Home yaklaşımlar Özkan Yıkıcı Kooperatiflerde işler karışık – Özkan Yıkıcı

Kooperatiflerde işler karışık – Özkan Yıkıcı

0
Reklamlar

Son günlerde bazı kooperatif kuruluşlarda grevler yapılıyor. Bugün grev tüm KOP merkezlerine yayıldı. Destek amaçlı oluyor. Grev nedeni ise taam da bizlik. Epey zamandır göstere göstere olan, raporlar yayınlanan, uyarılar yapılan Binboğa Levazım gibi kuruluşların artık iflasının gizlenemeyecek derecesi, maaşların ödenememesi ile işten bazı atılmaların olacağı kararlarıyla adeta patladı.

Belirtiğim gibi: olanlanlar sürpriz değildi. Hat da ben bildiğimi sandığım Binboğa fabrikası hikayesini de yazdım. Konunun genel politika tutumunun bir örneği olarak kaydedilmesini istedim. İyi bir mali kaynak ile stoklarla brakılan kuruluşun nasıl buharlaşıp batışının siyasal öküsünü özetledim

Gerçekten olanlar net idi. Öyle ansızın falan değildi. Bazı yanlışlar ise rant aşkına sürdürüldü. Oy hesabı, yandaşlama kulanım bir anlamda çalışma şekline dek yansıyınca, yüce partili seçkilerle de gelecek hesaplanırken, sonuçta batış da oldu. Şimdi yönetenler yaptıkları bazı yanlışları tetbir diye yuturup kendilerini kurtarmaya çalışıyr. Örneğin emekli olup çalışmaya devam etirdikleri personeli durdurma dönüşüne soktular. Buna benzer çok konu oluştu. Ayrıca, önceden yayınlanan raporlar vardı. Hepsi uyarı içeriyordu. Ama tınan yoktu. alışıldı iflas ederek ayakta kalma pratiklerine. Kayırma ile gelenler, yönetimde vurgunları bulanlar yine aklanacaktır. Öyle yöneticiler atandı ki daha isimleri duyulur duyulmaz tepki konusuna takıldılar. Ama burası K. Kıbrıs. Kooperatifçilik falan hepsi rantiyeleştirildi. Bu arada grev olsa da dokunmadan edemiyecem: birçok gelişmeği sendika da zamanında onayladıydı.

****

Kooperatifin başta Binboğa fabrikası olmak üzere grevler yapılıyor. Uygulanmak istenen kararlara karşı duruluyor. En paradoksal görüntü de şu: bazı başta son Fikri bey torpilli kişiler dahi tepkilerini “birlik, mücadele, dayanışma” olarak bağırıyorlardı. Böylesi çelişkilerle dolu bir süreç geçiyor. Ama tekrar edecem: konu çoktan iflas olduğu bilgileri raporlarla dolaşımdaydı. Çek hikaywlerinden dağıtılan kaynağa birçok etken sıralanıyordu. Hat da yönetim görevden alındı. Onlar hala konuşmuyor. Daha da ironisi, Binboğa müdürü istifa edip saraya dek ataması oldu. Ama oluşan tepki nedeniyle birkaç günlük daışmanlık yaptı.

***

Kısa zaman önce kooperatif merkez bankasının yıldönümü kutlandıydı. Oraya katılan arkadaşlardan biri bana Maltadaki koperatifiliği övdü. Ben de ona örnek alınması söylenen yapı eskiden bizde de olduğunu, fakat, geliştirme yerine arpalığa dönüştürme olma sonucu, bunun Türkiyeleşen kooperatif ilhakçılığına geçtiğini hatırlatım. Tabi ogün de başta Binboğa ve Levazımın batığı gerçeğini de konuştuyduk.

Doğrudur, bizde ne iyi giden ne varsa hepsi batırıldı. Son kooperatifler hikayeleri de daha K. Kıbrıs yolunda sonlandırıldı. İngiliz sömürge döneminde kurdurtulan ve amaç küçük üretimi koruma hedefli bu yapılanış özerkti. Hem tarım hem de giderek kendi sanayi eksenini oluşturdu. Özerklikle birçok ilişkide serbesti. Ama Kıbrıs ayrışırken, Türkiyeleşme süreci ile ilhaklaşmaya giderken, kooperatifçilik de nasibini aldı. Buraya gelen TC heyetlerinin Ecevite anlatı sonucu, buranın kooperatifçiliğine dokunulmaması söylense de dinlenmedi. Bizat bizim ganimetciler burayı da yağmaladı. Yolsuzluklar yapıldı. Bu olayı yaşatanlar siyasi karar da alıp özerkliği kaldırdı. Yerine merkezi atamalarla kooperatifçilik arpalaştı.

Artık yönetim şeklindeki paylaşım sistemi kooperatiflere de sokuldu. Atanan müdür ve yönetimler, arpalık gibi istihtamla yandaşlama oy avcılıkları kurumun özünü Türkiyeleştirip adeta tüketi. Tabi ki önemli sgandalar da hepsi kapatıldı. Bazısı ateşkeslerle uzlaşıyla durdurulurken, bazısı da kapatıldı. Örneğin büyük milyonlarca sterlin soygunu hala çözülmedi. Helimler ihracından bazı alınan cihazlar sgandaları ise çoktan unutuldu. Kulanılan kooperatif paralarıyla olanlar ise belekten sıfırlandırıldı.

Ancak, her gelen yeni yönetim, kendi adamlarını atıyor. Yandaşları işe alıp arpalıklaştırıp oy avcılığına çeviriyor. Kooperatif olanaklarıyla yolsuzluklar ise ayuka çıktı. İhale ve bankanın rantiyeleşen kulanımı ise olmazsa olmazdı. Tabi arada buraya gelip rapor hazırlayan Türkiyeli yetkililer de buraya dokunmayı unutmuyor. Gün oldu nasıl batırılacak hikayeler dahi duyduk. Bir tesisi bir müdür kara sokup geliştirirken, yerin gelen başka müdürün aylar içinde nasıl batırdığını seyretmekten dahi kaçtık: Ayko tesisi gibi.

Özetlediğim ilhaklaşma süreçli kooperatif hikayesi devam ediyordu. Binboğanın batığını geçen yılki harup durumu, çek oyunları ve nicesi adeta yandaş işbirlikçi yönetimin uygulanan politik manifestosu idi. Şimdi tesisler battı. Tabi batıran değil batıktan sonraki durum üzerinden işler gidiyor. Elbet uygulamada yanlış olan “emekli çalıştırma” gibi veya partili kimlikle istihtam kuralı, şimdi tetbir sürecinde baş vurulan çare şekline geldi. Peki bunu uygulayana neden dokunulmaz, bilinmez. Etrafta dolaşan söhylentilere göre, yöneticiler de konuşmuyor. Nedeni şöyle aktarılıyor, onların uyarıldığı, konuşulmaması söylenip kurtarılacakları belirtildi. İnanan inanır. Ama onca soygün ve yolsuzluktan sıyrılan koşulda böylesi durum da olamaz diyecek pek kimse de yok. Hele tüm atamaları yapan eli taşın altındaki şahıs, gezgin pişkin gibi susma veya kendi yokmuşçasına davranıyor.

Kısaca, kooperatif yapısında grevler var. batırılan, soyulan kuruluşların çalışanları şimdi ayakta. Çoğu inanın partili olmakla oraya giren kesimdir. Ama şimdi sıra onlarda. Yönetim ise salt kendi değildir. Ama zamanında tercihi yaptıydı. Özerk kooperatifçilik yerine arpalıklaşan yapıya geçtiler. Hiçbir vurgun, yolsuzluk ileriye getirilmedi. Siyasal erk bedel ödemedi. Hep kulandı. Kulanınca da işler bugüne dek geldi.

Dünyada sol adına kooperatifçilik önerilirken, birçok ülkede uygulnırken, bizde doğru gidişatın arpalıklaşmanın dersini tarihe yazdık. Ama kimse bedel ödemedi. Kulanımla vrgun apanlar ise köşeği döndü. Nedense eski haline özerk şekle dönmeği kimse savunamadı. Hherkes soyma adına devam dedi. Şimdi de aşmazda. Üstelik salt kendileri karar vermiyor. Danışmanlar, koordinasyon heyetinin niyeti ne hala net değildir. Bu yüzden suskunluk var. bu suskunluğun üstüne de başka alanda şu denir “biz ne söz verdiysek yaptık” denildi. Gerçekten kooperatifler örneği neleri yaptıklarını, adalete güveni çok iyi açıklıyor.

No comments

Yorumunuzu ekleyinCevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Exit mobile version