16 Eylül 2025, Salı
30.8 C
Lefkoşa
yaklaşımlarMurat Kanatlı“Doğal adalet ilkelerine” karşı savaş - Murat Kanatlı

“Doğal adalet ilkelerine” karşı savaş – Murat Kanatlı

Halil Karapaşaoğlu olay ile bir kez daha bazı konuları hatırladık…

Bu ülkedeki hukuk sistemi çöktü, çürüdü, insan hak ve özgürlüklerini korumda artık yetersizdir olma halinin son aşamasındadır.

Hukuk sistemi çöktü. Polis canının çektiği yere barikat kurar ve der ki ‘bundan sonrası yasak!’ Peki, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına ne oldu? Elçilik önüne kurar, meclis önüne kurar, Boğaz tepesine kurar, ateşkes hattına yanaştırmaz… Kendince bir liste çıkardı ve kalıcı şekilde toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkını kısıtlamakta ama hukuk sistemi buna ses çıkarmıyor değil, tersine bunu onaylayan, destekleyen bir pozisyonda. Bu hakkında ısrar edenleri de yargılayıp, polisin görevini engellemekten mahkum etmekte. Peki, polis bu kalıcı kısıtlama yapma hakkını nerden aldı? Belli değil, bu konuda yazılı bir karar yok, yasa yok, ama yürütme var. Karar olmadan yürütme olmaz denir ama bu konuda istisnai olması gereken sözlü kararlara dayanarak, kalıcı şekilde bu hak ve özgürlük engellenmekte. Halil olayında bunu 5 Ocak’tan beri hergün yaşadık, Boğaz köy girişinden durdurulduk, Hamitköy içinde durdurulduk, her yerde, her an durdurulabilmekteyiz. Neye, hangi yasa ve karara dayanarak bir hak üzerinde kalıcı kısıtlama uygulanıyor sorgusunu mahkemeler yapmayı ısrarla ret etmekte…

Hukuk sistemi çürüdü. Adalet arayanlar mahkeme kapısına dayanmakta, sınırdışı edilen Kürt öğrencilerin, Halil Karapaşaoğlu’nun ve diğerlerinin avukatları bu insanların adil olmayan şekilde maruz kaldıkları uygulamaların en azından hızlı şekilde durdurulmasını ve daha fazla bu insanlar haksızlığa uğramasın diye adaleti yardıma çağırıyorlar. Mahkemeler ise ‘bugün git, yarın gel’ deyip sürekli davaları erteliyorlar. Böylesi durumda herkes kendi adaletini aramaya başlıyor çünkü mahkemeler artık adaleti yerine getirme işlevini görmüyor, hukuk sistemi çürüdü, diğer kamusal kurumlardaki çürüme buraya da bulaştı. Doğu Akdeniz Koleji, Karpaz’a elektrik götürülmesi ve diğer başka birçok olayda talep edilen ara emrini görüşmeyi hukuk zemininde değil, kendi ajandaları üzerinden yürüttüler. Halil ve Kürt öğrenciler olayında da benzer durum ortaya çıktı. Hak mağduriyetleri durduracak adımlar atmak yerine askerin, polisin dayattığı koşulların ön kabulü üzerinden, kendi kişisel, terfi alma, sürülmeme ve diğer saiklar çerçevesinde karar vermemeyi tercih ediyorlar.

Halil olayı son süreçte en çok dikkat çeken olaydır.

GKK Basın Bürosu da açıkladı, Halil’in askerliği 28 Aralık’ta bitti ama işin ilginç yanı artık asker olmayan bir kişiyi GKK kendi canı öyle çekti diye 5 Ocak’ta yargılayıp askeri hapishaneye gönderebiliyor. 27 Aralık’ta Halil’in ifadesini almak için gecenin bir yarılarına kadar tutukları gün Halil’e resmi olarak askerliğinin uzadığı tebliğ edilmemişti. Tersi Halil’e ertesi gün özgür olduğu, isterse güneye geçebileceği söylenmişti. O zaman? Bu hukuksuzluk karşısında Mahkeme ne yapmalıydı. Bir kişinin özgürlüğünün kısıtlanması bu kadar ucuz ve sessiz mi olmalıydı? Maalesef öyle oldu.

Peki, madem özgürlüğünün kısıtlanması ile yargılanıyordu, o zaman bu ciddi bir konudur ve bir kişinin böylesi bir ortamda kendini savunası daha değerli olur çünkü günün sonunda bahsi geçen özgürlüğünün kısıtlanması konusudur. Daha önce alınmış mahkeme kararlarını da çiğneyerek GKK Halil’in savunma hakkını, avukatı ile savunma hakkını ‘disiplin mahkemesidir’ diyerek elinden aldı.

Avukat tutma konusunda Zaim Necatigil’in Anayasa ve Yönetim Hukuku kitabında şöyle denmekte: “Hakkında disiplin işlemi yapılan kişi, suçlamanın ne olduğunu öğrenebilmeli ve buna karşı savunmasını yapmak için kendisine her türlü fırsat verilmelidir. Savunmasını yeterince yapabilmesi için hakkında yapılan savların esasları ilgili kişinin bilgisine getirilmeli, bunlara yanıt vermesine fırsat tanınmalı ve dilediği takdirde kurul huzurunda bir avukat tarafından da temsil edilmesine izin verilmelidir.”

Bu kitap hukuk camiasında el kitabı olarak kullanılmaktadır. Burada yazılanlar karar alıcılar, savunma hazırlayanlar için bir tür yol göstericidir. O zaman, bu kadar net bir konuda, adil yargılanma hakkı elinden alınan konusunu kim takip edecek?

Maalesef, “doğal adalet ilkelerine” karşı savaş açan GKK’ya, polise karşı hukuk savaşını vermesi gereken mahkemeler bu kadar hantal ve isteksiz davrandığı sürece işimiz çok zordur…

Halil için Yüksek İdare Mahkemesi’nde açılan davada onarılamayacak bir durum olmadığı söylenerek yürütmenin durdurulması talebinin reddedilmesi de bu zorluğun derecesini perçinleyen hatırlatma olmakta…

Diğer yazıları

Çözüme neden acil ihtiyacımız var? – Murat Kanatlı

Lefkoşa’da ara bölgedeki Dayanışma Evi’nde 16 Kasım 2024’te yapılan 6....

Rock Ruby kararı aslında ne? – Murat Kanatlı

Mal Tanzim Komisyonunu şey etmiş diyor Dışişleri ve onu...

50 yılda Kıbrıs’ta ne oldu? – Murat Kanatlı

Yazının kısaltılmış versiyonu 20 Temmuz 2024 tarihinde Birgün Gazetesinde...

Türkiye’nin istirdat (irredentist) sürecinde nüfus mühendisliği – Murat Kanatlı

Üstüne çok konuşulan kısım ile başlayalım, 1949 yılında yürürlüğe...

“Masum”(!) Pile yolu tarihi – Murat Kanatlı

Uzunca bir zamandır Pile yolu üzerine haber, açıklama şeklinde...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,057TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

Şeylerin gerçeğiyle yüzleşebilmek! – Fikret Başkaya

“Bilimle ilgilenen bir kişinin zihnine egemen olması gereken şey,...

Kürt meselesini çözmek mi yönetmek mi? – Fatih Polat

Türkiye’de, bir yılını doldurmaya yaklaşan yeni ‘süreç’, PKK’nin fesih...

Uzakta bir diyarda öfkeli gençler siyaseti ateşe verdi – Ceren Ergenç

Ana muhalefet partisi binasının kuşatıldığı, on binlerin meydanlara toplandığı...

Köprüyü kiralatmam! – Hayri Kozanoğlu

AKP-MHP ittifakının baskıcı ve sermaye yanlısı politikalarının temel ayaklarından...

Kurtarıcısızlığın ve garantörsüzlüğün dayanılmaz ha(l)ksızlığı – Levent Atikoğlu

Ha(l)ktan ha(l)k doğuran bir ha(l)ksızlık hali... Kıbrıs’ta sağla solun arasında...

Gelgit gerilim semptomlarında Pazartesi günü – Özkan Yıkıcı

Bugün 15 eylül pazartesi. Gözlerimi Lefkoşada açtım. Tam da...

Darbecilere af yok – Ertan Erol

Brezilya Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz hafta Eski Devlet Başkanı Jair...

Sınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı – Fehim Taştekin

7 Ekim 2023’ten bu yana sahnelenen güç oyunları, bölgesel...

Canlı yayın