18 Eylül 2025, Perşembe
30.8 C
Lefkoşa
Kıbrıs iktibasNidai MesutoğluKapitalizmin bunalımları kaçınılmazdır bedelini her zaman işçi sınıfına ödetirler – Nidai...

Kapitalizmin bunalımları kaçınılmazdır bedelini her zaman işçi sınıfına ödetirler – Nidai Mesutoğlu

Kapitalizmin belli aralıklarla bunalım yaşadığı bir gerçektir. Bunalımdan çıkmak için uyguladıkları çare ise savaş çıkarmaktır.

ABD’nin başını çektiği neo liberalizm de bu bunalımdan kurulmaya yetmedi. Suçu Covit19 virüsüne yükleseler de bu kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktı. Belki salgın bunu biraz öne çekmiştir. Etkisi olmadı diyemeyiz.

Tüm bunalımlarda olduğu gibi bunun acısını en çok hissedenler işçiler ve dar gelirlilerdir. Bu etkiyi azarlatmak için emperyalist devletlerin yaptıkları maddi yardımlar aslında kendilerine yönelecek isyanı bastırma amacı gütmektedir.  Aç kalan ve zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri olmayan kitleler burjuvazinin en korkuluğu durumdur. Bütün devrimlerin öncesi olan evrim süreci işte tam da budur.

Türkiye’deki Erdoğan rejiminin uyguladığı bilim dışı ekonomik modelle bu bunalımı en çok hissedilir hale getiren ülkelerin başında gelmektedir.

AKP, iktidara gelince  Cumhuriyet döneminde kurulan tüm fabrikaları özelleştirme adı altında sattı. Bu tercihle iktidar çevresinde  zenginleşen oligarşi bir yapı oluşturdular. Bu yapının zırhını da başkanlık rejimi ile oluşturdular. Baskılar arttı, özgürlükler kısıtlandı. Uluslararası hukukun dışına çıkma pahasına yurt dışındaki kaynağı belirsiz paraların Türkiye’ye girişi sağlandı. Bunun da bedelini gri listeye girerek ödedi. Gri liste ekonomik yaptırımların habercisidir ve daha kötü günlerin geleceğini anlatır.

Türkiye cari açığını kapamak için  bir taraftan da borçlanma yolunu seçti. Böylece tüm insanları büyük bir borç yükü altına soktu.

Bu da yetmedi. Karşılıksız para basarak piyasaya para akıttı. Böylece  doğal olarak paranın değerini düşürdü. Enflasyonu artırdı.

Bir taraftan Türk lirasının değersizleştirilmesi diğer taraftan da üretimden uzaklaşması  vatandaş için hayatı çekilmez yapmaya yetti.

Türkiye kendine yeten ender ülkelerken biri AKP iktidarında  tarımsal ürünleri hatta samanı bile ithal eder hale gelmiştir. Katma değeri yüksek ürün üretme Türkiye’de yok denecek kadar azdır.

Adanın kuzeyinde Türkiye’ye bağımlı olarak yaşayan insanlar olarak Türk parası kullanmak zorunda bırakıldık. Bu stratejik bir karardır.

Türk Lirasının değersizleştirilmesi,  dünya petrol piyasalarındaki fiyat artışı beraberinde  nakliyenin de pahalı olmasını getirdi. Bu da domino etkisiyle hayatın her alanında yaşam koşullarını zorlaştırdı.

Ankara’nın buraya atadığı  işbirlikçiler de bizlerle alay ederek gibi refah seviyemizi artırmak için çalıştıklarını söylüyorlar.

Normal zeka seviyesinde olan herkes refah seviyesinin artması için üretime dönük bir ekonominin yaratılması gerektiğini bilir.  Oysa burada hem  üretimden   hem de çözümsüzlük siyaseti ile dünyadan koparılmış toplum yarattılar.

Refah seviyesinin yükseltilmesi üretim ve dünya ile bütünleşen bir ekonomik yapıyla olasıdır. Bunu bilmek için ekonomist olmak gerekmez.

Diğer yazıları

Osmanlı’nın son yıllarında Düyûn-ı Umûmiye ve Erdoğan’ın tutumu – Nidai Mesutoğlu

Sürekli duyduğumuz bir söz var: “Tarih tekerrürden ibarettir” Anlamı...

Erdoğan’ın Sisi ziyareti ve bir fıkra – Nidai Nesutoğlu

Sosyal medyada kullanıcıları büyük olasılıkla bu fıkrayı biliyorlar. Haber...

Din bezirganlığından din tüccarlığına – Nidai Mesutoğlu

Bezirgan sözcüğünü şimdiki nesil bilmez. Yaşı 60’ı aşmış olanlar...

Kıbrıs Sorunu, Erdoğan ve Can Atalay – Nidai Mesutoğlu

Sol dünya görüşünü savunmak ulusal değil sınıfsal bir düşünceyi...

Nikos Hristodulidis’in paketi bireysel haklar verirken toplumsal haklardan söz etmiyor, en can alıcı nokta budur

Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis aylar önce duyurusunu yaptığı...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,056TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

İspanya’dan İslam konferansına Filistin tutumu kıyası – Özkan Yıkıcı

Epey zamandır, İsrail küstahça bahanelerle, adeta Gazze bölgesibnde bir...

Şeylerin gerçeğiyle yüzleşebilmek! – Fikret Başkaya

“Bilimle ilgilenen bir kişinin zihnine egemen olması gereken şey,...

Kürt meselesini çözmek mi yönetmek mi? – Fatih Polat

Türkiye’de, bir yılını doldurmaya yaklaşan yeni ‘süreç’, PKK’nin fesih...

Uzakta bir diyarda öfkeli gençler siyaseti ateşe verdi – Ceren Ergenç

Ana muhalefet partisi binasının kuşatıldığı, on binlerin meydanlara toplandığı...

Köprüyü kiralatmam! – Hayri Kozanoğlu

AKP-MHP ittifakının baskıcı ve sermaye yanlısı politikalarının temel ayaklarından...

Kurtarıcısızlığın ve garantörsüzlüğün dayanılmaz ha(l)ksızlığı – Levent Atikoğlu

Ha(l)ktan ha(l)k doğuran bir ha(l)ksızlık hali... Kıbrıs’ta sağla solun arasında...

Gelgit gerilim semptomlarında Pazartesi günü – Özkan Yıkıcı

Bugün 15 eylül pazartesi. Gözlerimi Lefkoşada açtım. Tam da...

Darbecilere af yok – Ertan Erol

Brezilya Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz hafta Eski Devlet Başkanı Jair...

Canlı yayın