Home yaklaşımlar Özkan Yıkıcı Yeniden Ukrayna – Özkan Yıkıcı

Yeniden Ukrayna – Özkan Yıkıcı

0
Reklamlar

Son Alaska zirvesinde de görüldüğü gibi, Ukrayna konusu salt Rusya Ukrayna boyutuyla değildir. Öyle ki iki lider yanında başta AB ülkeleri de toplantıya katılmasalar da direk açıklamalarla tutum belirlediklerine tanık olduk. Bir anlamda Ukrayna üçüncü dünya savaşının sürüdürülen ülke konumu halindedir. Bunu gözardı edersek, hep yanıltılma tehlikesiyle kandırılmaya açık aptal haline de kolayca geliriz.

Son Alaska zirveesi de gösterdi ki algı operasyonlu medya ile istenilen noktaua kitleleri kolayca taşırlar. Genelde şu yanlışa hep düşülür: bazı sonuçlardan istenileni alıp ordan geneleme yapılır. Kendince hem haklı hem de konu oluşturulur. Böylelikle en basit diyalektik ilke olan neden sonuç kuralını dahi yok saymakta kalırız. Ukrayna konusu da bunlardan biridir.

Tehlikelere başladımı ve kandırmalar üstüste eklenince, devamı da gelir. Önceki yazımda girişte özetlediğim gibi, önce tarafcıl beklentiler yaraytılır. Onlara göre başarı başarısızlık endekslenilir. Sonuç çıkınca da işine gelmeyince, beklentiniz olan kesimin toplantıda başarısız olduğunu da ilan edersiniz. Kriter hep beklentinizi karşılayıp karşılamamaya endekslenir. Son Alaska zirvesi de böyle oldu. Batının Trumptan çok beklentisi olması, üstelik Amerikan başkanının görüşlerini de bilmelerine karşın, yokmuşçasına sonuç istedikleri gibi olmayınca faturaya Trumpu koydular. Buda politik algı kuralının önemli örneği olmaya aday haline getirildi.

Aslında konu ta Ukrayna sorununa yaklaşımla başladı. Hegemonik gözle yaklaşım,  çakışma değil uçurum oluşturdu. Onun için banbaşka Ukrayna hesapları elbet sonuçta da banbaşka beklentileri de getirdi. Üstelik olay dünyalaştırıldı. Yaşananlar dahi önemli noktaları yok saydırtıldı. İstendiği gibi kavram fetişizimli sunuldu. Tabi oyuncuları kapitalist gerçeği, faşist özlemli otoriterleşmecilik, süper güç ile devlet kapitalist bölgesel güç ikilemi, olayı dalanıp ordan oraya sıçratıyor. En basitiyle hep Uluslarası hukuk denilir: oysa Putin hakında tutuklama kararı vardı. Putin Alaskaya gidip geldi. Hiçbirşey olmadı. Kimse tutuklansın dahi demedi.

İsterseniz yeniden kısa bir yakın tarih Ukrayna yaklaşımla günümüze gelelim.****

Ukrayna konusu batı Rusya ikileminde genelde kritik dönemlerde hep vardı. Örneğin birinci paylaşım savaşında Almayna bloku “ki Osmanlı da vardı”.. Ukrayna cepesini açıp Rusya çarlığını sıkıştırma hamleleri oldu. Ukraynayı kulanıp oradan destek alıp Rusyayı ordan içeriğe sıkıştırma stratejisi geliştirildi. Ama Rusya ayaklanmaları ve Sovyetler devrimi bu planı geçersiz kıldı.

Yine, ikinci paylaşım savaşında Almanya nazi rejimi Hitler, Sovyetlere karşı Ukraynadan faşist bir ordu kurup Soveyetlere karşı kulandı. Burada genelikle Avrupa Rusyaya karşı Ukraynayı hep din mezhep ayrımıyla ve niliyetci etnik ırkçılıkla vurmaya çalıştı. Ukraynanın Katolik olan belirli kesimi var. Lehistanla ilişkileri de başka açı..

Bu gelişmeler Ukraynada Hitler benzeri faşist hareketlerin de oluşmasına yardımcı oldu. Günümüz faşist kesimin Almanya Nazi benzeri olması tesadüf değildir.***

Sovyetler Birliği dağılırken Ukrayna cumhuriyeti de bağımsız oldu. Orada en sert ikilem de oluştu. Ülkenin nifusunun önemli kısmı rus idi. Katolik kesim ise daha çok kendini Ukraynalı nitelendiriliyor. Brensizki düşüncesiyle Ukrayna ta seksenden beri Orta Asyaya açılma köprüsü olarak planlara ekleniyordu.

Bu koşullarıyla Ukrayna daha bağımsız olur olmaz ikilemleri yaşamaya başladı. Özellikle Rusya yanlıları kazanınca belirli dönem sonrası darbelerle devrildiler. İkibindörtde Turuncu devrimi veya ikibinondörte faşist darbeyle rus yanlısı başkan devrildi. Böylelikle adı demokrasi dense de batı hep kendileri olmadığı her dönemde darbelerle açık açık Almanyadan ingiltereğe, Amerikadan Fransaya direk destekleyip katılım oluşturdular.

İkibinondört darbesi sonrası tırmanan olaylar epey kanlı oldu. Bunlar pek konuşturulmaz. Hat da Minsk anlaşması yapıldı. Anlaşmaya göre de Donans bölgesi otonomi aldı. Fakat sonradan yapılan itirafla başta Merkel olmak üzere “Minsk anlaşmasını zaman kazanmak için kulandık. Eğer olmasa rus yanlıları Kiyefe gireceklerdi” itirafını yapıyordu. Öyl de oldu. Ukrayna faşist kesimi güçlenip iç savaş artıkça, bu defa Rusya tehlikenin dibine geldiğini de anladı. Bir dip not: Amerika Sovyet görüşmelrinde Gorbaçova batının brakın Sovyetler topraklarını, doğu Avrupada dahi Natonun yayılmayacağı sözü verdiydi. Tabi Ukraynaya da gelmeyeceklerini 0belirtiler. Ama net eli yılık stratejiyle Rusyayı da kuşatma vardı. Ukrayna da Rusyanın dibindeydi.***

Sonunda Rusya dibine gelen ve Ukraynayı da kaybetme endişesi sonunda, yirmidört şubatda ülkeğe girer. Birden olay batı ile Rusya denlemine oturur. Hala da sürmektedir.  Öyle uluslarası hukuk veya öteki değerlerin hiç hükmü olmadı. Hat da istanbuldaki toplantıda Rusya Ukrayna anlaştığı söylendi. İngilterenin ozamanki başbakanı Conson istanbula gelip Zeelenskiği geri adım atması i0ç0in baskı yaptı. Sonuç da aldı.****

Kısaca Ukrayanada olanlar bunlar. Buna emperyalist gözle bakma, birinin yayılma ötekinin de dibinde düşman görmeme istemeleri ise sistemsel kriz olmaya adaylığı da tırmandırdı. Ukrayna için demokratik özgürlük falan deniliyor. Oysa iki seçim sonrası bunu kabullenmeyen bizat batıydı darbeler yaptırdılar. Ama ülkenin demokratik olmasından da söz ediyorlar.

No comments

Yorumunuzu ekleyinCevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Exit mobile version