar

Akkuyu Nükleer Güç Santralı kimin? – Nedim Bülent Damar

Orjinal yazının kaynağıbirgun.net

Akkuyu Nükleer Güç Santralı kimin?

Nedim Bülent Damar – TMMOB Nükleer Santral İzleme Komisyonu Üyesi 

Geçenlerde Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nın (Akkuyu NGS) üst yöneticisi Rusça bir beyanat verdi. Santralın Rusya Federasyonu’na ait olduğunu ve başka ülke topraklarında yapılan kendi santralları olduğunu söyledi. Yani bilineni tekrarladı. Ancak herhalde toplum tarafından tam olarak bilinmiyordu ki bazı sivil toplum kuruluşları ve muhalefet yetkilileri Rusça yapılan bu açıklamaya tepki gösterdi ve medyada da bu tepkiler yer aldı.

Bunun üzerine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nın sahibi olan şirketin Türkiye kanunlarına göre kurulmuş bir şirket olduğunu ve öteki yabancı sermayeli şirketlerden farkı olmadığını söyledi ve Akkuyu NGS’ye ilişkin anlaşmaya TBMM arşivlerinden kolayca ulaşılabileceğini söyledi.

***

2010 yılından beri Resmi Gazetede yer almış olan ve başta TMMOB ve Nükleer Karşıtı Platformlar olmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşları vasıtası ile binlerce kez topluma duyurulan Akkuyu NGS’nin ‘yerli ve milli’ olmadığı, Rusya Federasyonu’nun malı olduğu gerçeği kez de bir Rus yetkili ağzından Türkiye kamuoyuna duyuruldu.

6 Ekim 2010 günü, 27721 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan 2010/918 sayılı Milletlerarası Anlaşma’nın 5. Maddesi’nin 3. ve 4. bentlerinde şöyle deniyor:

“3. Proje Şirketi, Rus tarafınca yetkilendirilen şirketlerin doğrudan veya dolaylı olarak başlangıçta % 100 (yüzde yüz) hisse payına sahip olacak şekilde, Türkiye Cumhuriyeti kanunları ve düzenlemeleri kapsamında anonim şirket şeklinde kurulur. 4. Rus Yetkili Kuruluşlarının Proje Şirketi’ndeki toplam payları, hiçbir zaman %51’den (yüzde elli birden) az olamaz.”

Yani burada açıkça deniliyor ki TC kanun ve düzenlemeleri kapsamında kurulacak ve Akkuyu NGS’nin sahibi olacak proje şirketinin hisse yapısı yüzde 100 oranında Rusya Federasyonu’na ait olarak kurulacak, daha sonra Rusya Federasyonu hisselerinin yüzde 49’unu başkalarına satabilecek ancak bu satış Türkiye ve Rus Federasyonu’nun birlikte onayına tabi olacak. Yani Rusya istemedikçe Türkiye istese bile şirketin azınlık hisse yapısı değişemeyecek. Burada görülen şu ki Akkuyu NGS şirketi her ne kadar Türk kanunlarına göre kurulmuş bir şirket ise de bu Milletlerarası Anlaşma ile verilen ayrıcalıklar sonucunda faaliyette bulunduğu süre içerisinde ana hissedar Rusya Federasyonu tarafından idare edilecektir. Şirkete el konulamayacağı gibi üzerinde ve yönetiminde hak iddia edebilecek azınlık hisse alınması bile Rusya Federasyonu’nun rızasına bağlıdır.

Ayrıca 5’inci maddenin 4’üncü bendinde yer alan azınlık hissesi satışı için “ulusal güvenlik ve ekonomi konularında ulusal çıkarların korunması” hususu nükleer santralın bir ulusal güvenlik unsuru olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Yani şirket hisselerinin tamamının Rusya Federasyonu’na ait olmasına rıza gösterilerek nükleer santral konusunda ulusal güvenlik hususu bir yabancı ülkeye emanet edilmiş olmaktadır.

Bu anlaşma çerçevesinde şunu söyleyebiliriz. Rosatom isimli Rusya Federasyonu devlet şirketi tarafından inşa edilmekte olan, sahibi bir yabancı ülke devlet şirketi olan, ürettiği elektriği güncel fiyatlardan en az yüzde 80 daha pahalıya satacak olan, bir kaza halinde zararları giderilemez derecede büyük felakete neden olabilecek ve çok daha ucuza alternatif tesislerin kurulabileceği bir tesise Türk kanunlarına göre kurulmuş olsa da ‘milli’ demek mümkün değildir.

***

Ankara’nın Polatlı ilçesi içerisinden geçen yolda üzerinde İngilizce mealen “İl olmak istediğimizi defalarca Türkçe söyledik anlamadınız bu kez İngilizce yazıyoruz belki anlarsınız diye” yazılı bir tabela asılı idi. Umarız Akkuyu NGS’nin bir Rusya Federasyonu tesisi olduğu ve ‘milli’ olmadığı bir Rus yetkili tarafından ifade edilince ilgililer tarafından artık anlaşılır ve bu santralın tehlikeleri üzerinde durulmaya başlanır.

Diğer yazıları

Kürt meselesini çözmek mi yönetmek mi? – Fatih Polat

Türkiye’de, bir yılını doldurmaya yaklaşan yeni ‘süreç’, PKK’nin fesih...

Darbecilere af yok – Ertan Erol

Brezilya Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz hafta Eski Devlet Başkanı Jair...

Nepal eylemleri ne anlama geliyor? – Erkin Öncan

Ülkede hem iktidar hem de muhalefette büyük bir güce...

Yorgun Bir Cumhuriyetin Bitmeyen Krizleri: Fransa’da Ne Oluyor – Selman Saç

Fransız Beşinci Cumhuriyeti, De Gaulle’ün müdahalesiyle kurulan ve diğer...

Savaş siyasi olarak örgütlenmiş kolektif cinayettir – Beyza Üstün

Bu motto ile çağrısı yapılan, Savaş temalı 19. Karaburun Bilim Kongresi...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,070TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

Krizler kaosundan yönelişler: Amerika, Türkiye ve Kıbrıs – Özkan Yıkıcı

Kriz zaten normal olmayıp normal halden anormale geçiş dönemi...

Siyaseti doğru okumak – Şener Elcil

Basında çıkan haberlerin doğruluğunu her zaman sorgulamak gerektiğini “niçin?,...

Kapitalist makina ve radikal kötülüğün simgesi: Devlet – Volkan Yaraşır

“Sosyalizm olmaksızın özgürlük ayrıcalık ve haksızlıktır. Özgürlük olmaksızın sosyalizm...

Garantiler, yalanlar ve gerçekler… – Ulaş Barış

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz gün Katar...

Taşyapı’nın ayağına taş değmez – Gözde Bedeloğlu

2024 yerel seçimlerini, CHP’nin Şişli Belediyesi için aday gösterdiği...

Garantörlük safsatası: çifte standart – Levent Atikoğlu

Kıbrıs’ın göğü, tarih boyunca sancılı bir panorama çizdi: garantörlükler,...

Endonezyayı teğet geçmeyelim – Özkan Yıkıcı

Çoğunuz diyecek ki “nereden çıktı şu Endonezya”.. ama gerçekler...

İspanya’dan İslam konferansına Filistin tutumu kıyası – Özkan Yıkıcı

Epey zamandır, İsrail küstahça bahanelerle, adeta Gazze bölgesibnde bir...

Canlı yayın