Artık seçim süreci sonlanıyor. Hafta sonu külliyenin ilk seçilen makamcısı saraya girecek. Daha önceki ise fırsatlı saraya konma tutumuyla yerleşti. Bu bakımdan, seçimler ayni zamanda küliye yapısının sarayına oyla girecek kişiği de belirleme bakımından önemlidir. Ama seçim ortamı sandıklar kapanıp da sonuçlar açıklanınca, ivme düşecek. Birkaç gün belki konuşulacak. Ardından şok siyasal tedaviye geçilecek. Olanlar unutturulacak. Dönülüp “teprikler” yapılacak. Seçim sürecindeki salıncakları dahi yükselten salamalar bir anda buharlaşıp yok olacak. Hiç yaşanmamış süreci sokulacak. Böylelikle hayatın yeniden normal havasıyla demokrasicilik övgüleri, hoş görüler ile ders veren tutumlar ezber övgülerine geçilecek. Öyle olmasa, ne Doktor Küçük nede Ziya Rıskı unutulurdu. Gereken önemler alınıp uyarılar önceden yapılırdı. Dikat edin, sandıklardaki hileler seçime beş kala akla geldi. Böylelikle yapılan bilgisayar prokramı teslimiyeti de şöylesine geçildi. Ama salamalar mütiş. Öyle mütiş ki kulanılan kelimeler içeriklerinden çok farklı. Karşıta atılan çamurdan da öteye geçildi. Sala gitsin havasıbol. Nasıl olsa onu yutacak ahali de hala mevcut.
Seçime saatler kaldı salamalar bol. Öyle salamalar ki kulanılan en keskin suçlama veya haklı olma kelimeleri, taşıdıkları içerikten çok daha fazla uzağa düşüyor. En keskin garantörlük ifadesi ile yazılanın çok farklı olması, yapıldığı denilen anlaşmanın içeriğine gelince banbaşka kelimelerin kulanılması, gayet normal salama haline geldi. Ama artık seçime saatler kaldı. Bu defa kiminin aklına da sandık güvenliği geldi. Öyle bir demokrasi düşünün, devlet güvenceli bekleyiş sergilenmesi var ki daha oy kulanılırken bile akla gelmeyen hileler akla gelmeğe başladı. Sağolsun konuşulmasa da akla sokulan Trumpu da anma gereksimi getirir: hileli seçimin ne olduğunu çok iyi bilir…
Bu seçim havası ötekilerinden elbet farkları vardır. En önemlisinin koşulu zaten önceden atıldı. Buradaki koltukçuların yetkileri daha da daraldı. Brakılan olanakları da yasa masa dinlemeden seçim yasakları öncesi tertiplediler. Yandaşları “işe almalar, kırsal arsalar dağıtmalar, izinleri vermeler, vergi afları, bolca oy avı adına yurtaş yapmalar” hepsi gırla yapıldı. Öyle demokraik kural veya yasaya uygunluk sıfırlanmanın da negatif çizgisine geçildi.
Salamalar suçlamalarla yükseldi. Ağza gelen durmadan küfürleşecek derecede sıkıldı. Yetmiyordu. Müdahaleler erken başladı. Anadoludan rüzgar esti. Orada görüp de eleştirdiğimiz namı değer şahsiyetler adamıza konuk oldu! Hulusi mi istersiniz, Soylunun meuşur lugatıyla temasları, Fatma hanımın sehayatleri, Mesut beyin futbol maceralı probagandaları ve elbet Cevdet bey ile Binali adayı mesken kıldı. Geldi gezdi ve konuştu. Ama bu defa başta ana muhalefet, kazları ürkütmeme adına ses çıkarmadı sanki yokmuşçasına davrandı. Akıncı döneminde en azından geç kalınsa da ses çıktıydı. Fakat aradan geçen beş uyıl müdahale normaliğin daha da normalleşip ilgisizleştirme moduna sokulduğu anlaşılmaktadır.
Bence eskinin devamı ile talimatla belirlemenin artığı koşullarda bu seçimde bazı kamuoyunda önemli denklemlerin eğer sandıkta fazla müdahale olmasa şu boyut var. bu defa Türkiyedeki devlet kırılması buraya da yansıdı. Tüm Türkiye direk Tatarın arkasında değildir. Enazından bazı çevreler bilir ki burada olacak bir yenilgi Türkiyede bazı çevrelere moral olacak. Nitekim önceki refrandum ve seçimlerde yurt dışı oylarda AKP hemen hemen tek azınlığa düştüğü yerlerden biridir K. Kıbrıs. Ama buradaki seçimlerde genelde devlet ortak idolojik davranış nedeniyle de oradaki rejimler hep kazandı. Şimdi, Türkiyedeki ayrışma sonucu ve K. Kıbrıstaki Türkiye konttol durumu ikileminde hangi sonucun çıkacağı merakımdır.
İkinci nokta da şu: ana muhalefet lideri de resmen bildik ezberi dahi savunmuyor. Hat da AKP yakınlaşma nedeniyle bazı temel düşüncelerini dahi dilendirmiyor. Ama şansı şu: rakibi Tatar öyle salıyor ve destek kaybediyor ki önemli bazı kesimler baskı veya etkileyici karşılık gelmediği taktirde, oylarını kim iyidir değil kim kaybetsin noktasından kulanacak. Buda Tufana yarayacağına benziyor. Bu iki nokta önceki seçimlerde pek odenli etkin aşamaya gelmediydi. Sadece kimi çevrelerde kötünün iyisi dendi, okadar.
Elbet ilgisizler veya seçimi kulanıp pay almak isteyen çıkarcılar, taraftarlık gömleğinde ısrar edenler yine çizgilerinde durmaya çalışacaktır*****
Sonunda seçimin sonlanmasına saatler kaldı. Ama kulanılan kelimeler dahi yanlış örneğin bolca savrulan Garantörlüğün hak değil sorunluluk olduğunu dahi anlamayan çok insan vardır. Nerede ise resmi görüş partileri de hak ve olmazsa olmaza hala sarılıorlar. Ayni şekilde başka konular da benzeşiyor. Çaktırmadan Türkiye bu havada buradaki işbirlikçilerinin bir kısmını kulanıp meclisten iki devletliği de geçirdi. Buda yabancı olmadığımız öteki fırsatçılıktır. Anlamı bile net değildir. Tıpkı zamanında Dnektaşın KKTC ilanında olduğu gibi yine direneceğiz veya olmaz diyen muhalefetin sadece son külliyeden iki devletliliğe düştüğü pozisyon da sadece teslimiyet olup, sonra dönüp savunmaktı. Tüm bunlar bize siyasal kısırlaşmanın derecesini göstrrmektedir. Hele hala tüm olanlardan sonra “iki lider masalı” hala probagandanın önünde oluyorsa, yalan saymaktan öteye gidemediğimizi de anlatıor.
Ama merak etmeyin, bu koşulalrdan şu veya bu şekilde saatler sonra geçeceğiz. Dönüp devamında sanki yaşamadık gibi davranıp hayat devam edecek. Taki bir el uzanıp da yine darbe veya ayarla buraya direk müdahale edinceğe dek. Boşuna elilerden beri Kıbrıs için ingiltereğe dikat denmedi. Emperyalist gerçeklik ile sömürgesel aşam şeklinin büyüyen meyvesi gibiyiz.
