19 Eylül 2025, Cuma
24.8 C
Lefkoşa
yaklaşımlarRasıh KeskinerTünelin ucundaki ışık – Rasıh Keskiner

Tünelin ucundaki ışık – Rasıh Keskiner

Siyasal yaşamımızda her zaman için kullanılan bir söz dizisi,

Genelde Kıbrıs sorununun çözümü için hep kullanılmakta,

Her toplantı öncesi veya sonrası kamuoyunun duymaya alıştığı bir cümle:

Tünelin ucunda ışık görünüyor mu?

Evet şimdi biz de soralım bu soruyu kendi kendimize,

Tünelin ucunda ışık görünüyor mu?

Tünel, yıllar geçtikçe o kadar uzamaktadır ki ucunu görmek nerde ise imkansız,

Buna rağmen çok az  da olsa ışıltılar sızmakta,

Öyle paldır küldür etrafı parlatacak türden değil bu ışık ama cılız da olsa sızmaktadır ,

Görüşmeler sürmektedir, ancak genel kamuoyu tarafların zamana oynadığının bilincindedir,

Oysa zaman zaman kamuoyu çok umutlanmıştı,

Bir Talat’ın seçilmesi ve görüşmeci olduğu zaman,

Bir de Hristofyas’ın seçilip görüşmeci olduğu zaman,

Kamuoyunun umutlanması doğaldı, ne de olsa iki eski yoldaş (!) buluşmuştu yıllar sonra,

Kıbrıs sorununun çözümü çantada keklik,

Çünkü her ikisi de ‘ bu sorunu çözeceğim’ vaadleri ile yetki almışlardı.

O yıllarda görüştüğümüz Rum dostlarımız da heyecan içindeydiler,

Sadece biz heyecan duymamıştık bu durumdan.

Heyecan duymamamızın nedeni bu ekolü çok iyi tanımamızdan kaynaklandığından olsa gerek,

Her ikisinin de seçimleri kazanmasını bir devrim olarak nitelediler,

Oysa biz kendilerine, bizi de bu değişimden mutlu olduğumuzu, ancak biraz sabırlı olmaları gerektiğini, zamanla herşeyin daha net görüleceğini söyleyerek ihtiyatlı yaklaştık ve onlara da ihtiyatlı olmalarını söyledik,

Kimi? Onları inandırmak mümkün değildi.Bizim bu tespitimize kızanlar, küsenler oldu.

Demek ki yaşanması gerekmekteydi bazı şeylerin.

İlk olarak Talat gösterdi yüzünü,

Her ne kadar da uzlaşmacı görünse de, Hristofyas’ın karşısında Türkiye’nin menfaatlerini daha ön plana çıkardı,

Hristofyas yoldaş da anlayamadı ne oldu Talat’a,

Ama zamanla o da işi oyalamakta sakınca görmedi,

Derken Talat gitti, Eroğlu geldi,

Görüşmeler sürüyor,

BM bastırıyor, AB çabalıyor,

Ama masada oturanların isteği yok görünüyor,

Bize o yıllarda, Hristofyas’ın kazanmasını devrim olarak sunan Rum dostlarımızla geçtiğimiz hafta birlikteydik,

Büyük bir hayal kırıklığı içindeydiler,

Demek ki yaşanması gerekiyormuş,gerçek bazı şeylerin görülmesi için,

Hristosyas’ın seçimi kazandığı günlerde, sorunu çözebileceğine inananan ve onu destekleyenlerin oranı yüzde 78 iken şimdi bu oran sadece yüzde 33.

Kendi partisi içinde bile sorunu çözebileceğine inananların oranı yüzde 60.

Süreç içinde ana muhalefet partisi DİSİ ile görüşme ihtiyacı hiç duymamış,

DİSİ’den her görüşme talebi geldiğinde, bir yolunu bulup tüm partilerle olayı geçiştirmiş,

Ve DİSİ ile diğer ilerici güçler tarafından eleştirilmeye başlanınca da saldırgan olmaya başlamış,

Eleştirildikçe Papadopulos’un politikalarına daha çok yaklaşmış,

Ne tesadüf değil mi, Talat da eleştirildikçe Denktaş’ın politikalarına daha çok yaklaşmamış mıydı.

Rum dostların söylediğine göre, şimdi Hristofyas tamamen iç kamuoyna oynamakta,

Yalnızları oynakta, Arkasındaki destek sadece partisinin arkasındaki destek,

Onun da önceliği partisi geliyormuş,

Önce parti, ondan sonra toplum vs.

Ee bu tarafta da öyle olmadı mı, CTP için de önce ‘gomma’ gelmedi mi,

Bu durumda tünelin ucunda şık görünüyor mu?

Şimdili yok! Kıbrısın kuzeyinde herkes seçimlere odaklanmış.

Parlamentoda AKEL çoğunluğu sağlayabilecek mi?

DİSİ ve DİKO birtakım ittifaklara girecek mi,

Anastasiadis şimdi Kıbrıs sorununa çözüm fikrini askıya almış, 2013 teki cumhurbaşkanlığı seçimler,ne hazırlanıyor,

Daha şimdiden bazı çevreler 2013’e umut bağlamaya başladılar,

Evet durum iyi görünmüyor,

Tünelin ucunda ışık, çok uzaklarda ancak sızıntı olarak görülüyor,

Taraflar istekli değil. Türkiye başka planlar peşinde,

Bir zamanlar, Yaşanır bir federasyon için Türk tarafının ekonomik seviyesini Rum tarafına eşitlememiz gerekir diyen AKP zihniyeti şimdi Türk tarafının ekonomik durumunu Anadolunun seviyesine çekmeye çalışıyor.

Durum iyi değil. Ama herşeye rağmen, tünelin ucunda ışık az da olsa, direnmemiz kaçınılmaz,

Çünkü bu varlığımızın korunması için tek çıkar yol.

Diğer yazıları

Nereye doğru gidiliyor? – Rasıh Keskiner

Uzun bir süreden beri özellikle sol çevreler sürekli Kıbrıs’ın...

Araplaştırma projesi – Rasıh Keskiner

Hep gündemde olan ve defalarca gündeme getirdiğimiz istirdat projesi...

Rejime teslim olmayanlar yaşıyor – Rasıh Keskiner

Doğal olarak her canlı doğar, yaşar veya yaşadığını sanır...

Ömür biter bu sevda bitmez! – Rasıh Keskiner

Bütün dünyayı bütün insanlığı tehdit eden, evlere kapatan yüzbinlerce...

Coronadan önce Coronadan sonra ve kktc – Rasıh Keskiner

Coronadan önce bazıları için ne güzeldi dünya.. Ne güzeldi...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,068TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

Endonezyayı teğet geçmeyelim – Özkan Yıkıcı

Çoğunuz diyecek ki “nereden çıktı şu Endonezya”.. ama gerçekler...

İspanya’dan İslam konferansına Filistin tutumu kıyası – Özkan Yıkıcı

Epey zamandır, İsrail küstahça bahanelerle, adeta Gazze bölgesibnde bir...

Şeylerin gerçeğiyle yüzleşebilmek! – Fikret Başkaya

“Bilimle ilgilenen bir kişinin zihnine egemen olması gereken şey,...

Kürt meselesini çözmek mi yönetmek mi? – Fatih Polat

Türkiye’de, bir yılını doldurmaya yaklaşan yeni ‘süreç’, PKK’nin fesih...

Uzakta bir diyarda öfkeli gençler siyaseti ateşe verdi – Ceren Ergenç

Ana muhalefet partisi binasının kuşatıldığı, on binlerin meydanlara toplandığı...

Köprüyü kiralatmam! – Hayri Kozanoğlu

AKP-MHP ittifakının baskıcı ve sermaye yanlısı politikalarının temel ayaklarından...

Kurtarıcısızlığın ve garantörsüzlüğün dayanılmaz ha(l)ksızlığı – Levent Atikoğlu

Ha(l)ktan ha(l)k doğuran bir ha(l)ksızlık hali... Kıbrıs’ta sağla solun arasında...

Gelgit gerilim semptomlarında Pazartesi günü – Özkan Yıkıcı

Bugün 15 eylül pazartesi. Gözlerimi Lefkoşada açtım. Tam da...

Canlı yayın