16 Eylül 2025, Salı
30.8 C
Lefkoşa
arşivAli SarıtepeDönüşüm eşikleri - Ali Sarıtepe

Dönüşüm eşikleri – Ali Sarıtepe

Toplumların sosyal ve siyasal olarak “artık böyle gitmez” noktasına bilinç ya da sezgisel olarak gelmeleri hallerinde, dönüşüm süreci kendisini kırılma noktasında ifade etme aşamasına gelmiş demektir.

Bu kırılma, siyasal iradenin sandıkta seçmen iradesi olarak yansıtabileceği gibi; mevcut siyasal iktidarın, iktidar güçlerinin dönüşüme ve dönüşüm sürecine karşı takındıkları tavırlarla ilgili olarak siyasal nümayişler ve siyasal şiddet özerinden kırılmalar yaratmak şeklinde de olabilir.

Her iki biçimde de vardığı, buluştuğu ortak nokta siyasal dönüşümlerin hayata egemen edilmesi hali olmaktadır.

Son Ecevit koalisyon hükümetinin ekonomik iflasın olması sonrasındaki seçimde Refah Partisinin birinci parti olarak çıkması, aynı zamanda toplumsal dönüşüm görünürlülüğünün açığa çıktığı haldir. Ve akabinde yapılan seçimde daha yeni kurulmuş olan bir partinin (AKP), kendisinin bile beklemediği oranda oy almasıyla, dönüşme talebi kendisini siyasal olarak ifade etmiştir.

Dönüşüm sürecinde toplumsal meşruluğunu kazanmış siyasal partiler olmadığı zaman; toplum, hızla var olan siyaseti ve siyasal partileri ilgi alanlarından çıkarmakta ortaklaşmış halde olmakta, açık tercihine mazhar olmamış olan ve amalı buldukları partilere karşı, kerhen olumlu noktalarda durdukları gibi kerhen olumsuz noktalarda da durmaktadırlar.

Dönüşümler tek başına siyaset ilişkilerinin getirdiği sonuç değildir. Ekonomide var olan durumun ya da yürüme biçimlerinin tıkanmış/tıkanıyor olmasının toplum tarafından hissediliyor olması ve bunun aşılması gerekir noktasında ortaya çıkmış olması gerekir.

Bazı durumlarda (Ecevit koalisyonunda olduğu gibi), ekonominin batmasının ilan edilmesi de topluma yeni arayışların en talepkar hali de olabilir.

1974 Ecevit koalisyon hükümetinin oluşmasına vesile olan döneme baktığımız zaman, 1971 12 Mart askeri darbesinin yok edemediği dönüşüm ruhunun CHP tarafından “ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzen” “toprak işleyenin su kullananın” atılan sloganda ifade edilmesinde kendisini bulan dönüşüm talebi halkta karşılığının bulmasıdır.

Dönüşüm her halükarda bir süreçtir. Süreç iki türlü çalışır. Toplumlardaki sezgisel edinmelerin başlaması ve bunların yığılımlara dönüşmesi. Diğeri de, bir siyasal odağın bu sürecin farkında olması ve buna uygun olarak kendi siyasal tespit ve çalışmalarını devreye sokması.

TC toprakları siyasette dönüşüm sürecinin yaratmış olduğu kırılmaları yaşarken ve buna tekabül eden siyasal parti, siyasal güçlülüğünü en üst noktaya taşımışken; yeni bir dönüşme süreci de kırılma noktası olan Roboski katliamı ile birlikte başlamış bulunmaktadır.

Ekonomik-siyasal ve siyasal güç odaklarının iflas etmesin ortak paydası olarak ortaya çıkan AKP ve hükümeti; iflas etmenin nedeni olan etmenlere karşı çözümcü yöntemler ve kararlar üretmediğinden dolayı, kendisinin ekseninde ekonomik paylaşmalarda kendisinden öncekinden hiç de farklı olmadığını göstermesi ve kendi iktidar sürecinde çalışan kesimlerin satın alma güçlerinin düşmesi, küçük esnafın yok olma noktasına gelmesi. Etnik ve dinsel-mezhepsel meselelerde tekçi geçmiş tutumların özünde devam etmesi.

Bunların hala çoğalarak var olması, dönüşüm sürecinin iç yığılması olarak ortada dururken; Roboski katliamı ve THY grevine takınılan tutumun yarattığı yüksek görününürlükle dönüşüm süreci iç devinim hızlılığına yükselmiş durumdadır.

Durum bu haldeyken var olan siyaset odakları kendilerini bir türlü kapsayıcı konuma getirememektedir ya da onların kapsayıcı halleri, toplumda kabul edilebilir duruma gelmemiş haldedir.

Siyaset odakları sürecin sözcüsü ve çözümcüsü olarak topluma kendisini taşımak zorundadır.

Şüphesiz ki; bu dönüşüm sürecinin tam anlatıcısı ve çözümcüsü anti-kapitalist ve demokrasi ana karakterli siyasetlerin güçlü siyaset odağı hali ile topluma ve toplumla yürümeleri, günün en büyük ihtiyacı olarak orta yerde durmaktadır.

Dönüşüm sürecini okuyamayan siyaset odakları; kendi dünya görüşlerine ne kadar sebatkar olurlarsa olsunlar; süreç, onları kendisinin dışında tutmaya, onlara sessiz kalmayana inatla devam edecektir.

Diğer yazıları

Toplumunu hasta eden devlet – Ali Sarıtepe

Toplum ya da toplum kütleleri üzerinde yükselen ve bir...

“Anayasayı askıya aldım” devlet biçimini dönüştürme eylemliliğidir – Ali Sarıtepe

Bundan önceki makalede “Demokratik Özerklik Devlet Biçimini Dönüştürme Talebidir”...

Demokratik özerklik devlet biçimini dönüştürme talebidir – Ali Sarıtepe

Üretim ilişkisinin karşılığı olan devlet tipi içerisinde çok çeşitli...

Bezginlik ve bezginleşmek – Ali Sarıtepe

Kişinin bir şey karşısında, devamlılık arz eden bir şey...

Orantılı şiddet, orantısız şiddet ve devlet terörü – Ali Sarıtepe

Kullanılan kavramın her iki halinin de ortak paydası vardır,...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,057TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

Şeylerin gerçeğiyle yüzleşebilmek! – Fikret Başkaya

“Bilimle ilgilenen bir kişinin zihnine egemen olması gereken şey,...

Kürt meselesini çözmek mi yönetmek mi? – Fatih Polat

Türkiye’de, bir yılını doldurmaya yaklaşan yeni ‘süreç’, PKK’nin fesih...

Uzakta bir diyarda öfkeli gençler siyaseti ateşe verdi – Ceren Ergenç

Ana muhalefet partisi binasının kuşatıldığı, on binlerin meydanlara toplandığı...

Köprüyü kiralatmam! – Hayri Kozanoğlu

AKP-MHP ittifakının baskıcı ve sermaye yanlısı politikalarının temel ayaklarından...

Kurtarıcısızlığın ve garantörsüzlüğün dayanılmaz ha(l)ksızlığı – Levent Atikoğlu

Ha(l)ktan ha(l)k doğuran bir ha(l)ksızlık hali... Kıbrıs’ta sağla solun arasında...

Gelgit gerilim semptomlarında Pazartesi günü – Özkan Yıkıcı

Bugün 15 eylül pazartesi. Gözlerimi Lefkoşada açtım. Tam da...

Darbecilere af yok – Ertan Erol

Brezilya Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz hafta Eski Devlet Başkanı Jair...

Sınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı – Fehim Taştekin

7 Ekim 2023’ten bu yana sahnelenen güç oyunları, bölgesel...

Canlı yayın