16 Eylül 2025, Salı
25.8 C
Lefkoşa
arşivAli Sarıtepe“Kürt sorunumuz yoktur” - Erdoğan politikaları nüfus coğrafyasını bölüyor - Ali Sarıtepe

“Kürt sorunumuz yoktur” – Erdoğan politikaları nüfus coğrafyasını bölüyor – Ali Sarıtepe

Yukarıdaki alıntı AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim sathı mahallinde kullanmış olduğu cümledir. Ve tabii ki bu cümlenin devamı da vardır.

“Kürt kardeşlerimizin sorunları vardır.”

Ne kadar saklanmaya çalışılırsa çalışılsın esas niyetler her zaman saklanamaz. O, kimi anlarda kullanan ağzın farkına varmadan niyetin, amacın ifşaatı olarak ortaya dökülür.

Olan da budur.

Kürt özgürleşme hareketinin geldiği boyutun yüksekliği ve direnci, bu sorunu güncelleştirmiştir. Tarihe gömülmek istenen, imha edilmek istenen Kürt sorunu gerçeğin meşrulaşmasını yaşayarak; nereden bakılırsa bakılsın ortak telafuzun paydası olmuştur. Bu vesileyle; insanlar ve makamlar bu sorunu kendilerinden azade etme imkanlarından mahrum olmalarından sonra, ortak paydada ki Kürt sorunu günlük dilin konuşmaları arasına girdi.

Zor fiiliyle bir türlü bastırılamayan Kürt sorunu demagojik yöntemler ve çeşitli arka dolanmalarla güçsüzleştirilerek eritilmeye çalışıldı. Açık ve kapalı alanlarda yapılan görüşmelerle, bir taraftan sorunu çözmeye çalışıyoruz sanısı yaratılırken bir taraftan da zor en güçlü haliyle egemen kılınmaya çalışıldı. Toplumdan tecrit etme çalışmalarına Kürt özgürleşme hareketi, kendini sivil siyaset alanına yoğunlaştırmasıyla; eş noktada duran hükümet ve devlet politikalarının açığa düşmesine vesile oldu. Yürütülen politikaların gizlenen amacı belli olmuştu. Oyalamak, söndürmek, yok etmek.

Genel olarak Kürt nüfusun kendilerine alternatif ve kapsayıcı yapılanmalar yaratmasıyla örgütlülüklerini daha üst noktaya taşımalarıyla, tezgahlanan oyunlar tezgahçılarına hiçbir getiri sağlamadı.

Sivil itaatsizlik örgütlenmeleri ve eylemleri Kürt sorununun gerçekliğine bu vesileyle en geniş meşruluğu sağlamış oldu.

Kendi kontrollerine alınamayan Kürt sorunu karşısında yasalar fütursuzca ihlal edilmekte, yok sayılmaktadır. Olmayan müeyyideler yaratılarak sorun zaptı rap altına alınmaya çalışılmaktadır.

Gelinen noktada hiçbir tarafın görmezlikten gelemeyeceği gerçek, sorunun barışçıl çözüm mecburiyetliğidir. Türkiye halkının ortak irade yaratması gerçekliğidir.

Tamda bu noktada Tayyip Erdoğan Kürt sorunu yoktur demekle; şiddeti tekrar en açık hale getirdiğini ilan etmekte ve nüfus coğrafyalarına ayrılma tohumları ekmektedir. Hükümet ve devlet politikasında fiilen ortaya çıkan bölünme politikasıdır.

Seçim startını “Kürt sorunu yoktur” la açan AKP hükümetine karşı, Kürt özgürleşme anlayışlarının en geniş ortaklaşması ve buna Türkiye sosyalist anlayışlarının da ortaklaşmada paydaşlaşmaları ile ortaya çıkan Emek ve Özgürlük ittifakı ile cevap verilmiş oldu.

Oluşan bu platform; Türkiye sorunlarını ortaklaştırma hedefleri ile Türkiye halkını birbirine karşı durma noktasından uzaklaştırmaya çalışarak, egemenlere rağmen halkların kardeşliği ve özgürlüğü ve eşitliğini haykırmaktadır.

Onlar bu tavırlarıyla; halklara açlık, yoksulluk, ölüm ve gözyaşı getirmeye azimli olanlara, onlardan daha fazla dirençli durarak karşı çıkmaktadırlar.

Ortadoğu ve kuzey Afrika başta olmak üzere, bu coğrafya halklarının kendi tiranlarına karşı baş kaldırmaları, isyan etmeleri; bu ülkelerdeki yönetme süreleri uzunluğu ve zalimliğine, iletişim teknolojisinin getirilerine göndermelerle anlatılmaya çalışılırken; unutmamak gerekir ki yok edilemeyen bölgesel dirençlerinde bu toplumlar üzerinde yarattığı moral katkılar vardır. Bugün bu halkların aldıkları moral katkılarla beraber kendilerini tarife soyunmaları geri dönüşüm yaparak sorun noktalarına moral katkılar yaratmış durumdadır.

Sorunun barışçıl çözümünün imkanlarının ve  moral değerlerinin yüksek olduğu bir ortamda “sorun yoktur” la sonuca ulaşmaya çalışmak; Türkiye’yi batırmanın yol taşlarını döşemekten başka bir anlama gelmemektedir.

Bu Türkiye halkının talebi değildir, hiçbir zaman da olmayacaktır.

 

Diğer yazıları

Toplumunu hasta eden devlet – Ali Sarıtepe

Toplum ya da toplum kütleleri üzerinde yükselen ve bir...

“Anayasayı askıya aldım” devlet biçimini dönüştürme eylemliliğidir – Ali Sarıtepe

Bundan önceki makalede “Demokratik Özerklik Devlet Biçimini Dönüştürme Talebidir”...

Demokratik özerklik devlet biçimini dönüştürme talebidir – Ali Sarıtepe

Üretim ilişkisinin karşılığı olan devlet tipi içerisinde çok çeşitli...

Bezginlik ve bezginleşmek – Ali Sarıtepe

Kişinin bir şey karşısında, devamlılık arz eden bir şey...

Orantılı şiddet, orantısız şiddet ve devlet terörü – Ali Sarıtepe

Kullanılan kavramın her iki halinin de ortak paydası vardır,...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,056TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

Gelgit gerilim semptomlarında Pazartesi günü – Özkan Yıkıcı

Bugün 15 eylül pazartesi. Gözlerimi Lefkoşada açtım. Tam da...

Darbecilere af yok – Ertan Erol

Brezilya Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz hafta Eski Devlet Başkanı Jair...

Sınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı – Fehim Taştekin

7 Ekim 2023’ten bu yana sahnelenen güç oyunları, bölgesel...

Güncel Nepal’den, K. Kıbrıs hatırasına – Özkan Yıkıcı

Son hafta içinde, alışılmamış bir ülke adı sık sık...

“Aşk içinde mahpusane” – Filiz Uzun

“AŞK İÇİNDE MAHPUSHANE” Nazım Hikmet’in Sevdası ve Kavgası. Yaşar...

Demograsi, Devled Kapitalizmi, TC ve KKTC – Halil Karapaşaoğlu

“KKTC artık her şeyiyle, Türkiye’deki uygulamalar neyse, bunları uygulama...

“Tek ulus iki devlet” şiarı ve “milli marş” tartışması – Niyazi Kızılyürek

Geçtiğimiz haftalarda Avrupa Basketbol Şampiyonası vesilesiyle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin milli...

Neden ‘Orta Doğu’ dememeliyiz? – Kavel Alpaslan

Uzaktan coğrafi bir kavrammış gibi görünen ancak yaklaştığınızda sömürgeci/oryantalist...

Canlı yayın