tüm yazılar:

Tiyatroda bindirim, hakka gasp var! – Gözde Bedeloğlu

Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel yangınında 78 kişinin hayatını kaybetmesinin üzerinden iki ay geçti. Hayatta kalabilmek için kendini camlardan atan insanların çığlıkları hâlâ kulağımıza. Birbirine bağlanmış çarşafların sarkıtıldığı pencere gözümüzün önünde. Ülkeyi yasa boğan yangın felaketiyle ilgili bilirkişi raporu iki ayın sonunda tamamlandı. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim edilen rapora göre, yangının öngörülebilir, basit önlemlerle engellenebilir olduğu, tespit edilen ihmaller zincirinin olayın gerçekleşmesi, engellenememesi, yayılması ve insanların hayatını kaybetmesiyle doğrudan ilişkide olduğu ifadeleri yer aldı.

*****

Otel yetkililerinin talebi doğrultusunda Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü tarafından 16 Aralık 2024’te yapılan denetimde sekiz yetersizlik tespit edilmiş, ancak Grand Kartal Otel ile birlikte şirkete ait diğer bir işletme olan Gazelle Otel’in müdürü, belediye başkan yardımcısı ile görüşerek raporu usulsüz bir şekilde iptal ettirmiş. Bakanlık yetkililerinin birinci derecede sorumlu tutulduğu yangına ilişkin şu tespitler yapılmış: “Otelin işletme belgesini veren Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinin özellikle can ve mal güvenliği, personelin niteliği ve eğitim düzeyi başta olmak üzere gerekli tüm denetimleri özensiz ve yetersiz yaptıkları, mevcut eksiklikleri tespit etmedikleri saptanmış; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın da otelde iş sağlığı ve güvenliği açısından gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığı bakımından denetim sorumluluğunu yerine getirmekte eksik kaldığı belirtilmiş. Henüz soruşturmaya dahil edilen herhangi bir bakanlık yetkilisi yok.

*****

Otelin denetimlerini özensiz, yetersiz, zamanında ve gerektiği gibi yapmadığı için kusurlu bulunan kurumlardan biri olan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Bakanlık koltuğunda Mehmet Nuri Ersoy oturmaya devam ediyor. Ersoy’a ait turizm şirketi ETS Tur, bütün eksiklikleri açıkça tespit edilen Grand Kartal Otel’i son güne kadar pazarlamaya devam etmişti. Basit ihmaller yüzünden 78 kişinin öldüğü yangın sonrası ne istifa çağrılarına ne de yangın denetimine dair sorumluluk tartışması yaşadığı Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın canlı yayın davetine yanıt verdi. Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan ve tutuklanmasıyla devam eden eylemlerde, CHP lideri Özgür Özel’in çağrısı ve protestocuların desteğiyle Ersoy’un şirketi ETS de boykot listesine girdi.

*****

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kültür sanat ayağında da yine tartışmalı bir isim oturuyor; Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı. Bugün, yani 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde, bakan Ersoy ve müdür Karadağlı tiyatro sanatının önemine dair açıklamalarda bulunacaktır muhakkak. Düşünceden ifadeye, basından sanata her alanda ağır sansür uygulanan ülkemizde tiyatro sanatının değerini vurgulamak için nasıl çalıştıklarını anlatacaklardır. Uzatılan her iktidar medyası mikrofonuna, olayların siyasi boyutunu görünce nasıl da hızlıca Gezi eylemlerinden ayrıldığını anlatmayı görev edinen Karadağlı’nın, yaklaşık üç aydır hiç bahsini açmadığı bir konu var. Aralık ayında Hüda-Par üyeleri, Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen Hırvat yazar Miro Gavran’ın kaleme aldığı ‘Karımın Kocası’ adlı oyunun sergilendiği kültür merkezi önüne gelerek tekbir getirmişti. Ahlak dışı olduğuna kanaat getirdikleri oyunun iptal edilmesini istemişlerdi. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı, yönettiği kuruma, sanatçı ve seyircilere karşı Hüda-Par’ın bu saldırısıyla ilgili tek bir söz söyle(ye)medi.

*****

Öğrendik ki Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Devlet Tiyatroları, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü kutlamaları şerefine yurttaşa okkalı bir zam hazırlamış. 2 Nisan tarihinden sonra seyirciyle buluşacak oyun biletlerine, en düşüğü yüzde 71, en yükseği yüzde 371 oranında bindirim uygulanmış. Devlet Tiyatrosu sahnelerinde 1. Kategori tam bilet 450 lira, AKM salonunda 680 lira. Müzikal oyunlarda ise ücretler, aynı sırayla, 660 ve 910 lira. 2025 yılı için asgari ücrete yapılanın çok çok üzerinde bir artış bu. Ayda 22 bin lira ile geçine(meye)n dört kişilik bir ailenin bu şartlarda tiyatroya bütçe ayırması imkânsızdan da öte. Hükümetin, aylık 3000 liralık bursu uygun bulduğu öğrenciler için de durum aynı. Ödenekli tiyatroların fiyat tarifesi maliyetin altında tutularak eksiği hazineden karşılanıyordu ki bu da kamu hizmeti sunan ve devlet desteğinden az yararlanan ya da keyfi sebeplerle hiç yararlanamayan bağımsız tiyatrolarla arasında haksız rekabete neden oluyordu.

*****

AKP iktidarı, devleti kâr amaçlı ticari bir organizasyona dönüştürmek konusunda nice ‘başarılara’ imza atarak kendini enerji, sağlık, ulaşım gibi kamusal hizmetlerden iyice uzaklaştırdı. Sanatı ve sanatçıyı korumakla ilgili Anayasal görevini, elbette ideolojik kontrolünü üzerinden eksik etmeden, ödenekli tiyatrolarla gerçekleştiriyor gibi görünse de, bağımsız tiyatroları desteklemekte hep eksik ve taraflı kaldı. Onları, pek çok zorunlu harcamayla baş başa bıraktı, vergiyi yüksek dilimden aldı ve “bilet sattığın kadar ayakta kalırsın, gerisine karışmam” diyerek kamu hizmetine ticari bir kılıf biçti. Biz ödeneksiz tiyatroların ödenekli tiyatrolarla adil bir zeminde buluşturulmasını beklerken, bu son fiyat bindirimiyle beraber, devletin tiyatroları ticarileşti, yurttaşın sanata ulaşımı zorlaştı.

*****

Bugün Dünya Tiyatro Günü! “Ülkemizde olan bitene sırt çevirmek, görmezden gelmek şöyle dursun, ‘çağımızın tanığı olarak’ tam ortasındayız hayatın. “Tiyatro hayattır…” demiş Bağımsız Tiyatro Birliği. “Günümüzün çok biçimli ‘Karanlık Çağlar’ından çıkabilmek için, hem belleği geliştirecek hem de yeni bir ahlâki ve siyasi sorumluluk şekillendirecek yeni anlatım yollarına ihtiyacımız var” diye bitirmiş bu yılki uluslararası bildiriyi Theodoros Terzopoulos. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nden KHK ile ihraç edilen Doç. Dr. Süreyya Karacabey de “Yoksul halk çocuklarının huzursuz uykularından geçecek replikleriniz, onlara bir düş bağışlayacak hikâyelerin içinden geçecek” diye yazmış her yıl olduğu gibi bu sene de yayınladığı alternatif bildiride. “İçinden geçecek şehirlerin, penceresiz evlerde üşüyen bebeklerin uykularından geçecek, vitrinlere dizilmiş  gösterilerin arkasından dolanıp, gençlerin sürüklendiği sokaklardan geçecek. (…) Replikleriniz yeniden kuracak bir dili, ölmüş bir düzenin cesedinin içinden geçecek. (…) Uzakta yankılanan sesleri işitecek bir gün sahneler ve tiyatro, seyircilerin ömründen geçecek.”

Tüketim boykotuna sanat dahil olmamalı notunu düşerek… Yaşatalım, yaşasın tiyatro!

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img