15 Eylül 2025, Pazartesi
23.8 C
Lefkoşa
arşivUlus IrkadTarihle hesaplaşmamız - Ulus Irkad

Tarihle hesaplaşmamız – Ulus Irkad

Osmanlı adayı İngilizlere kiraya verirken aslında tüm mallarını ve sorumluluklarını da İngiliz Hükümeti’ne terketmişti diye belgelerde bazı ibareler çıkarmaktayız. Vakıfların Türkiye Cumhuriyeti sonrasında da pek tartışılmaması aslında Kıbrıs’ta da vakıf denilen mal varlıklarının İngiliz otoritelerinin söz sahibi olmalarını getirmişti. “Vakıfların İdaresi devlet başkanına bağlı olduğuna göre artık Kraliçeye bağlı olmalıdır” şeklinde yorumlamalar yapılmış ve Vakıf mallarının birçoğuna da el konulup da itiraz sesleri yükselmeyince mallar elbette el değiştirmişti. Görülen o ki, maalesef Kıbrıs İngiliz’e kiralanırken toplum liderleri bu konuda ortaya itiraz koyamamışlardır (Bana verilen bilgilerde bu konuda tek itirazın Baflı Kıbrıslıtürk Lider Dr. İhsan Ali tarafından 1930’lu yılların içinde yapıldığı ama 1930’lu yıllardaki Kıbrıslıtürk liderlerin onu hain nitelemeleri ve Toplum lideri olmadığı konusunda İngiliz Hükümeti’ne bilgi vermeleriyle Dr. İhsan Ali’nin itirazları etkisizleştirilmiştir). Bulgaristan, Balkanlar ve Afrika gibi yerlerde de vakıfların Osmanlı olarak kalıp kalmadıkları da esasında bilinmiyor ve bilindiği gibi bu ülkelerde bağımsızlıklar ilan edildikten sonra Türkiye’ye oradaki Türk malları konusunda bir masraf ödenmiştir.  Birçok Osmanlı ülkesi ve Kıbrıs’ta Vakıflar Dini Kuruluşlar oldukları için, Osmanlı hukuk sistemi içerisinde, “Padişah en yüksek dini idareci de olduğundan dolayı, Şeriye ve Evkaf bakanlıkları da bulunmasına karşın, bu kurumların idaresi, son tahlilde doğrudan doğruya padişaha bağlıydı. İngiliz yönetimi, bu durumu argüman yaparak, “vakıfların idaresi devlet başkanına bağlı olduğuna göre artık kraliçeye bağlı olmalıdır” mantığı ile evkafa el atmanın hukuksal zeminini kendince bulduğunu düşünmüştür”(Beratlı,2020,84).

14 Ağustos 1878’de Tarabya’da imzalanan Kıbrıs malları konusundaki Ek Madde’de aşağıdaki cümleler dikkat çekmekteydi:

“Mahlul ve intikal tapular da dahil olmak üzere, 4 Haziran Konvansiyonu’nun Ek’inin bahsi geçen dördüncü maddesi belirtilen  Osmanlı tahtı ve devletine ait bütün emlak ve araziler, bir sonraki mali yıldan başlayarak, Kıbrıs’ın Britanya İdaresinde olduğu her yıl, Britanyalı majestelerinin devleti tarafından majesteleri sultanın devletine yıllık ödenecek 5000 sterline tahvil edilecektir. 22 Ocak, 3 Şubat 1879’da İstanbul’da düzenlenmiştir.

A.H. LAYARD

  1. CARATHEODORY”

Bu arada Birinci Dünya Savaşı ile Kıbrıs’ın Britanya’ya ilhakı ve de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu da dünya konjöktüründe yeni andlaşmalara ve hukusal kavramlara da etki etmişti. Yukarıdaki belgelerde Kıbrıs İngiliz İdaresi’ne kiralanırken Vakıf Malları’nın da (Padişahın da  Vakıfların en son söz sahibi olması anlamında kullanılarak,u.ı.) İngiliz Devleti’nin Andlaşma ile söz sahibi yapılması, dolayısıyla Maraş topraklarına sahip olması yukarıda üstü kapalı da olsa belirtilmiyor mu?

Şunu da ortaya koymamız lazım ki Osmanlı’daki toprak sistemi de kuruluşundan bir müddet sonra bozulmuş ve araya aracıların, vergi memurlarının girmesiyle bir çok susitimale uğramıştı. Osmanlı Devleti maalesef bu çıkarcı çevrelere boyun eğince elbette toprak sistemi ve de hayır işleri için ortaya çıkan Vakıfları da bu çıkarcı çevrelerin elinde heba olacaktı:

“Osmanlı’daki esas bozukluklar toprak sisteminde düzenin bozulmasıyla başlamıştı:Fakat, bir defa oyturuk hayata yerleşip, hakim sınıf-üst insan olmanın zehirleyici zevkine ve rahatına alışınca, eski idealist gaziler, dünyada “ipiyle kuşağından” başka şeye değer vermeyen dövüşken ilbler, efendileşmeye başladılar. Arkası gelmeyen bir sürü lüks ihtiyaçlara kapıldılar. Eski, eşit insan anlayışlı göçebe ilbler olmaktan çıkıp, yavaş yavaş imtiyazlı kast haline geldiler. Küçük üretimin dağınıklığından ve aczinden faydalandılar. Göçebe kanaatkarlığı kayıp oldukça, derebeyi zorbalığı, yalnız sultanlara değil, Tanrı’ya karşı bile başkaldırır oldu. Ve din emirlerine rağmen resmen aldı yürüdü.

Neticede ; Osmanlı topluluğu değil sosyalizme, hatta kapitalizme dahi gidemedi. Kendine has bir derebeyliğe yuvarlandı(Dr. Hikmet Kıvılcımlı,2007,398).

Gene Kıvılcımlı aynı eserinin 408. Sayfasında şunları yazmaktaydı:

“Bu niçin ve nasıl böyle oldu? Dirlikçilerin soysuzlaşması ile. Tekrarlamaktan usanmayalım: İlk Osmanlı “gazileri”, sahici ilb kaldıkları müddetçe, dünya malında gözü olmayan, tok gönüllü, faziletli birer idealisttiler.

Fakat, bu ilk barbar sadeliği ve kuvvetli çok sürmedi. Fethettikleri yerlere ilkin tutumluluk ve doğruluk bakımından örnek olan İLB’ler, yerleşip kökleştikçe, kendilerinden evvelki saltanatların efendilerine özendiler. Rahat, ihtiyaçları çoğalttı. Hakimiyet ve işsizlik lüks ve sefahatı arttırdı”(Sf.408)

Kıbrıs’a Vali gelenlerin Kıbrıs insanlarından topladıkları vergiler ve valilik görevinin de ihale usülü ile açık artırmayla en fazla vergi toplayacakları ve Osmanlı’ya verecekleri para konusunu  gene Excerptra Cypria adlı kitabın içerisinde okumaktayız ( Cobham,2013, 382):

“Kıbrıs Valiliği, ne Paşa ne de Nicotia’daki geçici görevi sırasında edindiği servete yaraşır başka rütbeye benzemez. Valilik, önceden belirttiğimiz gibi açık artırmada en yüksek teklifi verene Capudan (Kapudan) Paşa tarafından yıllık olarak satılan bir şeref payesidir.  Bu makamın getirdiği masraflara karşılık, tamamen boşuna hava atmaya ve sınırsız açgözlülüğe ayrılan bir yıllık egemenlik onu bekleyen tek şeydir”

Kıbrıs tarihine eleştirel olarak bakılmaz ve Osmanlı tarihi eleştirilmez şeklinde düşünürsek sanırım yanlış teşhislerle yanlışa doğru da gitmek ve “Her zaman haklıyız” denerek yanlış adımlar atmak da olasıdır. Bilhassa Kıbrıs belgelerinde gizli kalmış bazı maddeler bizlere Osmanlılar konusunda hatta, Kıbrıslıtürklerin vakıflarının yitirilmesinde de yeteli bilgileri verecektir.

KAYNAKLAR

Beratlı,Nazım (2020) Kıbrıslı Türk Siyasi Tarihi-1878-1983-Başlangıçtan KKTC’ye,Khora Yayınları, Lefkoşa.

Kıvılcımlı, Hikmet (1935) Osmanlı Tarihinin Maddesi,Sosyal İnsan Yayınları,İstanbul.

Hill,George (2010) Kıbrıs Tarihi-Osmanlı ve İngiliz İdaresi Dönemi-1571-1948,Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.

Diğer yazıları

Tartışmanın ortasında federalizm ve üniterizm – Ulus Irkad

Bizim tanınmamış ve pek de tanınacağa benzemeyen “KKTC”de ,...

Ekonomi de Kıbrıs sorunu da kötüye giderken- Ulus Irkad

Kıbrıs Sorunu Türkiye’nin tekelinde kötüye giderken son zamanlarda artık...

Evrensel hukuk yoksa kaybettiniz demektir – Ulus Irkad

Haftalardır tüm konular dönüp dolanıyor ve Türkiye’de artık devletin...

Sağ milliyetçi politikacılar harakiri mi yapıyor? – Ulus Irkad

Şimdi öncelikle son 70 yılda Kıbrıs görüşmelerinin geldiği en...

47 yıl sonra Kıbrıslı Türk toplumu ve meclisi boykot etmek – Ulus Irkad

  47 yıl önce Kıbrıslıtürk toplumunun kaderi değişmiş, Garantör Türkiye...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,052TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

Güncel Nepal’den, K. Kıbrıs hatırasına – Özkan Yıkıcı

Son hafta içinde, alışılmamış bir ülke adı sık sık...

“Aşk içinde mahpusane” – Filiz Uzun

“AŞK İÇİNDE MAHPUSHANE” Nazım Hikmet’in Sevdası ve Kavgası. Yaşar...

Demograsi, Devled Kapitalizmi, TC ve KKTC – Halil Karapaşaoğlu

“KKTC artık her şeyiyle, Türkiye’deki uygulamalar neyse, bunları uygulama...

“Tek ulus iki devlet” şiarı ve “milli marş” tartışması – Niyazi Kızılyürek

Geçtiğimiz haftalarda Avrupa Basketbol Şampiyonası vesilesiyle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin milli...

Neden ‘Orta Doğu’ dememeliyiz? – Kavel Alpaslan

Uzaktan coğrafi bir kavrammış gibi görünen ancak yaklaştığınızda sömürgeci/oryantalist...

Nepal eylemleri ne anlama geliyor? – Erkin Öncan

Ülkede hem iktidar hem de muhalefette büyük bir güce...

Acayiplikler normalleşirse, bir tuhaflık yok mu? – Özkan Yıkıcı

İnsan yaşananları heran tekrarlarsa, birgün gelir anormal dediklerini bizat...

Canlı yayın