Home Kıbrıs iktibas Niyazi Kızılyürek Tarih Diye Diye Toplumu Afyonlamak! – Niyazi Kızılyürek

Tarih Diye Diye Toplumu Afyonlamak! – Niyazi Kızılyürek

0
Reklamlar

Bu ülkenin milliyetçiliğin kıskacına kıstırıldığını uzun zamandan beri yazıp çiziyoruz. Fakat insan yine de histerik milliyetçiliğin aklı ve rasyonel düşünceyi silip süpürmesi karşısında şaşırmaktan kendini alamıyor!

Bu ne öfke, bu ne nefret!

Cehaletin, bilgisizliğin, önyargı ve saplantıların beslediği banal milliyetçilik son zamanlarda Kıbrıs Rum toplumunda tırmanışta.

Kimileri, Helenizm’in ve Ortodoks dininin tehlike altında olduğunu ileri sürüyor, kimileri de ülkeye gelen Müslüman mültecilerin Kıbrıs’ı ele geçirmeyi amaçlayan bir projenin parçası olduğunu söylüyor.

Öte yandan, Katolik Batı dünyasının Ortodoks Kıbrıslı Rumların DNA’yini değiştirmek amacıyla dolaplar çevirdiği, doğum-kontrol ilaçlarıyla Kıbrıs Helenizm’ini adadan yok etmek istediği iddia ediliyor.

“Kıbrıs Helenizm’inin” her yerden saldırı altında olduğunu düşünenlere göre, Kıbrıslı Rumların “Milli Helen Bilincini” köreltmek için birilerinin kurduğu bir çark durmadan dönüyor ve “Neo-Kıbrıslılık Bilinci” yayıyor.

Helen kimliğini zayıflatılmak için dört koladan çalışma yürütüldüğü ve bu faaliyetlerin asıl amacının Kıbrıslı Rumlara istemedikleri bir çözümü dayatmak olduğu ileri sürülüyor.

İşte böyle bir algıyla milliyetçiler ellerinde mumla dolaşıyor ve her yerde “hain” arıyorlar!

Son günlerde birileri bu türden saçma argümanlarla yine duvarlara tırmanıyor!

Bu sefer bam teline basan, Venedik Mimarlık Bienaline katılan mimar ve sanatçıların hazırladığı bir kitap oldu.

Efendim, kitap İngilizcenin yanı sıra, Yunancanın ve Türkçenin Kıbrıs diyalektiyle yazılmış ve bu da Helen kimliğine karşı bir saldırıymış!

Ayrıca, “işgale işgal denmemiş” ve yakın Kıbrıs tarihi “çarpıtılmış”!

İlk taşı atan, Temsilciler Meclisi’nin eğitim ve kültür komitesi başkanı Milonas oldu. Bu zat her yerde Helenizm karşıtı isimler ve icraatlar arıyor!

Kendini Helen kimliğinin koruyucu meleği olarak görüyor ve “Helen Kıbrıs’ın” kimliğini bozmak isteyenleri hemencecik tespit edip hareket geçiyor.

Burnu çok hassastır vesselam. Derhal koku alıyor!

“Nasıl olur da Kıbrıs Rumcasıyla yazılan ve işgali inkar eden bir kitap kültür bakanlığı tarafından bienale gönderilir? Bakan Hanım derhal istifa etmelidir” diye buyurdu kimlik zabıtası!

Milonas’ın çıkışını diğer linçiler izledi ve hep birlikte kitabı cehennem ateşinde yakmaya kalkıştılar.

Bakan Hanım, “kitabı biz finanse ettik ama biz yayınlamadık” diyerek okkanın altına sanatçıları attı. Bakanlıkta çalışanlar hakkında da böyle bir kitabı onayladıkları için soruşturma başattı.

Öte yandan, cumhurbaşkanı Hristodoulidis devreye girdi ve kitabın “kabul edilmez” olduğunu söyledi. Derhal geri çekilmesini istedi.

Ne düşünce özgürlüğü, ne de ifade özgürlüğü!

Ya resmi propagandaya katılırsınız ya da devlet desteğinden mahrum kalırsınız!

“Tarihin” ve “Helenizm’in” korunmasına dair yapılan bu çılgın gösterisi, aslında çam deviren bir cahilliğe işaret ediyor!

Kitabın tarihi olayları çarpıttığını ileri sürüyorlar ama onların anlayışında tarih, “1964 Türk İsyanı ile 1974 Türk İşgalinden” ibarettir!

Kitabın Kıbrıs Rum şivesiyle yazılmasını “Helenizm karşıtlığı” sayıyorlar. Oysa, Kıbrıslı Rumların “Helen” kimliğini inkar etmek isteyen sömürge yönetimine karşı dönemin okur yazarları, Kıbrıslı Rumların Helen olduğunu kanıtlamak için Kıbrıs şivesini kanıt olarak gösteriyorlardı.

Kıbrıs Rumcasının Bizans İmparatorluğu döneminin izlerini taşıdığını, ayrıca, Arap taarruzları nedeniyle Konstantinopolis ile bağları koparılan Kıbrıslı Rumların Yunan dilini kullanma biçiminde değişiklik olduğu için ortaya böyle bir diyalekt çıktığını ileri sürüyorlardı.

Omiros’ta rastladığımız pek çok kelimenin Kıbrıs Rumcasında yer almasını da örnek göstererek, Kıbrıs Rum diyalektini Helen kimliğinin yadsınamaz bir kanıtı olduğunu iddia ediyorlardı.

Fakat, bilgi ve akılla ilgisi olmayan banal milliyetçiler Kıbrıs şivesinin “anti-Helen” olduğunu söylüyor ve ortalığı velveleye veriyorlar!

Aslında “tarih” ve “kimlik” örtüsüyle örtmek istedikleri, bu ülkenin yakın tarihinde milliyetçilerin oynadığı yıkıcı roldür. Gerçekleri saklamak ve tek boyutlu yurttaşlar yetiştirmek istiyorlar. Her şeyi karşı taraftaki “barbarlara” yükleyip, Grivas ve Makarios Caddelerinde sorgusuz sualsiz dolaşmak, beyinleri karanlıkta bırakmak istiyorlar. Eleştirel düşünceye saldırarak “Tarihi” koruduklarını iddia ediyorlar.

Sanırım Erick Hobsbawm söylemişti. Uyuşturucu bağımlıları için afyon ne ise, milliyetçiler için de tarih odur diye. Toplumu afyonlamada kullanılır…  

No comments

Yorumunuzu ekleyinCevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Exit mobile version