15 Eylül 2025, Pazartesi
23.8 C
Lefkoşa
arşivAli SarıtepeG 20’DE TÜRKİYE KAPİTALİZMİ - Ali Sarıtepe

G 20’DE TÜRKİYE KAPİTALİZMİ – Ali Sarıtepe

Kapitalizmin küresel olarak kendini yeniden düzenlemesine denk düşen platformda, Türkiye ekonomisi de gelişmiş yirmi ekonomi içerisinde ifade edilmektedir. Bu ifadenin özellikle Türkiye politikacılarınca topluma anlatımı ise, ülke ekonomisinin gelişmişliğinin yüksek seviyesi olarak sunulmaya çalışılmaktadır.

Dünya’da ki tek tek kapitalist ekonomilerin seyrine bakıldığı zaman, Türkiye ekonomisi bu anlamda ilk otuzlar olarak ifade edebileceğimiz ekonomik büyüklük içerisinde olduğu hakikatidir.

Türkiye ekonomisinin gelişmişliği, büyüklüğü onun kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan bir sürecin sonucu olmadığı, en gelişmiş ekonomilerde ki kimi sektörlerin, bir takım olgularla birlikte artık o ekonomi içerisinde yaratılmasının sermayeye ekonomik gelmediğinin sonuçlarıdır da. Dolayısıyla, ülke ekonomisinin gelişmişliğini anlamaya çalıştığımız zaman, sermayenin ucuz ve kalifiye işgücü alanlarına sermayesini aktardığı genel karakterini de bir yere not etmemiz gerekmektedir.

En gelişmiş kapitalist ekonomiler; gelişmelerini bilişim türevi alanlara yoğunlaştırmaları ve yenilenebilir ekonomik değerlere yönelme süreçlerine girmelerinden dolayı, maden cevheri sanayi faaliyetlerinin kilit değerlerini ellerinde tutarken, kalan üretimi de kendilerine bağımlı olan ülke ekonomilerine aktarmaktadırlar. Bu aktarım aynı zamanda, üretim bantlarını geri ekonomilerin işgücü alanlarına kaydırılması anlamına da gelmektedir.

1900’lerde bir fabrikada ki Fordist üretim/bant üretim modeli, bu aşamada bant üretimini birden fazla ülkeye kaydırılmalarına da yol açmıştır.

Ekonominin büyük tek başına üretim seviyesi ile anlatmaya denk düşmemektedir.  O ekonomide ki nüfus büyüklüğü, büyüklüğünün tüketim ile ilişkisi, üretilen ekonomik değerin diğer pazarlara ulaşma avantajları ve üretim noktasına yakın çevrelerin ekonomide gelişmişlik seyri ve üretilen değerin tüketimde kullanım ihtiyacı da dikkate alınması gerekmektedir.

Böyle bir noktadan baktığımızda; Türkiye ekonomisi maden cevheri sanayi için uygun konumda bulunmaktadır. Özellikle otomotiv sanayi başta olmak üzere, kimi sanayi dalları buna iyi bir örnektir.

Bir ülkede ki üretimin güçlülüğünü, ekonomik yapısını anlayabilmek için bakmamız gereken ana noktalar, üretimde o ekonomik yapının yaratmış olduğu katma değer gücü ve niteliğiyle birlikte orada yapılan ar-ge faaliyetlerinin yoğunluğudur.

Ülke ekonomisine buradan baktığımız zaman, ihracatın artmasının olmazsa olmaz koşulu ithalatın da artıyor olması gerçeğidir. Anlamı da; üretimin olmazsa olmaz kısımlarının dışarıdan getiriliyor olmasıdır. Üretim odaklarının ve devletin ar-ge ye yatırmış oldukları imkanlara baktığımızda ise bunun hala anlam ifade edecek noktalarda olmadığıdır.

Yine maden cevheri sektörünün önemli bir sahası olan silah sanayine baktığımızda ise bundan farklı bir tablonun olmadığı görülebilmektedir.

Gelinen aşamada, dünyanın doğal dengesinin korunması gerektiği ve üretimlerin buna göre yapılması daha anlaşılırken, Türkiye tabiatı; Amerikan kıtasının Avrupalılar tarafından fark edilirken, yer altı ve yer üstü zenginliklerinin talan edilmesi gibi, ülkenin fiziki coğrafyası köstebek yuvası haline getirilmekte, doğal yaşam alanları tarumar edilmektedir.

Değerlerin tarumar edilmesi ile elde edilecek sermaye, geriye dönülüp bakıldığı zaman yok edilenleri asla karşılayacak düzeyde olmadığı görülecektir. Altın arama projeleri ile yaratılacak olan değerle, tahrip edilen değer arasında ki onulmaz yaraların açılması telafisi mümkün olmayan kayıplardır. Keza HES projeleri ile akarsu yatakları tahrip edilip, ekoloji darmadağın edilirken, HES projelerinin ekonomik ömrü, yaratılacak olan kayıpların ne kadar telafisiz olduğunu gösterecektir.

Türkiye’de projelendirilmeye çalışılan savaş uçağı üretimi/sanayi(!) ülkeyi esas olarak artık üretim sahası yapacak iken, aynı zamanda oluşturulan bu silah/savaş sanayinin en büyük tüketici de yapacaktır.

Dolayısıyla, Türkiye kapitalizminin maden cevheri üzerine kurulu sanayi olması ve bunun içinde silah sanayinin ayrıcalıklı hale getirilmesi; ülke de militer örgütlenmenin güçlülüğünün yükseltilmesi anlamına da gelecektir. Üretimin, aynı zamanda tüketim ile koşut olarak yapılmasından dolayı, yaratılan artı değerin tekrar üretime sokulması imkansız hale getirilecektir.

Bu tip bir ekonomi gelişmesi, ülke ekonomisinin kendini yeniden üretmesi noktasında toplumsal refaha denk düşmesi ciddi açmazları da içinde barındıracaktır.

Diğer yazıları

Toplumunu hasta eden devlet – Ali Sarıtepe

Toplum ya da toplum kütleleri üzerinde yükselen ve bir...

“Anayasayı askıya aldım” devlet biçimini dönüştürme eylemliliğidir – Ali Sarıtepe

Bundan önceki makalede “Demokratik Özerklik Devlet Biçimini Dönüştürme Talebidir”...

Demokratik özerklik devlet biçimini dönüştürme talebidir – Ali Sarıtepe

Üretim ilişkisinin karşılığı olan devlet tipi içerisinde çok çeşitli...

Bezginlik ve bezginleşmek – Ali Sarıtepe

Kişinin bir şey karşısında, devamlılık arz eden bir şey...

Orantılı şiddet, orantısız şiddet ve devlet terörü – Ali Sarıtepe

Kullanılan kavramın her iki halinin de ortak paydası vardır,...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,052TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

Darbecilere af yok – Ertan Erol

Brezilya Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz hafta Eski Devlet Başkanı Jair...

Sınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı – Fehim Taştekin

7 Ekim 2023’ten bu yana sahnelenen güç oyunları, bölgesel...

Güncel Nepal’den, K. Kıbrıs hatırasına – Özkan Yıkıcı

Son hafta içinde, alışılmamış bir ülke adı sık sık...

“Aşk içinde mahpusane” – Filiz Uzun

“AŞK İÇİNDE MAHPUSHANE” Nazım Hikmet’in Sevdası ve Kavgası. Yaşar...

Demograsi, Devled Kapitalizmi, TC ve KKTC – Halil Karapaşaoğlu

“KKTC artık her şeyiyle, Türkiye’deki uygulamalar neyse, bunları uygulama...

“Tek ulus iki devlet” şiarı ve “milli marş” tartışması – Niyazi Kızılyürek

Geçtiğimiz haftalarda Avrupa Basketbol Şampiyonası vesilesiyle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin milli...

Neden ‘Orta Doğu’ dememeliyiz? – Kavel Alpaslan

Uzaktan coğrafi bir kavrammış gibi görünen ancak yaklaştığınızda sömürgeci/oryantalist...

Canlı yayın